Sekiz yaşından seksen yaşına kadar iman, Kur’an hizmetleri yolunda ömür tüketen, İslam davasının ulvi hakikatlerine gönül vermiş, tebliğ etmiş, anlatmış, yaşamış, nurlu bir şahsiyetin hayat ve hatıratını satırlarla ifade etmek çok zor.
Kur’an hıfzıyla birlikte Risale-i Nurları küçük yaşlarda tanımış, mütalaa etmiş, Arapça lisanına ve İslami ilimlere vakıf olan Hasan Hüseyin Ağabeyim, din görevlisi vasfıyla gönüllerde nurlu, hoş, tatlı, latif izler bırakarak ahiret âlemine intikal etmiş bahtiyarlardandır.
İlk Kur’an deresini aldığı hocası İbrahim Edhem Talas, Bediüzzaman’ın sadık talebelerindendir. Risale-i Nur davası nedeniyle Afyon hapsinde Üstad hazretlerindenaldığı ilim, irfan dersleriyle çevresini nurlandıran İbrahim Edhem’in rahle-i tedrisinde yetişmiş Hafız Hasan Hüseyin Erol, vefat edinceye kadar irtibatı kesmediği hocasını, her sohbetinde rahmet dualarıyla yâd eder, hatıralarından bahsederdi.
Isparta Kahramanları, saff-ı evvel Nur Talebesi ağabeylerin kesretle bulunduğu dönemde Ağabeyim Hasan Hüseyin, Isparta İmam-Hatip Lisesi dışarıdan bitirme sınavları vesilesiyle birçok defa gittiği Isparta’da ağabeylerle görüşmüş, konuşmuş, hizmet hatıralarını ve düsturlarını dinlemiş, fazilet dersleri almıştır.
İbrahim Edhem’in Üstad’a yazdığı uzunca mektubun kısaltılmış hali Emirdağ Lahikası, 169. Mektup ile ilgili Üstad, “Kardeşlerim! Ben, resmî hocaların ürkmelerinden ve Nurlara karşı lâkaytlıklarından kızmıştım. Fakat bu Edhem Hoca benim hiddetimi izale etti… Bu mektup müstakil yazılsın. Medar-ı ibret olarak korkaklığından Nurlardan çekinen bazı hocalar okusun. Hem bu mektubun bir kısmı da Lâhikaya girsin…” der.

Mektupta bahsi geçen meselelerle ilgili İbrahim Edhem’den aldığı ahlak ve fazilet dersi ile Ağabeyim, Risale-i Nurun külli derslerine, hakikatlerine, düsturlarına, sadakat ve sebattan taviz vermeden ilmini, irfanını, ihlâsını, istikametini muhafaza etmiştir. Günlük siyasetin cazibesine kapılmadan Kur’an’ın elmas mücevherlerini istismar ettirmemiş, dünyanın fani şişelerine tercih etmemiştir. Her zaman Hakkı, hakikati, adalet-i mahzayı savunmuş, mazlumun yanında, zulmün karşısında durmuştur.
O hususi hayatında Kur’an âşığıydı. Hayatının her ânını Kur’an ve Cevşen okumakla ve Risale-i Nurları mütalaa etmekle değerlendirirdi. Geniş kitaplığında okuduğu her kitabın arasında hikmetli sözler, şiirden beyitler, dualar, hatıralardan notlar yazılmış kâğıtlar bulunurdu. Yeni Asya’yı günlük takip ederdi. Bazı yazıları keser, gelenlere okur ya da okuturdu. Torunlarına katladığı gazeteden bir bölümü sesli okutur, sonra harçlıkla sevindirirdi.
Münevver bir âlim vasfıyla hafız talebelerine, ziyaretçilerine, sohbetini dinlemeye gelen herkese akıcı ve tatlı bir üslupla İslam’ın ulvi hakikatlerini, imanın, ihlâsın, iktisadın, istiğnanın, istikametin düsturlarını anlatırdı. Araştırmacı yazarlardan Nejat Eren ve Ömer Özcan hatıralarını yayınlamışlardır.

Hatip Mehmet’in (ra) On Birinci Rica’yı yazarken “La ilahe illa hu” yazıp ve lisanı ile “La ilahe illallah” diyerek vefat ettiği gibi, H. Hasan Hüseyin Erol da vefatından önce Şualar’dan berzaha yolculuk bahsinin geçtiği sayfayı okuyarak 17 Haziran 2023 tarihinde vefat etmiştir: “Hem mevt ve eceli, âlem-i berzaha giden ve âlem-i bekada olan ahbablara visal ve mülakat mukaddemesi olarak gösterir…”
Allah rahmet eylesin.
Not: Ağabeyimiz H. Hasan Hüseyin Erol’un vefatı nedeniyle taziyede bulunan dost, akraba, arkadaş, ağabey ve kardeşlerimize teşekkür ederiz.