Eski Ramazanlar deyince akrabalarımızla beraber oturduğumuz kalabalık iftar sofraları, dostlarımızla uzun uzun sohbet-muhabbet, camilerde Teravih namazı hazırlıkları, safların bol olduğu vakit namazlar, karşılıklı Kur’ân mukabeleleri aklımıza geliyor belki de. Bunların tadı başkaydı tabi. Bu Ramazan ise saydığımız bunca güzellikleri, bir hatıra olarak, tekrar indirilmek üzere rafa kaldırıp, zaten güzel olarak Ramazan’ımıza yeni güzellikler katma arayışında olmalıyız.
Belki akraba, eş, dost sofralarımıza misafir olmayacaklar, ama belki deha güzeli, evlerimizi meleklerin şenlendirdiği bir Ramazan geçireceğiz. Evlerde ailemizle beraber yapacağımız Kur’ân mukabeleleri, cemaatle kılacağımız Teravih namazları, birlikte okuyacağımız Risale-i Nur dersleri bu Ramazan’da evlerimizi şenlendirecek. Elbette böyle bir ev, melaikelerin sıkça uğradığı bir ev olacaktır.
Bu Ramazan salgın sebebiyle alış verişe sık çıkmayacağımız için sofralarımızda kanaat düsturlarını yaşayacağız. Çeşit çeşit yemekler yerine, bir miktar yemek bize kâfi olmalı ki, o bir miktar yemeğin kıymetini daha iyi anlayalım, şükrünü daha şamil yapalım. Bu kanaat düsturu ile evimizde bereket tezahür edeceği gibi kalplerimizde de bereket vuku bulup daha huzurlu, daha mutlu zamanlar geçireceğiz inşallah.
Bu Ramazan belki de Risale-i Nur dersleri için şehirlerimizdeki, ilçelerimizdeki Nur medreselerine gidemeyeceğiz, ancak biz istersek Nur medreseleri evlerimize gelecektir. Çünkü insan cüz-î iradesini kullandıkça Rabbimiz nimetlerini her imkânda bize sağlayacaktır. İnternetteki canlı Risale-i Nur dersleri ile, canlı Kur’ân mukabeleleri ile, canlı cevşen okumaları ile, evlerimiz de canlı hale gelecek, Ramazan’ın şerefi ile haneler canlanacaktır.
İşte, “nerede o eski Ramazanlar?” sorusuna cevap olarak, o Ramazanları şimdilik bir kenara koyup, yeni Ramazan’ın getirdikleri yeni güzelliklere bakmalı, onlardan istifade etmeli. Eskiye iç çekmek değil, yeniyi hoş karşılamak olmalı. Yeni Ramazan bize yepyeni heyecanlar katacaktır inşallah.