"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fahr-i Kâinat Efendimiz (asm)

Muzaffer KARAHİSAR
27 Ekim 2020, Salı 00:01
Peygamberler silsilesinin son halkası Fahr-i Kâinat Efendimizin (asm) dünyaya teşrifini bütün mevcudat asırlarca, heyecanla beklemişti.

İnsanların babası, ilk insan ve Peygamber Hz. Âdem (as) Arş-ı Alâ’da muhteşem nur ile yazılı bir isim gördü: “Ahmed.” Merak edip Cenab-ı Hakk’a sordu: “Ya Rabbi, bu nedir?” Allah Teâlâ buyurdu: “Bu senin neslinden bir peygamberin nurudur ki, onun ismi göklerde Ahmed ve yerlerde Muhammed’dir. Eğer o, olmasaydı, seni yaratmazdım!” dediği ve müjdesini verdiği Nur’a Rabbimiz (cc) “Sen olmasaydın ey Habibim âlemleri yaratmazdım.” hitabında bulunmuştur.

Cenab-ı Hakk’ın yarattığı ve bütün semâyı haşmetiyle aydınlatan nur, ilk olarak Hz. Adem (as) alnında parladı. Sonra peygamberler silsilesinde devam edip Hz. İbrahim’e (as) ve oğlu Hz. İsmail’e (as) intikal etti. Peygamberimizin (asm) dedelerinin alınlarda parlayan bariz nur, Peygamberimizin (asm) babası ahlâk ve iffet timsali Hz. Abdullah’a intikal etmişti. Hz. Âmine, hem güzellik, hem ahlâk, hem de nesep itibariyle Kureyş kızları arasında en faziletlisiydi. Hz. Abdullah ile evlendikten sonra o nur, Hz. Amine’ye intikal etmişti. 

Bu kudsî evliliğin ilk aylarında Hz. Âmine, Kâinatın Efendisi’ne (asm) hamileydi. Hz. Abdullah, ticaret kervanıyla Suriye’ye gitmişti. Aylar sonra dönen kervandakiler, Hz. Abdullah’ın Medine’de hastalandığını, dayılarının yanında kaldığı haberini getirdiler. 

Abdülmuttalib, oğlu Hâris’i derhal Medine’ye gönderdi. Haris varıncaya kadar Hz. Abdullah vefat etmişti. Haris dönüşte Mekke’ye Hz. Abdullah’ın vefat haberini getirmişti. Genç yaşta gelen beklenmedik ölümle Mekke, bir anda matem havasına büründü. En çok sevilen evlâdın vefat haberi Abdülmuttalib ailesinde derin bir hüsran ve üzüntü bırakmıştı. Mekke’de herkes o acıya ortak olmuştu. 

Hz. Âmine, eşinin vefatını öğrendiği andan itibaren duyduğu acının, üzüntüsünün tarifi, sınırı yoktu. Eşinin acısını yüreğinde hissetti. Günlerce gözyaşı döküp ağladı, üzüldü. “En büyük saadetler büyük ve acı felâketlerin neticesidir.” (29. Lem’a) İki ay sonra Hz. Âmine’den dünyaya gelecek Nur Çocukla kâinat sürura gark olacak, beşeriyet zulmetten, acılardan ve ebedî hüsrandan kurtulacaktı. 

Fetret devrinin karanlıklarıyla insanlık zulüm ve vahşet içindeydi. Küfür, şirk, cehalet ve zulüm bataklığında kalan beşeriyet, İlâhî nura susamıştı. âdetlerin, inatların ve cehaletin kıssacında güçlüler zayıfları eziyor, masum kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu.

Kâinatta en büyük hadise, Kâinatın Efendisi Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) dünyaya teşrifleri hadisesidir. Bütün kâinat, mevcudat ve insanlık asırlar ötesinden müjde edilen o nuru hürmetle, heyecanla, iştiyakla bekliyordu. Sadık rüyalarla, tevafuklarla, kâhinlerin işaretleri, kutsal kitapların beşaretleri ve bariz mu’cizelerle dünyaya teşrif eden O Zat (asm), tevhid bayrağını gönüllerde dalgalandıracaktı. Nuruyla akılları ve kalpleri aydınlatacak, İslâm ve iman güneşiyle sahipsizlik zulmeti, hüzünler, kederler ve ebedî felâketler son bulacaktı.

Sevgili Peygamberimiz (asm) Allah’tan vahiyle gelen Kur’ân-ı Hakîm ve İlâhî nizam ile ahlâk ve faziletle en vahşi, inatçı, adetlerine düşkün kavimleri kısa zamanda hidayete kavuşturmuştur. Akılları, kalpleri, ruhları irşad ederek en üstün vasıflı, mümtaz insanların İslâm ve iman şuuruyla huzur içinde yaşadıkları Asr-ı Saadet’i meydana getirmiştir. İki cihan saadetinin yolunu tesis etmiştir. 

Cenab-ı Hakk’ın (cc) “Habibim” diye hitap ettiği Peygamberimiz (asm) Allah’ın zatını, sıfatlarını, isimlerinin tecellisini, cilvesini ve tezahürlerini ders vermiştir. Marifetullah ve muhabbetullah sırlarını, zevklerini, mahiyetini kalplere yerleştirmiştir. Tevhid bayrağını gönüllerde dalgalandırmıştır. Kâinatta her şeyin Rabbimizin eser-i sanatı olduğunu, kendine has lisanlarla daima Allah’ı (cc) överek tesbih ettiğini izah ve ispat edip göstermiştir.

Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e (asm), onun âl ve ashâbına, ezelden ebede kadar, Senin ilminde var olan şeyler sayısınca salât ve selâm eyle. Bizleri şefaatinden mahrum eyleme. Amin. 

Okunma Sayısı: 4165
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı