"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya’nın maruz kaldığı her fırtınada gazeteme sarıldım

Rüstem GARZANLI
02 Mart 2020, Pazartesi 16:02
Ellinci yılında, elli yıllık okuyucu ve yazarlarımızdan Abdil Yıldırım ile Yeni Asya’yı konuştuk.

RÖPORTAJ: RÜSTEM GARZANLI
[email protected]

Muhterem Abdil Yıldırım, sizinle röportaja başlarken, herkese sorduğum klâsik soru ile başlamak istemiyorum. Çünkü biliyorum ki, Yeni Asya camiası içinde Abdil Yıldırım’ı tanımayan yoktur. Ben o soru yerine size, Risale-i Nur’u nasıl tanıdınız diye sormak istiyorum.

Risale-i Nur’u tanımak bir nasip işi olmakla beraber, bu nasibe sahip olmak için de bir takım vesileler ve fırsatlar gerekiyor. Benim vesilem de, Yeni Asya Gazetesi oldu. Tabî Yeni Asya’yı tanımam da, onun öncüsü olan İttihad vesilesiyle olmuştu. Yani İttihad’dan Yeni Asya’ya, oradan da Risale-i Nur’a uzanan Nurlu bir yolculuğumuz oldu hamdolsun. Âdeta Yeni Asya benim elimden tuttu, Risale-i Nur’a götürdü. Onun için “Mürşidim Yeni Asya, Üstadım Bediüzzaman” diyorum.

Elli yıllık Yeni Asya okuyucusu ve bir yazarı olarak, Yeni Asya serüveninizi kısaca anlatır mısınız?

Yeni Asya benim için sadece bir gazete değildir. Dediğiniz gibi, doğduğu günden beri Yeni Asya ile beraber yürüyoruz. Çocuk denecek yaşta Yeni Asya’yı okumaya başladım. İlkokuldan itibaren okumayı seven bir insandım. Ortaokulda okuma merakım daha da artmıştı. Elime geçen her yazılı kâğıdı okumak istiyordum. Biraz da aileden gelen manevî duyguları güçlü bir çocuk olarak, dinî yazılar daha çok ilgimi çekiyordu. Tam da işte böyle bir zamanda bir arkadaşımın elinde gördüğüm İttihad gazetesini hararetle okumaya başladım. İttihad’da, Yeni Asya adında bir günlük gazete çıkacağı ilânını görünce çok sevindim ve heyecanla Yeni Asya’nın çıkacağı günü bekledim. Nihayet 21 Şubat 1970 tarihinde gazeteme kavuştum. O günden sonra her gün okula giderken önce gazetemi alıyor, daha sonra derse giriyordum. Teneffüs aralarında da gazetemi okuyordum. Benim gibi okuma hevesi fazla olan arkadaşlarım da vardı, fakat onlar bol resimli, renkli ve daha ziyade magazin gazetelerini okuyorlardı. Benim gazetem ise, siyah-beyaz, resim yerine yazılarla dolu bir gazeteydi. Bazı arkadaşlarımın, “ihtiyar gazetesi okuyor” diye benimle dalga geçtiklerini hatırlıyorum. Ama benim için Yeni Asya, yeni bir hayat demekti. Bugün de aynı kanaatimi muhafaza ediyorum.

Yeni Asya’ya bu kadar kalben bağlısınız. Elli yıldan beri Yeni Asya’da o kadar sarsıntılar oldu, bunlardan hiç etkilenmediniz mi?

Hayır! Her sarsıntının burukluğunu yüreğimde hissettim, ama hiç birisi benim Yeni Asya’ya bakış açımı etkilemedi. Hatta, her sarsıntıda gazeteme daha sıkı sarıldım, onun bekası için daha çok fiilî ve kavlî duâda bulundum. Hani fırtınalı havada nasıl insan paltosuna daha sıkı sarılırsa, ben de Yeni Asya’nın maruz kaldığı her fırtınada gazeteme daha sıkı sarıldım. Her sıkıntıyı birlikte çektik, her engeli beraber aştık. Hiçbir an, “Acaba doğru mu yapıyorum” diye sorgulamak içimden geçmedi. Çünkü Yeni Asya Zübeyir Gündüzalp Ağabey’in önderliğinde istişare ile kurulmuş, her aldığı kararda, her attığı adımda, meşveretin damgası vardır.

