31 Mart yerel seçimleri için geri sayım başlarken, adaylar da çalışmalarını hızlandırdı. Adana Seyhan Belediye Başkanı Adayı Said Ceylan da bölgesindeki seçim çalışmalarını sürdürüyor.

Ceylan, Seyhan’ın problemlerine hâkim olduğunu söylüyor ve esnafın, vatandaşın durumunu yakından takip ettiğini belirtiyor.

Projelerini anlatan Ceylan, özellikle kenar semtlerdeki okulların ve ibadethanelerin bahçe ve temizlik durumlarını, semt pazarlarını, caddelerin, sokakların temizliğini ve yolların durumuyla ilgili çalışmalar yapacağını söylüyor.

Gazetemize açıklamalarda bulunan Ceylan ile seçim sürecini ve Seyhan’daki durumu konuştuk… 

MUSTAFA BİTER - ADANA

***

Seyhan Belediye Başkanlığı adaylığına nasıl karar verdiniz?

Bizim ailece Demokrat bir kökenden geliyoruz. Demokrat misyon neredeyse yirmi yıldır Türkiye siyasetinde rol almıyor. AP- DYP- DP kökenli kişiler darmadağın oldular. Birçok kişi kendisine uygun olmayan yerlerde siyaset yapıyor. Siyasî iktidar, millî görüş geleneğinden gelmesine rağmen, menfaati icabı rahmetli Menderes’e sahip çıkıyormuş gibi onu yıllarca seçim meydanlarında siyasî bir meta olarak kullandı. Demokrat misyon sahipleri de buna aldanarak AKP’ye destek verdiler. Basın organları ve televizyonlar da buna çanak tutarken, Demokrat misyonun partileri olan DP, AP ve DYP’yi adeta yok saydılar. Ne haberlerinde, programlarında yer vermediler. Adeta unutulmaya mahkûm ettiler. Biz de Demokrat misyonun ölmediğini, var olduğunu ve DP çatısı altında her yerde varlığını sürdürdüğünü ispat etmek ve vatandaşımızla iç içe olmak için aday olduk ve siyaset sahnesine çıktık. Çok büyük bir teveccühe de mazhar olduğumuzu gördük. 

Seyhanlıların ve Adanalı vatandaşların size karşı ilgileri nasıl?

Bir anons arabamız var. Onunla Seyhan caddelerini ve sokaklarını imkânlarımız ölçüsünde adım adım dolaşıyoruz. Semt pazarlarını, esnaflarımızı ziyaret ediyoruz. Karşılaştığımız manzaralar çok güzel. Halkımızın DP kadrolarını özlediklerini hatta hasretle beklediklerini görüyoruz. Bize şimdiye kadar nerede olduğumuzu soruyorlar. Hizmetlerimizi hayırla yad ediyorlar. 

Demokrat Parti’nin bölgede yaptığı hizmetlerden bahseder misiniz?

En başta Seyhan Barajı, Çukurova Üniversitesi. Şu an yok olan ve yerlerine TOKİ’nin toplu konut yaptığı, Adana’da işsizliği yok derecesine indiren büyük dokuma ve kumaş fabrikaları, sadece Çukurova çiftçisinin değil Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizin bir çok ilindeki milyonlarca çiftçiye hizmet sunan Çukobirlik… Adana ilimizin, ilçelerimizin, kasabalarımızın hatta köylerimizin ihtiyacına göre yapılan ilkokul, ortaokul, lise, meslek liseleri, anadolu liseleri, imam hatip okullarının dengeli bir şekilde açılması ile eğitim-öğretim yatırımları… Hastanelerle özellikle Balcalı Üniversite Hastanesi, Devlet Hastaneleri…Türkiye’nin her alanda ilk dört büyük ili içerisinde yer alan Adana şuanda tarımda, sanayide, ekonominin her alanında, sağlıkta, sporda, eğitimde ilk on il içerisine zor girebilmektedir.

Gazetelerin tamamı (Yeni Asya dışında), birkaç muhalif kanal dışında bütün TV kanalları iki cepheden bahsediyor; Cumhur ittifakı ve Millet İttifakı. Başka bir siyasî güç yokmuş gibi…Vatandaşları bunlara yönlendiriyorlar. Siz ne dersiniz?

