"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hastalıktan bize ne düşer? (1)

Rifat OKYAY
08 Ocak 2020, Çarşamba
İnsan demirden, taştan, betondan, tahtadan ve camdan yapılmış değildir. Sıhhatli zamanı vardır; güler, yer, içer ve oynar. Hastalandığı zamanı vardır; acı çeker, üzülür, ağlar, emin eder, yatağında veya hastanede yatar ve bazen de ölür.

Hastalık demek ki insan içinmiş. Ama Müslüman ve inanmış insanlar için Şafiî Hakikinin bir ihsanı ve ikramıymış. 

Eğer hastalığı çok merak etmese ve sabretse, gaflete düşüp şikâyet etmese; “musîbet zamanı çok uzundur, safâ zamanı pek kısa oluyor.”

Şükretmeyi bir bile bilse, sabır ve tevekkül ile; “ömür dakikalarını birer saat ibaret hükmüne getirebilir…” Bilâkis hastalığa teşekkür etmek lâzım, çünkü bir dakika ömrümüzü bin dakika hükmüne getirerek bizlere uzun bir ömrü kazandırıyor. Bu halden şikâyet etmemiz akıllıca olmaz.

İnsan dünya adına her şeyden keyif alabilir. Ama sadece keyif ve lezzetler için dünyaya gelmediği, beraberinde ibadetleri, hamd, şükür ve duâ niyazlarını da yapması lâzım geldiğini insanım diyen insana en iyi hastalıklar, belâ ve musîbetler anlatır. Hastalığın ikaz ve irşadlarına tahammülle, sabır ve hamd ile, şükür ve ibadet ile mukabele edebilmen mü’minlerin bir vasfı olmalıdır. “Demek insan, bu dünyaya yalnız güzel yaşamak için ve rahatla ve safâ ile ömür geçirmek için gelmemiştir…” 

İnsan hastalıklar bahanesiyle ebedî hayatın aralanan kapıların, pencerelerinden girebilmeli ve daima hayatın saadetine çalışabilmek marifetini gösterebilmelidir.

Bizim vücudlarımızdaki organlarımız, azalarımız, takılan bütün cihazatımız bizim malımız olmadığını bunlara bazen çalışma ve istirahat tatilini hastalıkla bizlere veren Şafiî Hakime karşı şikâyet etmemeliyiz. Belki hastalık bahanesiyle; korktuğumuz ve nefret ettiğimiz hastalıklar eliyle bunların arkasındaki Cenab-ı Hakk’ın bizleri kucaklayan rahmet ve merhametinin sevimli şuâlarını ve hoş manalarını görüp O’na daiman hamd, şükür ve teşekkür duâları edebilmeliyiz.

İnsan için bazen hastalıklar bir sıhhat ve huzurlu hayat vesilesi olabildiği gibi; bazen de bazı insanlara sıhhat bir belâ ve hastalık olabilir. Müsbet veya menfi hastalıkların bizleri gafletten uyandırana kadar hastalıklara sabır etmeliyiz ve vazifesi bitene kadar şikâyet etmeyerek; hamd ile şükür ile duâ ve niyaz ile karşılayabilmeliyiz. Hastalıkların bir ihsan-ı İlâhî ve bir hediye-yi Rahmani olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.

Ömrümüzde geçirdiğimiz lezzetli, safalı, saadetli günlerin izlere düşündükçe elem verdiğini, üzüntü verdiğini ve daha elimize geçmeyeceği için “Vâ esefâ, vâ hasretâ” diyerek acı çekeceğimizi unutmamalıyız. Başımızdan geçen hastalıklar, musîbetler, belalar ise bizler “ Oh, elhamdulillah, şükür”  dedirir… Başımızdaki muvakkat, geçici hastalığı bu manalarda düşünüp, elem yerine sevap ve lezzetlerini düşünebilmeli ve Rabbimize hamd, şükür ve niyazda bulunabilmeliyiz.

Okunma Sayısı: 1637
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı