"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir 'Nurs Seyahati'nin Notları - 3: Tillo'da ezberlenen Kamus-u Okyanus

Muzaffer KARAHİSAR
20 Temmuz 2020, Pazartesi 00:14
1890 yılında Tillo’YA gelen Bediüzzaman, Kubbe-i Hasiye’de tek başına inzivada kalarak Kamus-u Okyanus adlı lügati ‘babu’s-sin’e kadar (1155 sahife) ezberlemiştir.

Bir 'Nurs Seyahati'nin Notları - 2: Tillo'da ezberlenen Kamus-u okyanus

 

DİYARBAKIR’A DOĞRU

Diyarbakır istikametine doğru vedalaşarak yola çıktık. İlk defa gittiğim Şanlıurfa, iç âlemlerimde derin, manevî izler ve tesirler bıraktı. Yol boyunca Urfa’nın imanlı, ihlâslı insanları, tarihî ve kültür hazinesi olan mübarek yerleri gözümün önüne geliyordu. Bu dünyada her şey geçici ve batıp gidici olduğundan, Hz. İbrahim (as) gibi batıp gidenlere değil, Hâlık-ı Zülcelâl’e inanmalı ve yönelmeliyiz, diye düşündüm. Yol kenarlarında kızarmış sonbahar yapraklar gibi yemeklere lezzet katan isot biberi sergileri nazara çarpıyordu. Her evin terasında kilolarca kışlık acı biber kurutulması bu yörenin geleneğiymiş.

Diyarbakır’da Fatih Beyle, Şerif kardeşimiz bize refakat etti. Sur içinde bulunan tarihî Hz. Süleyman Camii 1155-1169 yılları arasında yapılmış.

Camiyi ziyaret edip namaz kıldık. Caminin haziresinde Peygamber Efendimizin (asm) komutanlarından Hz. Halid bin Velid’in oğlu Süleyman’la birlikte 27 sahabenin yattığı meşhed bulunmaktadır. Diyarbakır’ın fethi sırasında İslâm ordusundan 41 sahabe şehid olmuştur. Fatihalar okuduk, onları vesile ederek Rabbimizin (cc) affını, mağfiretini, hidayetini ve iman-Kur’ân hizmetimizde muvaffakiyetler temenni ettik.

Diyarbakır Ulucami’de akşam namazını kıldık. Tarihî eser olan taştan yapılmış cami, 1091 yılında Selçuklu Sultanı Melikşah tarafından Selçuklu mimarisine uygun olarak onarım görmüş, ibadete açılmıştır.

Kardeşlerle gittiğimiz her yerde hizmetle ilgili inkişaflar, faaliyetler ve aksiyon çalışmaları anlatılıp konuşuldu. Bir taraftan da İslâm kardeşliğinin, birlik ve beraberliğin gereği olan “müfritane irtibatın” faydalarını mülâhaza ediyorduk. 

Diyarbakır’a veda edip ayrıldık. Batman’da Bediüzzaman Vakfı’nda misafir olmak üzere akşam sonrası yola çıktık. Karanlığın en koyu zamanında yaklaşık iki saat sonra Batman’a vasıl olduk. Bediüzzaman Vakfı’nda Arif Kay, Misbah Eratilla ve diğer kardeşlerimiz, gecenin ilerlemiş saatinde bizi beklemişler. Tanıştık, konuştuk, sohbet ettik. Son derece titizlikle ve itina ile hazırlanmış yemek ikramı sonrası Risale-i Nur’dan ders dinledik. Her gittiğimiz yerdeki Nur mekânlarında temizlik, tertip düzen başta olmak üzere sıcak ve samimî kardeşlik münasebetlerini Batmanlı kardeşler fazlasıyla gösterdiler.

BATMAN’DAN SONRA SİİRT

Nur Talebeleri imanlı, ihlâslı, istikametli, Sünnet-i Seniyye ve takvayı esas alan yaşantılarıyla zamanımızda Kur’ân talebesi vasfını taşıyorlar. Risale-i Nur derslerine devam edenler, Kur’ân hatimleri, Cevşen okumaları, her namaz sonrası tesbihatları ve Kur’ân’dan aşir okumalarıyla örnek Nur Talebesi vasfı, onlarda tezahür eder. Zamanımızda Asr-ı Saadet gibi yaşayan insanların, marifetullah ilmini mütalâa etmeleri, muhabbetullaha gönül vermeleri, rıza-i İlâhî esasları ve zikir, fikir, şükür ölçüleri hayatlarının her safhasında görünür. Risale-i Nurlar’ı okumak, anlamak, anladığını yaşamak ve başkalarına anlatmayı gaye edinmişlerdir.

