Bir konuda bilmek başka, öğrenmek başkadır. Bildiğini bilmemek başkadır, öğrenmediğini anlamamak ve zannetmek çok daha başkadır.
Her yapılacak işin bir yolu yordamı olduğu gibi, bilmenin ve öğrenmeninde birçok hali muhakkak vardır.
En bilineni ise okumak, okumaya çalışmak ve anlamları anlayacak kadar okumaya muvaffak olabilmek, başarabilmektir.
Okumayı gerçek anlamıyla bilmeyen ve yapamayan devamlı bir surette “okuma şekilleri, tarzları, yolları...” uydurmaya çalışır.
Gayet açık ve net bir şekilde yazılmış bir metnin, bir kitabın nasıl okunacağı, nasıl anlaşılacağı yazarı tarafından ifade edildiği ve yazıldığı ve de tatbik edildiği halde; yeni bir yol, yeni bir tarz, anlayış, yorum ve sadeleştirme gibi ya cehaletten veya kast-ı mahsustan gelen hal, şekil ve tarzlara girmek, bu konularda inadına hareket etmek ya ahmaklık ya da tilkiliktir.
İmani, İslami, Kur’ani konular, kitaplar yukarda zikredilen hususlardan gayrı değildir ve hariç tutulması ve mütalaası ise fevkâlade tehlikelidir.
İman, Kur’an hizmetinde bulunmaya namzet bizlere; yeni yollar, yeni tarzlar, yeni usulller, yeni akademik uydurmalarla okumalar lazım değil... Hepsi de birer oyalama ve zamanı boşa çıkarmaya yönelik, kasıtlı meşguliyetten ibarettir.
Risale-i Nurları okuyamamak zarardır. Anlamak için çok çok okumak kârdır. Anlamak en büyük tarz, şekil ve yoldur, kârın kârıdır.
Geçmişte denenmiş ve gelecekte muvaffak/başarılı olunacak yol: OKUMAK, OKUMAK, OKUMAKTIR vesselam...