Sizi Yeni Asya’da önce bir şair olarak tanıdık. Daha sonra şiirlerinizin yanında makale yazarlığına başladınız. Biraz da şairlik ve yazarlık yönünüzle sizi tanımak istiyoruz

İlkokuldan itibaren okuma merakım olduğunu söylemiştim. Okuma isteği, yazma isteğini de getiriyor. Biraz da fıtratımda duygusallık var galiba. Acıklı olaylarda, çabuk üzülür, sevinçli olaylarda çabuk heyecanlanırım. Bizim çocukluğumuzda, türkücü dediğimiz insanlar vardı. Bunlar, boyunlarında asılı teypten acıklı türküler çalarken, çantalarında türkü sözleri yazan kâğıtlar satarlardı. Biz de onlardan alır, ağıt ve türkü sözlerini ezberlerdik. O yıllarda ben de onlar gibi bir şeyler yazmaya heveslendim. Yazdıklarım, yakınlarım tarafından beğenilince yazmaya devam ettim. Ortaokul yıllarımda Yeni Asya ile tanışınca, gazetemin açtığı şiir yarışmasına katıldım. Oradan da dereceye girince, artık dinî şiirler yazmaya başladım. Gazeteye gönderdiğim şiirler yayınlandıkça, yazma şevkim arttı. Yeni Asya vasıtasıyla Risale-i Nur’u tanıdıktan sonra, duygularıma Risale-i Nur yön vermeye başladı. O yıllarda gazetemin idarecileri ve okuyucuların teşvikiyle, her hafta bir şiir yazmaya başladım. Yetmişli yıllarda yayınlanmaya başlanan Elif’in her sayısına bir şiir yazmaya çalıştım. O zamandan beri kaynağını Risale-i Nur’dan alan duygularımı şiirle dile getirmeye çalışıyorum. Hemen her şair aynı zamanda bir nesir yazarı da olabiliyor. Zamanla makaleler de yazmaya başladım. Okuyucular, makalelerimi de şiir tadında bularak, yazmaya devam etmemi istediler. Biz de bu minval üzere okuyup yazmaya devam ediyoruz.

Bir de editörlük vazifeniz var. Allah razı olsun, bu hususta benim de yazmama vesile oldunuz. Birçok hatalarımı düzelterek yazılarıma şekil verdiniz. Editör olarak yazarlardan beklentileriniz nelerdir?

Evet, gazetemde hangi konumda olursa olsun, hizmet etmeyi bir şeref addediyorum. Yeni Asya’da daha ziyade makaleleri ve Elif sayfasına gelen şiirleri edite ediyorum. Tabî bazı yazılar bizi çok uğraştırıyor. Ama yazarlarımızın birçoğu bu işin eğitimini almış değiller. Yazarları okuyucularından meydana gelen bir gazetenin yazılarında, her ne kadar teknik hatalar olsa da, samimiyet ve ihlâsla yazıldığı için her biri çok değerlidir. Yine de bazı yazarlarımız yazılarını göndermeden önce bir iki defa okusalar, kendi hatalarını fark edip bize daha düzgün yazılar yollayabilirler. Bir de bazı yazarlarımızın yazıları çok uzun geliyor. Onlar da biraz daha kısa ve öz olarak meramlarını anlatırlarsa çok memnun oluruz.

Abdil Bey, altmış yaşından sonra ben de yazı yazmaya ve röportaj yapmaya başladım, gazetecilik konusunda hiçbir eğitimim ve tecrübem olmadığı halde hasbelkader beni de yazarlar arasına katmak için çaba gösterdiniz. Sizi epeyce yorduğumun farkındayım. Bu hususta düşüncelerinizi almak istiyorum.

Hepimizin eğitimi Risale-i Nur’dan Üstad Bediüzzaman’dan gelmektedir. Bizim parolamız, “Edipler edepli olmalı, hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddip olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umumî müşterek-i milletten bîtarafane çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini, vicdanınızdaki hiss-i diyanet ve niyet-i hâlisa tanzim etmeli” şeklindeki Üstadımızın sözüdür. Siz müsterih olun, Yeni Asya için ne kadar yorulsak, ne kadar zahmetler çeksek yine de azdır. Bizim vazifemiz, Yeni Asya’nın en az hata ile, en güzel şekilde çıkmasını sağlamaktır. Bizim de hatalarımız oluyor, onları da okuyucularımızın hoş görüsüne havale ediyoruz.

