"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tarık Aktekin Sivas Kampı

Misbah ERATİLLA
27 Haziran 2021, Pazar
Tarık Aktekin, Sanat Okulu “Demir” bölümünden mezun olduktan sonra Diyarbakır’da askerî hava alanı tesislerinde sivil olarak çalışmaya başlar.

Bir gün cami çıkışında bir arkadaşı onu Mehmet Kayalar ile tanıştırır. Bundan sonra Risale-i Nur sohbetlerine katılmaya başlar. Tarık Aktekin, Diyarbakır’da mecburî hizmeti bitince memleketi Malatya’ya döner. Devlet Demir Yolları’na müracaat ederek işe girer. Bundan sonraki süreçte Diyarbakır ve Mehmet Kayalar ile irtibatını kesmez ve Malatya’da Risale-i Nur hizmetlerini başlatır. Daha sonra sık sık Diyarbakır’a gider gelir. Malatya’ya getirdiği Risale-i Nurlar’ı cami ve kahvelerde gizlice dağıtır. Tarık Aktekin, Risale-i Nurlar’ı tanıdıktan sonra hayatının birinci önceliği Risale-i Nurlar olur.

Risale-i Nurlar’la hemhal olan Tarık Aktekin’de Bediüzzaman Hazretleri’ni görme isteği oluşur. Hemen Diyarbakır’a gider ve Mehmet Kayalar’a “Ağabey, ben Bediüzzaman Hazretleri’ni ziyaret etmek istiyorum” diyerek dayanılmaz isteğini dile getirir. Mehmet Kayalar, çok istekli olduğunu görünce “Peki, Üstad Hazretleri’nin gönderdiği kitaplarının 700 lira parası var bende, sen onları da götür” diyerek onu Isparta’ya gönderir. Tarık Aktekin, trenle önce Ankara’ya gider. Orada yeni harflerle Risale-i Nur basımıyla uğraşan Atıf Ural’ı ziyaret eder; ardından tren yolculuğuna devam ederek Eskişehir’e oradan da Isparta’ya gider. Isparta’ya vardığında doğrudan Bediüzzaman Hazretleri’nin kaldığı eve gider ve kapıyı çalar. Bir talebe kapıyı açınca “Ben Diyarbakır’dan geliyorum.” diyerek kendini tanıtır. Talebe “Üstada soralım” dedikten sonra, Bediüzzaman Hazretleri, “Diyarbakır’dan mı geliyor, Mehmet Kayalar’ı görmüş mü?” diye sordurur. Tarık Aktekin “Beni Mehmet Kayalar gönderdi buraya” deyince onu hemen içeri alırlar.

Tarık Aktekin, odaya girdiğinde Bediüzzaman Hazretleri karyoladaki yatağındaydı. Başında sarığı vardı. İçeriye adımını atar atmaz hızlı adımlarla hasretini gidermek için Bediüzzaman Hazretleri’nin ellerini öper ve önünde diz çökerek oturur. Bediüzzaman Hazretleri Tarık Aktekin’e önce adını, memleketini, Mehmet Kayalar’ın, ailesini ve çocuklarını sorar. Sonra, “Kardeşim sen nerede çalışıyorsun?” der. Tarık Aktekin, “Demiryollarında Üstadım!” diye cevap verince Bediüzzaman “Demiryolları, amme hizmetidir. Sizin bu hizmetinize bire on daha fazla ecir yazılır.” der. Bediüzzaman, “Diyarbakır’da, Malatya’da, Elazığ’da Tarihçe-i Hayat’a dokunuldu mu?” diye sorar. Tarık Aktekin “Hayır efendim ilişilmedi.” dedi. Bediüzzaman Hazretleri bir delikanlı gibi birden dikleşti ve “Tarihçe-i Hayat; Anadolu’da, Avrupa’da, bütün dünyada büyük fütuhatlar yapacaktır.” dedikten sonra devamla “Kardeşim seni üç gün misafir etmek isterdim. Fakat sen memursun, hemen git. Hatta gece otelde de kalma. Eğer sen erken gelseydin, seni Eğirdir’e de götürecektim” der. Tarık Aktekin izin alarak hemen Isparta’dan ayrılarak Malatya’ya döner.

Sonraki zamanlarda evine baskınlar, hakkında şikâyetler gelmeye başlar. Bir gün şikâyet üzerine evine baskın düzenlenir ve Risale-i Nur eserleri aranmaya başlanır. Tarık Aktekin her an baskın olacağını hesap ettiğinden büyük kitapları evin üst katında saklamıştı. Küçük cep kitaplardan birkaçını görülecek bir yere bırakır ki büyük kitaplar aranmasın. Baskında birkaç küçük kitap yakalanınca karakola götürülür. Müdür onu bodruma indirerek ellerini defalarca coplatır. O da her cop yediğinde “Allah u Ekber, Allah u Ekber, Allah u Ekber!” diye bağırır. İki gün sonra o müdür ailesi ile birlikte faytonla bir geziye çıkar. Yolda aniden bir sarhoşun saldırısına uğrar ve feci şekilde dayak yer. Müdür her ne kadar sarhoşa, “Ben müdürüm!” dese de sarhoş “Biraz sonra valiyim dersin!” diyerek onu dövmeye devam eder. Bu olay şehirde günlerce anlatılır ve bu olayı duymayan kalmaz.

