Badenoch’un “İsrail, İngiltere adına bir vekâlet savaşı yürütüyor. Tıpkı Ukrayna’nın Batı Avrupa adına, Rusya’ya karşı savaşması gibi” ifadesi, bazı Batılı saiklerin İsrail’e aktif desteğinin altında yatan acımasız gerçeği ortaya koyması bakımında önemli. Badenoch, İngiltere’nin İsrail’e desteğini “İran’ın İngiltere düşmanı olduğuna ve Tahran’ın Hamas’ı desteklediğine, dolayısıyla İngiltere’nin, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü katliamda çıkarlarının olduğuna” dayandırıyor. 

Badenoch’un beyanları “Hastaneleri, mülteci çadırlarını, çocukları, açlık çekenleri bombalamanın İngiltere’nin çıkarlarına hizmet mi ediyor?” sorusunu akıllara getiriyor.

Bir de Badenoch’un “İran’ın İngiltere’nin düşmanı olduğu iddiası” üzerinden Gazze’deki katliamı meşrulaştırma tutumuna ise, Muhafazakâr Parti içinden hiçbir eleştiri gelmemesi de sorunlu. 

İngiltere’de İşçi Partili Başbakan Keir Starmer’in İsrail’e karşıt ifadelerinin ardından, Badenoch’un açıklamalarıyla, Tel-Aviv yanlısı İngiliz Yahudî çevre- lerinin sempatisini kazanmayı amaçladığı muhtemeldir. Bununla birlikte İngiltere’nin İşçi Partili Dışişleri Bakanı David Lammy’nin 20 Mayıs 2025’teki “yardım kamyonlarının engellenmesini ve İsrailli bakanların ‘Gazze’yi arındırma’ çağrılarını” kınamasıyla, “İngiltere, İsrail ile ticaret görüşmelerini askıya almıştı”. Fakat Starmer ve Lammy’nin beyanlarından bir hafta sonra, yani 28 Mayıs 2025’te İngiltere Ticaret Elçisi konumundaki Lord Ian Austin’in İsrail’e “ticaret amaçlı gezisi” manidardır. İngiliz The Guardian Gazetesi’nin 28 Mayıs 2025 tarihli nüshasında “Londra’da büyük bir karmaşa var. Starmer fıçının içindeki balık gibi hareket ediyor”, (fıçının içinde vurulması/hedef olması kolay balık) haberi yayınlandı.

Muhafazakâr Parti’nin 02 Kasım 2024’te ilk siyah lideri olan Badenoch ise, partisinin seçmen kitlesini konsolide etmeye çalıştığı kuvvetle muhtemeldir. Başka bir ifadeyle İngiltere’de merkez sağda konumlanan Muhafazakâr Parti, İsrail yanlısıyken; sol kanadın en büyük siyasi yapısı İşçi Partisi’nin ciddi bir bölümü, Gazze’deki soykırıma karşıdır.

Diğer taraftan Fransız Libération Gazetesi’nin 26 Mayıs 2025’teki nüshasında “aralarında iki Nobel Ödülü sahibi Annie Enaux ve Jean-Marie Gustave Le Clézio’nun da bulunduğu 300 Fransızca konuşan yazarın, İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığını” belirttikleri bir bildiri yayınladılar. Bildiriye, Fransızcayı konuşan yani “Frankofon Yazarlar Bildirisi” adı verildi. Ayrıca Gazze’de yaşananları tanımlamak için “soykırım” kelimesini birçok uluslararası hukukçu ve örgüt de kullanıyor. Bunlar “Uluslararası İnsan hakları Federasyonu, Uluslararası Af Örgütü, Sınır Tanımayan Doktorlar, İnsan Hakları İzleme Örgütü, BM İnsan Hakları Konseyi, BM Raportörleri” vb.

Bir de 380 İngiliz ve İrlandalı yazar 28 Mayıs 2025’te “Gazze’deki soykırımı kınayan” bildiriyi imzaladılar. Bildiride “Gazze’de yaşananların soykırım olduğu” belirtiliyor.

Yine İngiltere’de aralarında “eski Yüksek Mahkeme Yargıçları’nın da bulunduğu, 800 İngiliz Avukatın, Başbakan Starmer’e yazdığı açık mektupta ‘Gazze’de soykırım işlendiği ya da en azında ciddi şekilde soykırım riski mevcut” diye dikkat çekildi.

Hatırlanacağı üzere Güney Afrika 29 Aralık 2023’te İsrail hakkında “insanlığa karşı suç işlediği” gerekçesiyle, Uluslararası Adalet Divanı’na başvurmuştu.

Tarih bir kez daha Bediüzzaman Said Nursî’nin tesbitlerini teyit ediyor. Konuya hassasiyeti olan sivil gruplar soykırım teriminin slogan değil, yasal, siyasî ve ahlakî sorumluluk taşıdığını belirtiyorlar. Demek ki Nursî’ye göre “Şimdi umum beşerde sulh-u umumî için, […] çareler aranıyor1”. Filistin/Gazze meselesi sadece Arap veya Müslüman dünyasını ve Yahudîleri değil, aynı zamanda “Hem İslam milletlerini, hem sulh-u umumîye muhtaç Hıristiyanlık dünyasını da alâkadar”2 ediyor. Dolayısıyla alâkadalık “İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyizle hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi san’atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden birinci Avrupa”3 nın izlediği hürriyetler, hukukun üstünlüğü, demokrasi, barış gibi politikalar “hamiyetkâr ve fedakâr bir İsevî cemaati namı altında”ki4 muhtelif grupların girişimleriyle gerçekleşmesi ihtimaldir.

Sulh-u umumîye muhtaç Hıristiyanlar da, Gazze’deki soykırımın durdurulmasında katkı sağlayacaktırlar.

Dipnotlar:

1- Emirdağ Lâhikası, s. 404.

2- Age., s. 410.

3- Lem’alar s. 119.

4- Mektubat, s. 420.