Şarki Anadolu topraklarındayız. Yolculuğumuz Siirt, Tillo, Veysel Karani, Bitlis, Tatvan, Hizan’dan Nurs’a devam etmek üzere Batman’dan hareket ettik. Memleketimizin her karış toprağı şehit kanlarıyla yoğrulmuş, her köşesinde gönülleri fetheden manevî mimarlarının izleri, hatıraları, türbeleri, ziyaretgâhları var…

İBRAHİM HAKKI HAZRETLERİ, BEDİÜZZAMAN VE TİLLO

Siirt’e 1 saat mesafede bulunan Tillo ilçesine uğradık. Bediüzzaman’ın gençlik yılları hatırası olan Nurlu mekânlardan Tillo. İbrahim Hakkı Hazretleri’nin ve Hocası İsmail Fakirullah Hazretleri’nin bulunduğu mübarek mekânlarda daha nice evliya, âlim, fazıl insanların kabirleri, türbeleri var.

Tillo ilçesine yedi kilometre mesafede Kubbe-i Hasiye diye anılan tarihî önemi olan mekâna başımızı eğerek, edeple girdik. İki rekât namaz kıldığımız kubbeyi yaptıran Hasiye Hatun, Şeyh Mustafa Fâni Hazretleri’nin kızı, Sultan Memduh Hazretleri’nin hanımı olan bu mübarek hanım, ömrü ibadet, zikir ve insanlara manevî yardımla geçmiştir.

1890 yılında Tillo’ya gelen Bediüzzaman, Kubbe-i Hasiye’de tek başına inzivada kalarak Kamus-u Okyanus adlı lügati babu’s-sin’e kadar (1155 sahife) ezberlemiştir. Ne fikre binaen kamusu hıfzettiği sorulduğunda: “Kamus, her kelimenin kaç manaya geldiğini yazıyor. Ben de bunun aksine olarak, her manaya kaç kelime kullanıldığını gösterir bir kamus vücuda getirmek merakına düştüm.” demiştir. Kardeşi Mehmet’in getirdiği çorbanın tanelerini burada karıncalara vermiştir. Sebebi olarak: “Karıncaların içtimaî hayatlarında malikiyet, çalışkanlık, yardımlaşma ve vazifeşinaslık var. Ben bunu gördüğüm için bunların cumhuriyetçi oluşlarına mükâfaten kendilerine yardım etmek istiyorum” diye izah etmiştir.

“Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler…” diyen İbrahim Hakkı Hazretleri Tillo’da bulunan Hocası İsmail Fakirullah Hazretleri’nin türbesinde 255 yıl önce yaptığı “ışık hadisesi” sistemiyle gün ve gecenin eşitlendiği 21 Mart ve 23 Eylül’de Güneş ışıkları, türbe içindeki Hocası İsmail Fakirullah Hazretleri’nin kabri başına düşmektedir. Rahmetullahi aleyh…

Bediüzzaman: “Ben de Kur’ân’ın sönmez bir güneş olduğunu dünyaya ispat edeceğim.” idealiyle telif ettiği Kur’ân tefsiri Risale-i Nurlar’la iman ve Kur’ân hakikatlerini bütün zorluklara rağmen insanlığın ihtiyacına, asrın hastalıklarına reçete olarak sunmuştur. Türkiye’de ve dünyada Nur Talebelerinin sayıları gün geçtikçe artmakta, Risaleler, 190 ülkede 50 dilde iman, Kur’ân hizmetinin tebliğini, neşrini, inkişafını yürütmektedir.

Bir zamanların ilim, irfan, kültür merkezi Tillo ’da Cuma namazını eda ettik. Cuma hutbesinde imamın etkili hitabını dikkatle dinledik. Ayrıldığımızda namaz sonrası sünnete uygun yapılan teferruatlı tesbihatın zikirleri kulaklarımızda terennüm ediyordu. Oralarda Bediüzzaman’ı hatırlatan tarihî mekânlar, medreseler, kubbeler, türbeler ve onu tanıyan, mütevazı, mütedeyyin şark insanının güler yüzlü sohbetleri, muhabbetleri hafızamızda, hatıralarımızda yeni bir sayfa olarak yerini almıştı.

DEVAM EDECEK

Okunma Sayısı: 10901
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı