Onuncu Nükte
Nev-i beşerin ağlanacak gülmelerine, endişe-i istikbal ve akıbetbinlik adesesiyle, gayet şaşaalı bir gece bayramında, hapishane penceresinden bakarken, nazar-ı hayalime inkişaf eden bir vaziyeti beyan ediyorum.
Sinemada, eski zamanda mezaristanda yatanların vaziyet-i hayatiyeleri göründüğü gibi, yakın bir istikbalde mezaristan ehli olanların müteharrik cenazelerini görmüş gibi oldum. O gülenlere ağladım. Birden bir tevahhuş, bir acımak hissi geldi. Aklıma döndüm, hakikatten sordum: “Bu hayal nedir?”
Hakikat dedi ki:
Elli sene sonra, bu kemal-i neşe ile gülen ve eğlenen zavallılardan elliden beşi, beli bükülmüş, yetmiş yaşlı ihtiyarlar gibi; kırk beşi, mezaristanda çürümüş bulunacaklar.
O güzel simalar, o neşeli gülmeler, zıtlarına inkılâb etmiş olacaklar. “Külli âtin karîb” [Gelmesi muhakkak olan her şey, yakındır.] kaidesiyle, madem yakında gelecek şeylerin gelmiş gibi görülmesi bir derece hakikattir; elbette gördüğün hayal değildir.
Madem dünyanın gafletkârâne gülmeleri, böyle ağlanacak acı hallerin perdesidir ve muvakkat ve zevale maruzdur; elbette bîçare insanların ebedperest kalbini ve aşk-ı bekaya meftun olan ruhunu güldürecek, sevindirecek, meşrÛ dairesinde ve müteşekkirâne, huzurkârâne, gafletsiz, masumâne eğlencelerdir ve sevap cihetiyle bâkî kalan sevinçlerdir. Bunun içindir ki bayramlarda gaflet istilâ edip gayr-i meşru daireye sapmamak için, rivayetlerde, zikrullaha ve şükre çok azîm tergibat vardır. Tâ ki bayramlarda o sevinç ve sürur nimetlerini şükre çevirip, o nimeti idame ve ziyadeleştirsin. Çünkü şükür nimeti ziyadeleştirir, gaflet ise kaçırır.
Lem’alar, s. 434
***
Üçüncü Nokta: Cismânî ihtiyaçlar vakitlerin ihtilâflarıyla tebeddül eder, noksan ve fazlalaşır. Meselâ havaya olan ihtiyaç her anda var; suya olan ihtiyaç midenin harareti zamanlarında olur; gıdaya olan hâcet her günde olur; ziyaya olan ihtiyaç, alelekser haftada bir defa lâzımdır ve hakeza...
Kezalik, manevî ihtiyaçlar da vakitleri muhtelif ve mütefavittir. Her anda “Allah” kelimesine ihtiyaç vardır; her vakit “Besmele”ye, her saatte “Lâ ilâhe illâllah”a ihtiyaç vardır ve hakeza...
Binaenaleyh, ayetlerin, kelimelerin tekrarı, ihtiyaçların tekrarından ileri geliyor; ve keza, o gibi hükümlere olan ihtiyacın şiddetine işarettir.
Mesnevi-i Nuriye, s. 252
LÛGATÇE:
adese: Bakış açısı.
akıbetbinlik: İleri görüşlülük, bir işin sonunu görmek.
alelekser: Ekseriya, çoğunlukla, çok kez, çok vakit.
azîm: Büyük.
hâcet: İhtiyaç.
ihtilâf: Farklılık.
mütefavit: Birbirinden farklı, çeşitli olan.
tebeddül: Başkalaşma, değişme.
tergibat: Teşvikler, isteklendirmeler.
tevahhuş: Korkma, ürkme.
zeval: Sona erme, yok olma.
zikrullah: Allah’ı zikretmek.
ziya: Işık.