"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nurs seyahatinden hatırda kalanlar

Muzaffer KARAHİSAR
01 Ekim 2019, Salı
İnsan hayatında hislerine, duygularına iz bırakan unutulmaz zamanlar ve mekânlar vardır.

Onlar bir lahza dünyanıza girerler. Birden içimize sevinç, huşu, huzur ve mutluluklar bahşeder. Sonrasında büyüleyici güzellikleriyle, maddi-manevî ihtişamıyla, hatıralar bırakıp arkasını döner, giderler...

Geçen gün yaptığımız Nurs seyahati ve Eylül, vuslatıyla gönlümüze sevinçler; firakıyla hüzünleri bırakıp uzaklara gittiler... İlk defa göreceğim Nurs, yıllarca içimde beklettiğim bir özlemin ifadesiydi. Nurs’a gidenlerle selam gönderdim, dönenlerden selam aldım yıllarca. Gidenlerden Nurs intibalarını dinlerken, “Elbet bir gün, Üstadımın memleketine gitmek nasip olur.”diye içimden geçirirdim.

Nurs, Bediüzzaman’ın Köyü, evi, yeri, yurdu, yuvası... Orada açmış dünyaya gözlerini. Sofi, ehli takva bir babanın ocağında, şefkatli bir annenin kucağında, hayata ilk adımını atmış küçük Said. Baba evinde huzurlu, mütedeyyin, bir aile içinde yaşamış, Nurs’un farklı, müstesna bir çocuğu. Küçük yaşta keskin zekâsı, kuvvetli hafızası, keskin bakışları, duruşu, tavırları, sorma, araştırma, incele merakı hemen fark edilen bir çocuk. Gayretli, haraketli, cevval kabuğuna sığmayan Said, on yaşına kadar Nurs’ da kalmış… Dağıyla, taşıyla o güzel mekânlarda, Nurs sokaklarında koşup oynamış. Said’in okuma hevesini görenbüyük kardeşi Molla Abdullah’tan İlk dersini almış.Sonraki hayatında; medreselerde okuması, okutması, savaş yılları, esareti, İstanbul, çalkantılı olaylar, Ankara kabuk değiştiren yeni bir çehre, hilafetin kaldırılması, inanca uzatılan eller, Ezana ve Kur’ân’a konulan yasaklar… Evhama kıpılan dessasların Bediüzzaman’ı Van’dan batıya nefyetmeleri… Barla hayatında Risale-i Nurların telifiyle, Üstadın etrafında toplanan münevver nur talebelerinin,Üstad’dan aldığı derslerle hiçbir şeyden çekinmeyen tavırları, göz kamaştıran gayretleri, bahtiyar kahramanların destansı hizmetleri…  

Kur’ân hakikatlerine fikren mağlup olan inkârcıların husumeti, desiseyle, yalan ve iftirayla başlayan hapis yılları… Üstadın iman ve Kur’ân hizmeti uğruna son nefesine kadar gurbette geçen çileli ömrü…  Dünyada ve Türkiye’de Risale-i Nurlarla imanını kurtaran, milyonlarca İslam davasına gönül vermiş mücahitlerin gönlünde taht kurmuş Nurs’lu Bediüzzaman:  “Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu” Dünyaya ispat edip göstermiştir.

Hasta yatağında doğrularak birkaç sefer: “Kardeşlerim, küfrün belini kırdık!” Kur’ân ve iman hakikatleriyle inkârcı fikirlerin çürütüldüğünü ifade etmiştir.  Köyünden ve memleketinden uzak bir diyar-ı gurbette 1960 yılında Urfa’da İpek Palas Otelinde Ramazan ayında, Rahmet-i Rahman’a kavuşmuştur.

Hizan’dan Nurs’a doğru gece yolculuğunda karanlık perdesi gözümüzü kapatınca kalbi tahayyül ve mülahaza ile Üstadın doğumundan, vefatına kadar geçen zamana dalıp gittik. Bediüzzaman’ın yıllarca hasret duyduğu, soyadını aldığı Nurs Köyü’ne gitmenin merakı ve heyecanı vardı içimizde. Seyahatin her anında hayalimizde Nurs’u canlandırıyoruz. 

Bediüzzaman’ın eserlerinden aldığımız feyiz, fazilet, hidayetle; tahkiki imanın huzuru var içimizde. Üstad’a olan muhabbetimizle ve minnetimizle Şarki Anadolu’nun dağlarını, dereleriniaşarak, çetin yollarını geçerek sonunda gece vakti beklediğimiz, sevdiğimiz nurlu mekâna ulaştığımızı girişteki levha müjdeliyordu: “Nurs’a hoş geldiniz.” 

Sakin bir gecede sokak lambalarının gösterdiği kadarıyla etrafıma bakınarak Nurs’u görmeye çalışıyoruz, berrak havasını teneffüs ederek ferahlıyoruz. İçimizi kıpır kıpır sevinçle kaplandı. “Vaslını yâd eyledikçe ağlarım.”Vaslına ulaştık, kavuştuk, yaşıyorduk artık. Sevinç duyguları, manevi sürurlar hissediyorduk.Kendi evimizdeymiş gibi sokaklarını adımlıyoruz. Karanlık da olsa etrafımıza bakınıyoruz. 

Bediüzzaman’ı hatırlatan her şeyi düşünüyoruz. Şükürler, dualar geçiyor içimizden… Köyün ortasından şırıl şırıl coşkun akan dereyi görünce: “Ravza-i kûyuna her dem durmayıp eyler güzâr.” (Su, her zaman senin cennet misali köyünün bahçesine doğru akar.) beytini hatırlıyoruz. Gecenin sessizliğinde akan dere ve sonbahar yapraklarının hışırtısı vardı. Asma köprüyü geçerek nurlu medreseye girdik…

(İnşallah haftaya devam edelim)

Okunma Sayısı: 1993
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı