Tıpta, doktorlara öğretilen en önemli bilgilerden biri de yapılan her işi kayıt altına almaktır.
Meselâ, hastadan alınan bilgileri, yapılan tetkikleri, tedaviyi, hasta tedaviyi kabul etmiyorsa, ameliyatı reddediyorsa vs. bunların hepsi kayıt altına alınır ki, daha sonradan doktorun başı ağrımasın.
Kayıt altına alınmayınca, muhtemel bir dâvâda doktorun elinde delil olmayacağından, tıbbî kayıt büyük önem teşkil etmektedir.
Ya da hasta ileride tekrar gelirse eğer, geçmiş tedavi sürecine bakılarak ona göre durum değerlendirmesi yapılabilir.
İşte bunlar gibi her insan nefsi üzerinde de, yaptığı ameller açısından kayıtlar alması, elde ne var ne yok görmesi, kişi için yararlı olabilir. Çünkü nefis öyle bir hale bürünebilir ki, yaptığı en küçük bir hayrı büyütüp, en büyük kusurları da küçültebiliyor.
Bu yüzden yapılan hayırları kayda alarak, belki de hayırlı amellerde hedefler koyup o hedeflere ulaşmaya çalışmak, kişiye büyük faydalar sağlayabilir.
Olumsuz durumların kayıt altına alınmaması, onun yerine olumlu olarak sayıca tövbe-istiğfar hedefi koyulması daha sağlıklı olacaktır. Allah (cc) belki de olumsuzlukları rahmetiyle affetmiş olabilir. Onu kayda almamak belki de doğru olacaktır.
Gün sonunda o kayıtlara bakıldığında, durum değerlendirmesi yapar. Gidişatın nereye doğru olduğunu az çok fark eder. Ancak kayıt olmazsa, gidişat nereye belli değildir.
Belki birileri şöyle diyor olabilir: Zaten kayıt altına alanlar var. Biz niye bir daha kayıt alalım ki?
Biz de böyle deriz: Kayıt altına alınıyor elbet, ancak melekler hesap günü için kayıt alıyorlar. Orada elde ne var ne yok yazılı olması için... Ancak biz, nefsimizin gün içinde ne haltlar karıştırdığını görmek ya da görmemek için kayıt alıyoruz. Yani öbür dünyada hesaba çekilmeden önce biz nefsimizi hesaba çekiyoruz.
Bu yüzden biz de ticarî şirketlerdeki sloganlar gibi diyoruz ki: ‘’Geleceğiniz için, kayıt alın.’’ (Kayıt Pazarlama Ticarî A.Ş)