Mehmet Kayalar, Diyarbakır’da camilerde Risale-i Nurlar okunsun diye karar alınca Tarık Aktekin de bir gün ikindi namazından sonra Malatya Söğütlü Camii’nde cemaate, “Beş dakika müsaade edin, size bir şey okuyacağım!” diyerek Nurlar’dan bir parça okur. Bu durum sonraki zamanlarda da devam eder. Tarık Aktekin, Malatya’da Risaleleri muhtaç gönüllere ulaştırırken 1960 askerî darbesi olur ve darbenin dördüncü gününde bir polis Tarık Aktekin’e “Sizi emniyetten istiyorlar. Emniyet Müdürlüğü’ne kadar gideceğiz.” der. Tarık Aktekin “Gelirim bugün maaş günüm maaşımı alıp öyle gelsem?” deyince polis “Yok canım, mühim bir şey yok. Seni hemen gönderecekler zaten!” deyince “Peki öyleyse!” dedi ve emniyete gitti. Hiç sorgu sual olmadan onu emniyetin bodrum katına indirdiler. Bodrumda başta Said Çekmegil olmak üzere, Malatya’nın tanınmış dindarlarının hemen hepsi oradaydı. Emniyet bodrumunda bir hafta kaldıktan sonra Tarık Aktekin ve Said Çekmegil Jandarma nezaretinde trenle Sivas’a götürülür. Sivas’ta Kabakyazı 5. Er Eğitim Tugayı’nda askerî garnizon içine getirilirler. Kampın etrafı tel örgülerle çevrili yatakhaneleri saçtan barakadandı. Bir barakada yaklaşık 70–80 kişi kalıyordu. Kampa getirilen toplam 485 kişi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki şeyhler, hocalar, Demokrat Partililer ve Nurcular’dı. Nurcular’dan Diyarbakır’dan Mehmet Kayalar; Erzurum’dan Mehmet Kırkıncı, Mehmet Serçil, Kâmil Sirkeci, Yavuz Telli, Hilmi Ardos; Maraş’tan Mustafa Ramazanoğlu ve Tarık Aktekin’di. Tarık Aktekin kampa geldikten bir gün sonra Mehmet Kayalar geldi ve Tarık Aktekin’in barakasına yerleştirildi. Sonraki günlerde Mehmet Kırkıncı ile Mehmet Kayalar bir araya geldiklerinde Risalelerdeki meseleleri mütalâa ederlerdi. Geceleri barakaların kapıları kitlendiğinde hasta ve yaşlılar tuvalet ihtiyacını gideremeyince sabaha kadar acı içinde inlerlerdi. Bir gün İçişleri Bakanı Muharrem İhsan Kızıloğlu kampı denetlemeye geldi. Mehmet Kayalar ayağa kalkmayınca hemen hücreye atılır. Ziyaretine giden birine “Kardeşim beni zehirlediler. Bana bol yoğurt, süt getir.” der. Bir gün Radyoda, “Said Nursî’nin kabri açıldı ve naaşı meçhul bir yere götürüldü!” Bu haberi duyan Nur Talebeleri çok üzülür. Kampta geçen dokuz aydan sonra gelen bir emirle kamptaki 55 kişi dışında herkes memleketlerine gönderildi. Kalan 55 kişi ise Antalya, İzmir, Burdur, Muğla, Afyon, Isparta, Manisa, Çorum ve Denizli’ye mecburî iskâna gönderildi. Tarık Aktekin, Sivas kampından sonra memleketi Malatya’ya döndü. Hiçbir şey olmamış gibi Risale-i Nur hizmetine şevkle, korkmadan ve cesaretle devam etti. Ömrünü inandığı gibi yaşadı. Hastalanınca tedavi gördüğü Gölcük Hastanesi’nde 02.11.2017 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuştu. Cenazesi Yalova Çiftlikköy’e getirilerek Mehmet Kayalar’ın yanına defnedildi.

Kaynak:

Ömer Özcan- Ağabeyler Anlatıyor - 3.

Okunma Sayısı: 1979
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ihsan

    27.6.2021 17:46:50

    Allah razı olsun, Hocam. Rabbim kalemine kuvvet versin.

  • Halil İbrahim Karahan

    27.6.2021 16:35:24

    Allah razı olsun

  • Kasım seçkin

    27.6.2021 13:40:31

    Teşekkürler misbah hocam her yazınız sayesinde yeni nur kahramanları tanıyoruz yazılarınıza başladınmı sonuna kadar kendini okutuyor Her yazdığınız taze bir ekmek gibi Okunuyor🤲🤲

  • Mehmet Emin Bozkuş

    27.6.2021 11:05:07

    Teşekkürler Misbah Hocam.. Malatya'da bir buçuk yıl öğretmenlik yaptım.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı