Sümüklü böcek olmak zor gibi görünse de en rahat hayat biçimidir.
Çünkü evini sırtında taşırsın. Her an eve geç kaldım derdi yoktur. Her an kendini koruduğun evin sırtındadır.
Hızlı ve yapışkan diyordu kendisine. Suyu görünce bir çocuğun çikolata yediğinde hissettiği duyguları ne ise o da onu hissediyordu. Su bu yapışkan arkadaşımızın her şeyi idi.
Yapıştığı duvarda kalmıştı. Güneş onu o kadar çok kurutmuştu ki 3 gündür bir şey yiyecek sıvısı bile yoktu. Zeynep, onu ilk gördüğü gün ikinci ve üçüncü gün ile aynı şekildeydi. En sonunda ansiklopediden hayat şartlarını araştırmaya başladı. Su, evet evet su onların sıvı yapmasına yardımcı oluyordu. Allah onları sulu bir mekanizma ile yaratmıştı. Hemen bir bardağa su doldurdu ve onun üzerini ıslatmaya başladı.
Kabuğun rengi değişti önce sonra arkadaşımız yumuşamaya başladı. Çoğu büyüğün midesi bulansa da sümüklerini salgılamaya başladı. Zeynep çok mutlu oldu, çünkü gidiyordu. Gittiği yeri fark etmemişti, ama o gidiyordu.
Yaklaşık dört saat sonra aklına geldi ve tekrar böceğine baktı. Baktı ki bir elmayı yiyordu. O elma yaklaşık beş gündür oradaydı, ağaçtan düşünce kuşların yiyeceği diye bırakmışlardı. Kime niyet, kime kısmet. Kısmetliymiş bizim yumuşak arkadaş. Bizim böceğin elma duâsı ve azmi vardı ve Allah ona yardım etmişti.