Ne yazık ki bizde bunu acı içinde seyrediyoruz. 21.yy. girmişiz. Hâlâ daha ortaçağ Avrupası zihniyetiyle hareket ediyoruz. Hem Seyhan, hem Adana hem de bu aziz vatanımız Türkiye ve vatandaşlarımız bu ittifaklara muhtaç değil, Allah’a şükür. Biz varız. Demokrat misyon var. Demokrat Parti var. Bütün yurt sathında illerde, ilçelerde varlığımızı gösteriyoruz. Diyoruz ki vatandaşa; bunlara muhtaç değilsin. Çare var. Çare de Demokrat Parti’dir. Adana ve bütün Türkiye’de yaptıklarımız meydanda. Siyasî iktidar bizim yaptığımız sanayi tesislerini, fabrikaları, limanları, silâh fabrikalarını sata sata bitiremedi. Bizim açtığımız üniversitelerin eğitim seviyesine henüz açtıkları üniversitelerle ulaşamadılar. Liselerde eğitim ortaokul seviyesine indi. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Az kaldı. Allah’ın izniyle kısa bir süre sonra Demokrat misyon ve Demokrat Parti ülkemiz siyasetinde yerini alacak ve yeniden o hızlı kalkınma hamleleri başlayacak. 

On yılda ülkeyi kalkındırdık 

Şimdi siz Türkiye’nin siyasî ve ekonomik yapısına bakıyor ve ümitsizliğe düşüyorsunuz. Bakın biz hiç  ülkemizin güllük gülistanlık olduğu bir dönemde iktidara geldik mi? 1950’de geldiğimizde Türkiye ne haldeydi, neyi vardı? On yılda o günkü şartlarda ülkemizi bir şantiyeye çevirdik. Yollar, köprüler, fabrikalar, tarımda gelişmeler, insanımıza iş-aş imkânı sağladık. Köylünün, milletin efendisi olduğunu onu kalkındırarak gösterdik. 1960’dan sonra Merhum Süleyman Demirel liderliğinde Adalet Partisi iktidarı… 27 Mayısçıların ve üç demokrasi şehidimiz Rahmetli Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan’ın idamları ve yüzlerce Demokrat Parti mensubunun cezaevlerinde mahkûmiyetlerinin baskısı altında geldik iktidara. 

1975’de geldik kuyrukları ortadan kaldırdık 

Ne vardı elimizde? Ama biz çiftçimizin domatesini, patlıcanını, patatesini, portakalını, limonunu, mercimeğini, fasulyesini vererek Boğaz Köprüsü’nü yaptık. İskenderun Demir Çelik’i, Seydişehir Alüminyum Fabrikası’nı ve bunun gibi onlarca ağır sanayi tesisini milletin cebinden bir kuruş harcamayarak, sadece ürettiğini satarak hem çiftçimize kazandırdık, hem ülkemizi kaldırdık. 1975’de geldik kuyrukları ortadan kaldırdık.1980’de yüzde 50 ile senato ve milletvekili seçimlerini kazandık. Ama önümüz hep ihtilâllerle kesildi. 27 Mayıs 1960’da, 12 Mart 1971’de, 12 Eylül 1980’de, 28 Şubat 1997’de… Peki bunlar kime yaradı? Milletimize ne verdi ? Hiçbir şey…Yokluk, sefalet…ama bir avuç tuzu kuruya dünyaları bağışladılar. Meydan da değil mi…

Ayasofya Meselesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ayasofya’yı açmak da yine Demokrat misyon sahiplerine yani Demokrat Partililere nasip olacak inşallah. Ayasofya’nın açılmasını Bediüzzaman Hazretleri rahmetli Menderese hemen hemen vasiyet etmişti. Belki de rahmetlinin ömrü yetmedi. Ama rahmetli Demirel başbakanlığında Hünkâr Mahfili açıldı. Yirmi dört saat yine Kur’ân-ı Kerîm okunmaya, minarelerinden ezan okunmaya, içinde namaz kılınmaya başlandı ve AP yüzde 50 oy oranına ulaştı. Hem iç hem dış gizli münafık komiteleri 12 Eylülle buna son verdiler.

