"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünya lezzetleri, ibret ve şükre sevk içindir

Risale-i Nur'dan
09 Temmuz 2019, Salı
Bu dünya menzilinin ve içinde oturan insanların ahvaline dikkat edilirse anlaşılıyor ki, bu dünya ebedî kalmak için yaratılmış bir menzil değildir; ancak Cenab-ı Hakkın ebedî ve sermedî olan Dârü’s-Selâm menziline davetlisi olan mahlûkatın içtimaları için bir han ve bir bekleme salonudur.

Bu dünya menzilinde görünen leziz şeyler, lezzet ve zevk için değildir. Çünkü visallerinin lezzeti, firaklarının elemine mukabil gelmez. Maahâzâ, o lezzetlerden hiç kimse tam manasıyla muradına nâil olamaz. Ya o lezzetlerin ömürleri kısa olur; veya insanın ömrü kısa olduğundan, muradına yetişemez. Ancak o lezzetler ve o nefis şeyler, ibret ve şükre sevk içindir. Çünkü onlar Cenab-ı Hakkın ehl-i iman için Cennetlerde ihzar ettiği hakikî nimetlere numunelerdir.

Ve o müzeyyen masnuat-ı fâniye, fenâ ve adem için değildir. Ancak onların suretleri ve misalleri, manaları, neticeleri alınır; âlem-i bekada, ehl-i beka için ebedî manzaraların yapılmasına medar olurlar. Yahut ebedî âlemde, Sâni-i Ebedî, istediği şekillere sokar. Çünkü o masnuat beka içindir. Onların o zâhirî ölüm ve fenâları, vazifelerinden terhistir, idam değildir. Evet, onların ölümleri fenâ olsa bile, yalnız bir cihetten fenâya gider, çok cihetlerden bâkî kalır.

Meselâ, kudret-i ezeliyenin yarattığı şu gül çiçeğine bak. Evet, nasıl bir kelime ağızdan çıkar çıkmaz zâhiren fenâya giderse de, Allah’ın izniyle, kulaklarda, kâğıtlarda, kitaplarda milyonlarca timsalleri kaldığı gibi, akıllarda da akıllar adedince manaları kalır. Kezalik, o gül, kısa bir zamanda vazifesi tamam olur olmaz, solar, ölür gider. Amma onu gören bütün insanların kuvve-i hafızalarında ve halefiyle hamile olan tohumlarında suretleri, manaları bâkîdir. Demek, o gülün tohumu olsun, kuvve-i hafızalar olsun, o gül çiçeğinin suretini, ziynetini, menzilini hıfz için sanki birer fotoğraf ve bekası için birer menzildir.

Ey arkadaş!

İnsan da başıboş, serseri, sahipsiz bir hayvan değildir. Ancak onun da bütün harekât ve ef’ali yazılıyor, tesbit ediliyor ve a’malinin neticeleri hıfzediliyor ki muhasebe-i kübrada ona göre derece alsın.

Hülâsa, her güz mevsiminde yapılan tahribat, gelecek bahar mevsimlerinde gelen yeni misafirler için yer tedarik etmek ve bir nevi terhis ve izinlerdir.

Mesnevî-i Nuriye, Lâsiyyemalar, s. 57

LÛ­GAT­ÇE:

a’mal: ameller, işler.

adem: yokluk, hiçlik.

âlem-i beka: sonsuzluk âlemi, ahiret.

Dârü’s-Selâm: selâm yurdu, Cennet.

ef’al: fiiller, işler.

ehl-i beka: bâkî olanlar, sonsuza dek yaşayanlar.

fenâ: tükenmek, yok olmak.

firak: ayrılık.

halef: sonradan gelen, arkadan gelen, ardıl.

hıfz: muhafaza, koruma, saklama, kaydetme.

ihzar etmek: hazır etmek, hazırlamak.

kudret-i ezeliye: başlangıcı ve sonu olmayan İlâhî kudret, kuvvet.

kuvve-i hafıza: hafıza gücü.

maahâzâ: bununla birlikte, böyle olmakla beraber.

masnuat: sanatla yapılanlar.

masnuat-ı fânîye: geçici sanatlar, yok olmaya mahkûm sanatlar.

medar: sebep, vesile.

menzil: yer, konak.

muhasebe-i kübra: en büyük muhasebe, hesaplaşma; mahşer.

müzeyyen: süslü.

Sâni-i Ebedî: daimî ve sonsuz olan sanatkâr; Allah.

sermedî: ebedî, daimî, sürekli.

timsal: örnek, numune.

visal: ulaşma, kavuşma.

Okunma Sayısı: 1673
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı