İşte bu rehberlerden biri de ömrünü Nur hizmetine adamış, bu uğurda gerçek bir istikamet örneği sergileyen ve Üstadı tarafından
“Ben Zübeyir’imi kâinata değişmem” iltifatına mazhar olan Zübeyir Gündüzalp’tir.
Bir dâvâyı gaye edinen, özellikle gayesini tahakkuk ettirebilmesi ve istikamette kalabilmesi için evvelâ hedeflerinden ayrılmaması gerekir.
Bir kişi dâhî de olsa, tek başına gücü nispetinde iş yapabilir. Büyük işler ve hizmetler peşinde olanlar ise aynı gaye ve faaliyet içindeki dâvâ arkadaşlarıyla müşterek hareket etme ihtiyacı anlar ve bu anlayışa uygun hareket ederler.
Hizmetinde doğru karar vermede ve aynı dâvâya mensup arkadaşlarına yardımcı olmada rehber olurlar.
İşte bu rehberlerden biri de ömrünü Nur hizmetine adamış, bu uğurda gerçek bir istikamet örneği sergileyen ve Üstadı tarafından “Ben Zübeyir’imi kâinata değişmem” iltifatına mazhar olan Zübeyir Gündüzalp’tir. Hayatıyla Risale-i Nur’u yaşayan, ideal bir Nur Talebesi ve yüksek ruhlu bir dâvâ adamı olmuştur.
Zübeyir Gündüzalp’ın veciz sözlerinden birisi de: “Tenkit bir zehr-i katildir” (öldürücü zehirdir) sözüdür. Günümüzde de çok kullanılan tenkit, adeta hastalık hâline getirilmiş.
Bir kişi, işlediği hatasına karşı münasip bir lisan ile tenkit edilebilir. Ancak gelişi güzel, hırs ve nefretle yapılan tenkitler yıkıcı olur.
Talebelerine menfi tenkitlere müsaade etmeyen Bediüzzaman Said Nûrsî Hazretleri, tenkidi şöyle tasnif etmiştir: “Tenkit ikidir: Birisi şefkatten gelen tenkit, diğeri ise nefretten gelen tenkit.”
Zübeyir Gündüzalp ise, tenkit hakkında şu ifadelerde bulunur: “İslâm muâşeret, edep ve terbiyesine riayet etmeden, nefse ve tehevvüre kapılarak, arkadaşlarını tenkit ve kusurlarını sayıp dökmek, hariçtekilere dahi yapılmayacak bed muameleyi, dâhili hizmet mensuplarına yapmak demektir. Bu kötü hissiyat zararlı neticeler doğurunca, “Ben sebep oldum, özür dilerim.” olgunluğunu göstermeyerek, zararlı neticeyi acîb bir hâlet-i ruhiye ile karşısındaki arkadaşına yüklemektedir.”
Bediüzzaman Hazretleri, dost ve düşmana karşı şu düsturu ön görmüş: “İki cihanın rahat ve selâmetini iki harf tefsir eder, kazandırır:
Dostlarına karşı mürüvvetkârâne muaşeret ve düşmanlarına sulhkârâne muamele etmektir.” 1
Dipnot:
1- Münâzarât.