Şimdiler de haktan, adaletten, hürriyetten ve de millet adına insan haklarından dem vuruluyor, hararetli hararetli konuşmalar yapılıyor ve yazılıp çiziliyor. Hiçbirisine ne inanın ne de dinleyin...
Kimsenin hamiyetine, gayretine, parlatmasına gerek yok! Hak, hukuk, adalet insanım diyen insanlar nazarında öyle yüksek ve kıymetli bir hasiyete/özelliğe sahiptir ki körler bile bunu görebilir, hissedebilir, anlatabilir!..
İlâhî bir nazar ve kaziye ile hakka, hukuka baktığınız zaman; hak haktır küçüğüne büyüğüne bakılmaz... Cenab-ı Hak büyüğün yanında küçüğü; küçüğün yanında da büyüğün hak ve hukukuna aynı adaletle bakar ve onları korur.
Ehl-i iman nazarında haksızlığın karşısında susmak, müdahalede bulunmamak, tepki göstermemek; hakka karşı bir haksızlık, hata ve noksanlıktır... Nerede ve ne zaman olursa olsun, kime ve ne için, hangi sebep ve şekilde olursa olsun HAKK’IN hatırının her türlü adalet ve hukuk düşüncesinin üstünde âli bir makamda değerlendirilmesi şarttır.
İnsanlar İlâhî adaletten müktebes, kopya edilmeye çalışarak yaptıkları, ortaya koydukları hak, hukuk ve adaleti menfaatlerinin başladığı ve bittiği yer ve zamanlarda anında değiştirebiliyor ve bozabiliyorlar. İşte bu itibarla insanoğluna, değiştirilmeyen ve bozulamayan İlâhî adalet her zaman lâzımdır. Hatta bu adaleti çiğneyenlere bile...
Zaten haksızlığı kendisine kendisine bir prensip, usûl ve hak zannedenlere karşı, hakkı hukuku savunmak da bir haksızlık ve hukuksuzluktur. Gözü kapalı sadece kulağına gelen seslerle hareket eden ve hiçbir şeyi Hak namına bir hak olarak araştımadan her konuyu bilen ve konuşan, savunan insancıklar elbetteki bahsimizden hariçtir!!!
Tarafgirlik bir konserve kutusunun çıkardığı ses kadar bile değeri olmayan, kendini bilmez boş insanların haktan, hukuktan, hakikattan bahsetmeleri ise insan olmak adına bile ifadeye ve değerlendirmeye değmez.
İnsan ve mü’minler eğer karşısındaki ehl-i hakkı sebepsiz ve delilsiz suçluyabiliyorlarsa vay o zaman hakkın haline!.. O zaman Hak’tan gelecek belâ ve musîbetlere mazhar olmanın ötesinde onları başka birşey beklemiyor.
Allah’tan korkarak hareket eden ve hizmet edeni; yine, Âdil-i Mutlak koruyacak ve kollayacaktır. Yeter ki O’nun yolunda, hakkın yanında Kur’ân ve iman hizmetinde elif gibi dosdoğru olunabilinsin...