Hayatımıza bir kene gibi giren korona, can almaya devam ediyor. Dünya bu illet ile sallanıyor. Binlerce insan öldü, binlerce insan hasta.
Hastalıktan şifa bulanlar için “koronayı yendi” diye tabirler kullanılıyor.
Bu dili kullananlar genelde medya kuruluşları. Bu ifadeler gayretullaha dokunuyor.
Müslüman bir ülkede bu tabirler moralleri bozuyor. Hastalıktan kurtulanlara “şifa buldu” denmesi gerekirken “koronayı yendi” demek neyin nesi?
“Musîbeti, cinayetin neticesi“ olarak biliyoruz. Hayatın kıymetini anlamadık. Nimetlere hep hor baktık. Şükür mesleğini unuttuk. Ülkenin yüzde sekseni faiz belâsı ile sarmaş –dolaş oldu.
Adaleti rafa kaldırdık. Saygı ve sevgiyi çöpe attık. Bu yalnız ülkemizde mi yaşandı?
Hayır, dünya genelinde bu haller hâlâ yaşanıyor. İnsanlık bütün bütün yoldan çıkarsa, beklenilen kıyamet başımıza kopacak. Hürmet ve muhabbetin adı ve manası bile unutuldu bazılarınca. Genel anlamda böyle mi?
Elbette böyle değil. Ama hüküm eksere göre verilir. Eskiden faiz ile iş yapmayan insanlar daha fazla idi. Hatta bu amaç ile yapı kooparatifleri kurulur, taksitle ev sahibi olunurdu.
Şimdi öyle değil. Hiç düşünmeden krediye başvuran insanlarımız bankaların yolunu tutuyorlar. Hatta, küçük lüzumsuz ihtiyaçlar için dahi kredi çekiliyor.
Bazı “ulema” sıfatını taşıyanlar da enflasyon veya altındaki faizi, faiz olarak vasıflandırmıyor. İşte koronanın manevî sebeplerini bunlar ile sıralandırabiliriz.
Her şeyin Allah’ın kudretinde olduğunu bilmeyen insanlar mevcut musîbete giriftar oluyor. Her şeyi gördüğü gibi kabullenen insanlar aynı gaflet ile koronaya da öyle bakıyor. Buna isterseniz “şefkat tokadı”, isterseniz “zecir tokadı“ deyin, ikisine de uyar.
Aklımızı başımıza almalıyız. Bu kuruluşların söylemlerini düzeltmeliyiz. Veya bu kuruluşlar “yendi” kelimesini “şifa buldu” diye düzeltmeleri gerekir.
Musîbetten intikam almak gibi muameleler yanlıştır. Bazı insanlar hâlâ işin ciddiyetinin farkında bile değil. Hâlâ, gününü gün eden insanlar var. Üç şeyi unutup, adeta onunla alay ediyorlar.
Aslında koronanın bizi nasıl yendiğini düşünüp, Rabbimizden musîbetin bir an önce yeryüzünden kalkmasını niyaz etmeliyiz. Yoksa halimiz hiç iç açıcı değil.