Detay gibi görünse de şahsî, ailevî, toplum hayatı için çok önemli olan başlığımız: “Nezaket, fazilet ve kibarlık” bahsini bu hafta bitirelim.
Modern çağın bunalan insanı, özellikle gençlik büyük bir boşluktadır. “Onların bu sanal ve sun’î hayat tarzı” maneviyattan uzak kalmanın sebeb ve sonucudur. Çözümü de manevî değerler ve yüksek ahlâktır. İnsanın asıl fıtratına dönmesi, kendini hatırlaması, kul olduğunu bilip kendine gelmesidir.
Keşmekeş, çarpık, belirsiz, hayat tarzından: “insaniyet-i kübra olan İslâmiyetle” buluşmasıdır.
Kimseyi hakir görmemek: “Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin! Belki de onlar, kendilerinden daha hayırlıdır. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha hayırlıdır. Birbirinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın! İmandan sora fasıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte bu kimseler zalimlerin tâ kendileridir.”1İslâmiyet: kimseyle alay etmemeyi ve hakir görmemeyi emrediyor.
Kadınlara karşı nezâket: “kadınlara güzel muâmele edin, onlarla iyi geçinin! Eğer onlardan hoşlanmazsanız (şunu biliniz ki) sizin hoşlanmadığınız bir şeyde Allah pek çok hayırlar takdir etmiş olabilir!”2 bu ayet-i kerimeyle İslâmiyet kadınlara karşı en güzel muameleyi gösteriyor.
Karıncayı bile incitmemek: “Nihayet karınca vadisine geldikleri zaman, bir karınca: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!” dedi.”3 Kocaman bir orduya bile bilerek karıncaya zarar verme! İslâmiyet hayvana da güzel davranmayı emrediyor.
Fakirlere ve gariplere karşı nezaket: “Sabah akşam Rabb’lerine O’nun rızasını ve cemalini dileyerek dua edenlerle beraber candan sabır ve sebat et! Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme! Kalbini bizi anmaktan gâfil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme!”4 İslâmiyet fakirlerin, mazlumların, mağdurların haklarını korumayı emrediyor.
Yetime karşı nezâket: “O hâlde sakın yetime karşı kötü muamelede bulunma!”5 İslâmiyet manevî değerlere, vefaya işaret ediyor, yetimi koruyor.
Kur’ân ve Sünnete karşı nezaket: “Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Rasulü’ne davet edildiklerinde, mü’minlerin sözü ancak “İşittik ve itaat ettik” demeleridir. İşte asıl felâha erenler bunlardır. Her kim Allah’a ve Rasulü’ne itaat eder, Allah’tan korkar ve o’na karşı takva sâhibi olursa, işte asıl murada erenler bunlardır.”6
Hocaya karşı nezaket: “Mûsa ona: ‘Sana öğretilenden, bana, doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tâbi olabilir miyim?’ dedi.” Mûsa, ‘İnşaallah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeyeceğim’ dedi.”7
“Faziletlerin en üstünü senden bağını koparanla bağını sürdürmendir. Sana vermeyene vermen, sana zulmedeni affetmendir.”8
“Bir kul Allah katında, Allah rızası için yuttuğu bir öfkeden daha faziletli birşey yutmamıştır.”
(Hadîs No: 7866, İbni Ömer’den)
“Nezaket ister iskarpin giysin ister çarık, bastığı yeri çamurlamaz.” (Cenap Şehabeddin)
“Kibarlık, düşüncelerin kıyafetidir.”
(Lord Chesterfield)
“Nezaket içten gelir; fakat her şeyi satın alır.”
(Victor Pauchet)
Hak ve hakikati, nefsin gurur ve enaniyetine daima tercih etmek. muhalefet edilen meselelerde bile gayet mültefit, memnunâne bir tavır alabilmek, yanlışlara karşı güzelce, damara dokunmayarak ikaz etmek. Güzel birşey söylenmişse çok memnun olmak.9
Fazileti takdir edebilmek, fazileti bilmekle mümkündür.
“İnsanların az bir kısmının fazilet ve hidayetlerini çok görmek ve göstermek, Kur’ân’ın beşere karşı merhametli ve lütufkâr olduğunu gösterir. Ve keza, bir fazilet sahibi, bin faziletsize mukabildir. Bu itibarla, fazileti taşıyan, az olsa da çok görünür.”10
Nezaket, fazilet, kibarlık ve imanın, İslam’ın yüksek ahlâkıyla dolu günler yaşmak ve sürdürmek ümit ve temennilerimle.
Dipnotlar:
1- Hucurât:11; 2- Nisâ: 19; 3- Neml:18; 4- Kehf: 28;
5- Duhâ: 9; 6- Nûr: 51-52; 7- Kehf: 66, 69
8- Hadîs No: 1287, Muaz bin Enes
9- Barla Lahikası, s. 103.
10- İşaratü’l İ’caz, s. 222.