Ayasofya’nın başka camilerle kıyaslanması…

Bugüne kadar hiçbir Osmanlı Padişahı, hiçbir Cumhuriyet dönemi devlet adamı böyle bir kıyaslama yapmamıştır. Çünkü her ibadethanenin kendi makamında kıymeti vardır. Ayasofya, Hıristiyan âlemi için Kostantinapolis’in simgesidir. Bizim için ve İslâm âlemi için fethin sembolüdür. Aynı zamanda fethin kılıç hakkıdır. Aynı zamanda aziz Sultan Fatih Sultan Mehmed Han’ın hem bize hem İslâm âlemine emaneti ve vasiyetidir. Mukaddes beldeler dışında bizim ve İslâm Âlemi için en mukaddes yapıdır Ayasofya… Onu başka yerlerle kıyas eden bilerek ya da bilmeyerek gaflet içindedir.

Seyhan için hangi projeleriniz var? 

Esnaflığımız sebebiyle Seyhanlılarla iç içeyiz. Onların durumlarını çok iyi biliyoruz. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’dan ve son yıllarda Suriye’den aldığı iç ve dış göçler sebebiyle ilçemiz içinden çıkılmaz bir hal aldı. Bu insanlarımız yıkık ve metruk binalarda, gecekondularda adına yaşamak denilirse yaşamaktadırlar. Yol, su, eğitim, sağlık sorunları da başlı başına ayrı bir dert. Bu insanları en iyi imkânlara kavuşturmak için çözümler üreteceğiz.

Semt pazarlarının kontrolünü daha sıkı bir denetimle, pazarcılarımızla vatandaşlarımızın daha iyi imkânlar içerisinde alış verişler yapmalarına imkân tanıyacağız. Temizliklerinde daha hassas davranacağız.

Okullar ve ibadethanelerin sorunlarını gidereceğiz

İlçe belediyelerin uhdesinde olan sokaklarda büyükşehir belediyesi, Türk Telekom, Toroslar Elektrik ve Doğal Gaz Şirketleri çalışmaları yapıyorlar. Kazdıkları yerlerin üzerlerini kapatıp gidiyorlar. Bir yağmurda parke döşeli sokaklar çamur içinde kalıyor. Biz bu kurumlarla koordineli bir şekilde çalışarak sokakların bu halden en kısa sürede kurtulmalarını sağlayacağız. Özellikle kenar semtlerimizdeki okulların durumu içler acısı. İnsanlar zaten geçinemiyor. Bir de devletin okulların temizliğinden, elektriğinde, suyundan elini çekmesi ile bu okullarımızı ve idarecilerini zor durumda bırakıyor. 

Özellikle bu okullarımızın ve buralardaki ibadethanelerimizin temizliğinde onlara yardımcı olacağız. İbadethanelerimizin Cuma günlerinde temizliğini o bölgelerde görevli temizlik görevlisi arkadaşlarımızla yapacağız. Okullarımızın da en az ayda bir defa genel temizliğini yapacağız. Bahçelerinin düzenlenmesinde, ağaçlandırılmasında, çiçeklendirilmesinde elimizden gelen bütün yardımları yapacağız. 

Çiftçilere eğitim verip, yardım yapacağız

Özellikle lise mezunu gençlerimizi, kızlarımızı ve ev kadınlarımızı meslek sahibi yapmak için  belediye meslek kurs merkezlerini çoğaltacağız. Meslekleri de çoğaltacağız. Buralardan mezun olan kardeşlerimizi üretime yönlendirip, pazarlama imkânları sağlamaya çalışacağız. Pazar yerlerinde yerler tahsis edeceğiz. Fuarlara katılmalarına yardımcı olacağız.

Biliyorsunuz Adana ve ilçeleri birer tarım merkezi. Diğer kurum ve kuruluşlarla iş birliği yaparak çiftçilerimizin eğitimine, üretim çeşitliliğine, bunların pazarlanmasında onlara yardımcı olacağız. Biz öyle marketler falan açmayacağız, ama üreticimizin kuracağı kooperatiflere yardımcı olacağız. Hal esnafımızla, pazarcı esnafımızla üreticilerimiz arasında mümkün olan koordineyi sağlayacağız. Herkes müsterih olsun. Biz Demokrat misyonun temsilcisi Demokrat Parti’yiz. Biz işe emeğe saygı duyarız. Hakka hukuka uyarız. Militanca davranmamış, hizmetleri sekteye uğratmayan arkadaşlarımızın siyasî görüşü bizim için ölçü değildir. Onların çalışmaları, harcadıkları emek, vatandaşa gösterdiği insanca muamele önemlidir.