Son olarak söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Evet, söylenecek çok şeyler var, ama “sözün güzelliği kısalığındadır” diye kısa kesmek istiyorum. Son sözlerimi gençlere ayırmak istiyorum. Bizim gibi yaşı kemale erenler ve yetişkinler de bir zamanlar gençtik. Gençliği duygularını iyi anlamak ve doğru tahlil etmek gerekir. Özellikle yazı yazmak konusunda istidadı ve hevesi olanlara yardımcı olmak için daha çok gayret etmemiz gerekiyor. Kendi adıma, gerek Elif ilâvemizde, gerekse başka sayfalarda gençlerden gelen yazıları okurken daha büyük bir zevk alıyorum. Bazılarıyla birebir ilgileniyorum ve “Elif’ten size” köşesinde zaman zaman gençleri teşvik adına onlara şevk vermeye çalışıyorum. Son yıllarda yaptığımız “gazetecilik seminerleri” genç istidatların inkişaf etmesine vesile olmuştur. Yeni genç kalemler ortaya çıkmıştır. Bu gayretlerin devam etmesini arzu ediyorum. 

Son olarak şunu ilâve edeyim: Gazetemiz “İkinci ellinci yıl seferberliği” adı altında yeni hamle başlatmış bulunuyor. Bu kampanyaya herkesin gücü nisbetinde katılmasını arzu ediyorum. Büyük hizmetler büyük fedakârlıklar ister. Saff-ı evvel Nur Talebelerinin bedenen ve malen yapmış oldukları fedakârlıkları düşündüğümüz zaman, bizim yaptılarımız devede kulak bile olmaz. Bu şuurla gazetemize hep birlikte sahip çıkalım diyorum.

Son zamanlarda ağır bir ameliyat geçirdiniz, Cenab-ı Allah size sağlık, sıhhat ve selâmet versin. Gazetenin editörü münasebetiyle iş yoğunluğunuzu biliyorum. Bu yoğunluk içinde bize ayırdığın zaman için teşekkür ederiz…

Yeni Asya ile ilgili sohbet etmeye doyum olmuyor. Benim de duygularımı bir defa daha ifade etmeme vesile olduğunuz için ben teşekkür ediyor, sağlık ve selâmet içinde Yeni Asya ile yolculuğumuzun daha uzun süre devam etmesini diliyorum. 

Okunma Sayısı: 4017
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • hamdi seyyidler

    2.3.2020 20:17:52

    Yeni asya gazetesi çalışanları ve okuyucularından Allah c.c ebediyyen razı olsun.. Ben 40 cemaat dolaşmış 70 yaşına yaklaşmış biri olarak şunu itiraf edeyim..zulme rıza zulumdür...nehyi ilahiyyesi kaidesince yeni asya hiç bir zaman zulme taraf olmamıştır. günümüzde sabah akşam cevşen okuyanların zulme şerik olduklarını methiye düzdüklerini ve solcuların vicdan seviyesinden de aşağıya düşmelerini görünce ürperdim..her ne ise yazmayayım.. bin barekallah der büyük küçük herkesin ellerinden öperim..

  • Feyzullah Ayhan

    2.3.2020 17:44:53

    Abdilim severim seni hem de samimice.Hatırlar mısın ,İç Anadolunun o güzelim şehrimizde geçen 70 li yılları abdilim?Fena fil ihvan olmuş nur talebelerinde bir heyecan,büyük bir gayret.İmrendiriyordu ruhaniyatı,melaikeyi.Hey gidi günler hey.Gençlik teşkilatındaki etkinlikler....Tatlı bir heyecan,kıskandırıyordu şeytanları,gözlerini kamaştırıyordu yarasaların hale hale yayılan nur.Abdilimden sessiz sedasızdı amma iş hizmet olunca en önde abdilim.Bakıyorum da yaşlanmışsın elbette bizler de.Son nefesimiz olsun Yeni Asya'mın hizmeti, sadakati, uhuvveti,cesareti ,tevhide daveti...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı