Öğrenmeye çalışan insan eğer usûl ve yolu, tarzı tam olarak araştırıp elde edebilirse; ilme, irfana, hakikata çabuk ulaşır. Âlim olur, fâzıl olur, münevver olur. Kendisi Nurlar’ın ve etrafında da nurlar saçarak, insanlığa faydalı olur.
İlmin muhabbeti insanları âlimlere dost yapar. Öğrenmenin en etkili bir adımı da işte bu dostlukla ortaya çıkan, oluşan muhabbetle sevgiyle atılır.
Dost dediğin irfan sahibi insanlar ise ikram bilir, kanaat bilir, adap, örf, anane ve gelenek bilir. Şu bilmeklerin hepsinin altında imanın ve İslâmın terbiye dairesinde insana kazandırdığı; huzur vardır, saadet vardır, zevk ve lezzet vardır, ferahlık ve hoşnutluk vardır.
İmanın gereği olarak dostluk yapanlar saadet nedir, huzur nedir bilirler. Kalbi, hali, ahvali, gönlü gerekleriyle, ihtiyaçlarıyla anlamaya çalışırlar ve anlarlar. İşte şu halkalar sevginin, muhabbetin kopmaz sırlı dostluk halkalarını oluştururlar.
Alçak gönüllü, mütevazi, ahlâkı yüksek, görgülü dostlar insanlığı yükseltecek temel taşları oluşturur.
Önemli olan şu marifetli ve haysiyetli hallere ilim ve irfan kapılarından geçerek ulaşabilmektir.
İlmin dostluğuna ve yüksek hususiyetlerine ulaşan, kavuşan insanların imanları tahkiki derecelerinde yükseklenir.
Şu yükseklikten dolayıdır ki, sevgi ve muhabbet dolu iman, Kur’ân, İslâm adına hizmet etmeye gayret eden insanlar; vefalı olurlar, mert olurlar. Hâk’tan yana ve Hâk için, Hâkk’ın hatırını daima âli/yüksek tutarlar.
Rabbim şu iman hizmetinde beraber yürüyebileceğimiz tahkiki iman sahibi vefalı dostları eksik etmesin inşallah.