Sıdk; yani doğruluk.
Yalan ve hileye tenezzül etmemek. Sade, berrak, saydam ve net olmak. Eğrilip, bükülmemek, kırılmamak. Göründüğü gibi olup, olduğu gibi görünebilmek. Şahsında güvenilir olmak ve karşı tarafa güven verebilmek. Şahsiyetli ve onurlu yaşamak. Kişiliğinin ve inancının gereğini tam olarak yerine getirebilmek.
Samimiyetini, ihlâsını ve bütün mukaddesatını her zaman, her yerde, her zeminde ve her olayda tam olarak yansıtabilmek. İnsan olan insan için! Gerçek “kıstas”, ve “değer” bunlar olsa gerek! Ayakta kalabilmenin, kendi ile barışık olabilmenin, uzun soluklu düşünebilmenin sırrı burada gizli olsa gerektir.
Günü kurtarmak veya lâyık olmayan birilerini arkalamanın neticesi hep yanlış olmuştur. Başkalarını değil yine o işi yapanları bir gün vurmuştur. Ders almayı, gerçeklerle birlikte olmayı ve yaşamayı birçok insan hep tehir eder, başka zamana atar. Böylece güya bir şeyleri “kazanır”, ama gerçekte hep kaybetmiştir.
Bütün bu menfiliklerden kurtulmak için okumuş olmak, diploma sahibi olmak, akademik kariyer sahibi olmak, “güngörmüş” olmak, ilim sahibi olmak, “ağabey” olmak, “bir bilen” olmak çoğu zaman yetmez. Geniş dairede insanlık ailesinde yaşananlar, İslâm coğrafyasındaki acı örnekler, ülkede yaşananlar, hayret verici olaylar buna şahittir.
Çözüm yolu ve çare; herkesin kendisini vicdanî, semavî ve ilâhi ölçülerin o engin ağırlığında ciddî biçimde ele alıp sorgulamasından geçiyor. Güven bunalımı fertlerin olduğu kadar toplumların da en büyük endişe ve kaygı kaynaklarının başında geliyor.
Toplumu germenin ve güvensizliğe sürüklemenin kime ne faydası oldu ki?
“Güvenilir olmak hazinedir.” buyuran rahmet ve istikamet Peygamberimiz (asm) bu olumsuzluğun çözümünü sunuyor. Hilesiz, yalansız, tuzaksız, dürüst, sağlam, istikametli, berrak, dostça bir hayat için çare yine semavî emirlerdir, Kur’ândır, sünnettir. “En büyük hile hilesizliktir.” beliğ sözün sırrını, bu derin manayı hayatımıza düstur yapabilmek ve rahmetin tecellisine vesile olmaya çalışmak.
Gıybet, tarafgirlik ve ötekileştirmeye kadar giden hadiselerin arkasındaki şey “güven bunalımına” işaret eder. Çaresi ve çıkış yolu ise “güven duygusunu” fert ve toplum hayatında yerli yerine oturtmaktır.
Toplumdaki fertler arasındaki, güven, samimiyet, sadâkat, tesanüt, itimat ve uhuvvet gibi değerler; olmazsa olmazlardandır.
Tarafgirlik kokan icraatların geçici bir menfaati olabilir. Ama uzun vadede bunların geçerliliği söz konusu olmamıştır. Tarihin şahadeti budur. Çözüm ve çare İslâmiyetin özüdür. Fert ve toplum hayatı için de gerçek ölçü budur.
Maddî ve manevî her türlü hastalığın tesbiti de çaresi de Risale-i Nurlar’da vardır. Bu konuda en büyük örnek, Hz. Bediüzzaman’ın temiz, sade; sünnete uyup, tatbike dayanan o pak hayatıdır. Bediüzzaman Hazretleri, Allah’ın rızasını kazanmanın ve ihsan edilecek neticenin sırrı, sağlam duruş, hasbîlik, samimilik ve ihlâs konusuna da açıklık getirmiştir. Çünkü Bediüzzaman, hayatı boyunca asla ve kat’a yalan ve hileye tenezzül etmemiştir. Kendisiyle ve hayatın gerçekleriyle hiçbir zaman ters düşmemiştir. Katiyen bir gayrı meşrû yol ve tarza tevessül etmemiş ve talebelerini de öyle yetiştirmiştir.
Bütün bunlardan sonra, bilhassa “Risale-i Nur dairesinde” olanlar başta olmak üzere bütün inananların ve insanlığın kurtuluş reçetesi, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktır. Fesat komitelerinin nefislerdeki o meşum his ve duyguların da oyun ve tuzaklarını boşa çıkarmanın yolu; meşrû çizgiyi takip etmektir. İstikamet ve meşrûiyetten şaşmamaktır. Yoksa yapılan bunca hizmet ve sarf edilen bunca emek ve enerji “kumistana” akmaya mahkûm olur Allah korusun. Bunun vebali çok büyüktür. Siyasî, dinî, cihadî ve imanî sahada olsun durum fark etmiyor.
Bir mü’min kardeşin kardeşine yapacağı çağrı şöyle olmalıdır. Gerekiyorsa; “Sosyal medyayı” da kullanarak, başta kendi nefis ve şahsı olmak üzere, bütün dâvâ arkadaşlarına, Müslümanlara, siyasilere, idarecilere, aile fertlerine, dostlarına, komşularına, bütün insanlığa: hülâsa “güvenilir olmak” isteyen herkese bir dâvet, tebliğ ve samimiyet bildirisini meşrû dairede kullanarak bir yüksek ilânat yapması güzel olur. Güven içinde nice güvenilir günleri yaşamak ve yaşatmak dilek ve temennisiyle.