Dostlar, ahbaplar azalmış, tanıdıklar, bildikler çoğalmış. Zaman zamanların sonuna gelmiş!..
Kendi kalbî, ruhî, aklî kapasitelerimizden habersisiz. Kürelerin arasında, samanyollarında, galaksilerde velhasıl yerin derinliklerinde, kâinatın kapasitesinin peşine düşmüşüz.
Devalar, ilâçlar, çareler öyle çok ki hiçbir zamanda, hiçbir devirde böyle bir bolluğu insanlık görmemiş. Ama gelgelelim insanlık hastalıktan, çaresizlikten kırılıyor. Allah’ı unutan kalplere hangi ilâç çare, bunun peşine düşen yok.
Paralar gırla gidiyor. Herkes kendine göre zengin. Refah, rahat, huzur için diyorlar. Bakıyoruz memnun olan az, gülümseyen yok. Riya ve sahteciliğin çarkları alabildiğine insanlığı eziyor, parçalıyor. Hâlâ para, para, para türküsü çağrılıyor.
Televizyon, telefon, sosyal medya vs. Almış başını gidiyor, bildiği gibi yayın yapıyor. Dindarı, dindar olmayanı ancak bunları izlemeyi kendisinden menkul mecbur biliyor. Ey insanlık başını kaldır! Dünyayı, kâinatı ve insan olarak kendini seyretmeye, izlemeye bak!..
Herkes âlemle… Herkes her şeyi biliyor… Kulaktan duymalar, üniversite kürsüsü olmuş. Lâkin kitabı tanıyan, kıymetini bilen ve de okuyan yok. Okumanın önüne hevesat, eğlence, menfaat ve hased dünyaları perde olmuş. İman kuvvetinden başka aralayacak güç yok!..
Çok geziyor, çok biliyor, çok konuşuyoruz. Ama boşluktayız. Boşluğu bilmiyoruz. Bir Allah var. Bir yaratılmış Kâinat var. Bir insan denen mahlûk var. Allah’a iman var. Emir var, yasak var bihaberiz.
İmanî, Kur’ânî, İslâmî tefsirleri okuyalım. Allah’tan da, yarattıklarından da, bizden istediklerinden de kuvvetli bir şekilde haberdar olalım inşallah.