Zorluklar, sıkıntılar, belâlar, musîbetler her birisi insanoğlu için birer imtihan nişanesi ve vesilesidir.
İnsan olup da bu imtihan vesilelerine muhatap olmayan yoktur. Belki de ateşle şekillenen, tavlandıkça/ısıtıldıkça kuvvet bulan ve su ile çelik gibi olan demirin girdiği haller misali insanı bu imtihan vesilesi haller kendine getiriyor, adeta pişiriyor ve insan gibi insan olma yoluna giriyor.
İnsanın girdiği bu zorluklar imtihanında bakıyorsunuz yanında kimsecikler olmuyor. Bu hal dahi onun için imtihanın bir parçası oluyor. Tâ ki imtihan bitip selâmet ve feraha ulaşıncaya kadar.
Hikmetullah… İnsanlar musîbetlere ve şerlere, sıkıntı ve zorluklara muhatap olup bir mukabele ve mücadeleye girdiklerinde yine insancık dostları tarafından yalnız bırakıldıklarında “Hasbünallahi ve-ni’melvekil…” imdada koşuyor ve imanlı, inançlı insanların ferahlatıcı bir yardımcısı oluyor.
Elbetteki Allah insanlara yardım ve kurtarıcı olarak bir vekil olur ve onlara yeter. Başka kapıya gitmek fikri ve düşüncesi olamaz. O zaman imanın ve inancın, İslâmî fiillerin kuvvetli olmasının nelere kâdir olabileceği çok net bir şekilde anlaşılmış oluyor.
İnsan kendine güvenmek ve inatla, böbürlenerek musîbet ve belâlara karşı direnmek, karşı koymak yerine Allah’ın (cc) vekilliğine güvenmeli ve bununla her türlü zorluğa, sıkıntıya, belâ ve musîbete mukabele etmeye çalışmalıdır.
İmâm-ı Şafiî Hazretleri konumuzu ne kadar berrak ve anlaşılır bir tarzda özetlemiş: “Eğer insanlar zorluk ânında senden kopuyorlarsa; bil ki senin işini Allah azze ve celle üstlenmek istiyor ve unutma ki vekil olarak Allah yeter.”
Sevginin, muhabbetin, kucaklaşmanın; insana verdiği metanet ve salâbetin dairelerinde Rabbimizden gelen her türlü meşakkat ve sıkıntılara bir imtihan argümanı olarak sabırla bakabilmeliyiz ve yine O’nun inayet ve yardımıyla, O’ndan imdat isteyerek muvaffakiyet beklemeliyiz.
Madem O var bizim için, ehl-i iman için her şey var, inşallah.