Kişinin, anlattığı meselede zamanından örnekler vermesi, fıtrattandır. Yaşadıklarımızı anlatıyoruz lâkin ekseri muhataplarımız, zamanlarımızı yaşamamış olabilirler…
Bazı annelerin, zamanımız medreselerine serzenişlerine şahit oldum. Bir kısım anneler, çocuklarını medreseye yönlendirmede sıkıntı çekiyorlarmış. Bu tespitten sonra, hayalen elli-altmış sene önceye gittim. Sayıları pek az ve şartları günümüze göre çok ağır medreselerde kalabilmek için bekleştiğimiz zamanları düşündüm… İmtihanlar, referanslar veya araya giren hatırşinaslarla kabul edilirdi, talebeler… Tıpkı Horhor gibi…
Medeniyet bu denli ileri değildi. Hasırların üzerinde, ikiye katladığımız yorganların arasında yerde yattığımız zamanları, bugünümüzle mukayese eden hata eder. Her cihetiyle teknolojiye zor ulaşılıyordu. 1970’lerin başında, anneciğimin yünden hazırladığı incecik yorganımı koltuğumun altına, birkaç parça elbisemi de diğer elimdeki çantaya koyarak medreseye geldiğimde o kadar mutluydum ki… Kendimi akranlarımın yanında sınıf atlamış hissediyordum. Zira medreseliydim…
Elli altı sene sonraki sosyal değişimi bir kitapta yazacak hikâyeci var mı, acaba… Kerpiç veya kârgir binaların yerinde apartmanlar ve apartmanların geniş daireleri, bizim zamanımızda yoktu. Kilimin lüksünü; zamanımızın koltuk takımıyla tefriş edilmiş, odasındaki ihtiyaçları modernce temin edilmiş çocuklarımıza anlatmak mümkün değil. Üç-dört kişiyle paylaştığımız odalarımızda, defterimizi-kitabımızı koyacak yeri zaten aramıyorduk. Odalarımızdaki askılıklar, elbiselerimiz için yeterliydi. Diğerlerini bavulda tutardık. Evimizden daha sıcak, neşeli ve rahat bulduğumuz medreseden, bir hatamızdan dolayı müdebbirce evimize gönderilmemek için, büyük gayretler gösterirdik.
Anneler; serzenişlerini zamana mı, medreseye mi, müdebbire mi veya hepten cemaate mi yapacaklarını şaşırmış görünüyorlar. Belki de “hepsine yapmalı” diyeceksiniz… Veya medreseyi oluşturan unsurların, insanların, şartların ve ritüellerin; meşveretlerin teşrih masalarına yatırılmaları gerekiyor. Ebeveyn de konuşmalı, çocuklar da… Müdebbirler de anlatmalı, medrese sahipleri de… Medreseler yaşadıkları zamana göre yeniden dile gelmeliler. Zamanın ruhuna, medenî şekline ve ferdin –belva-i umumiden de olsa– alıştığı şartlara muvafık medreselerden çocuklarımızın fıtraten uzak durmayacakları kanaatindeyiz.
Bir nokta daha var: Annelerin şefkati. Veya bu şefkatin, zamana mutabık tatbiki… Ebeveynin terbiye etmediği çocukları zaman terbiye edeceğine göre, annelerin şu noktada müteyakkız davranmaları gerekiyor: Şefkatini fıtrata muvafık kullanıp kullanmadığını, rahatına düşkünce hayata başlamış çocuklarımızın, tiryakiliklerini medresede devam ettirme arzularına anne şefkâtini alet etmeleri, yani anne şefkatlerinin istismarları…
Fıtrattaki bu önemli noktayı çobanlar, muallimlerden iyi bilebilirler. Kuzunun melemesine, oğlağın dalgalı sesine, dananın annesine böğürmesine, tayların kişnemelerine hangi anneler dayanabilirler ki… Nihayet anne, annedir. Zeki ve arzularına meyilli çocukların da, nefislerine ağır gelen medreseden annelerine nasıl sesleneceklerini tahmin edebiliyoruz. Çoğu kez, medresedeki çocuklar şartlardan şikâyet etmeden önce, tahrik edilmiş şefkâtler harekete geçer.
Medresenin yerini tutsaydı anne ocağı; Gavs-ı Geylânî, İmam-ı Rabbanî, Nakş-i Bend, Gazalî, Şafiî, İbni Arabî (kuddise sirruhum) gibi büyük zatlar; şefkatli kucakları hiç terk ederler miydi? İslâm’ın yükselişine, medeniyetine, cihadına, ilmine, fazilet ve teknolojisine faydalı olmuş ulemanın kahir ekseriyeti; bilmecburiye medreseyi anneye tercih ederek, gurbete düşmüşler. Çocuklarımıza istikbalin perdelerini akıllarına hikmetle aralayarak anlattığımızda, yavrucaklar medresenin ve gurbetin önemini anlıyorlar ve sıkıntılardan şikâyetçi olmuyorlar…
Âhirzaman’ın özelliği, insanın ve eşyanın mahiyetlerinin tahribi olmalı. Zahiren medreselerimizi, Cihan Harbi’nden ve neticesinden yararlanan Kemalizm kapattı. Hâlbuki kurt gövdeye çoktan dadanmış; çürüme içten dışa doğru gelişiyordu. Bunun sebepleri arasında Kemalizm’in Sosyal Marksizm’le planladığı ihtilâlleri, Sivil Marksistlerin dönüşüm perdesinde geliştirdikleri diğer projeleri de sayabiliriz. Biz ise annelerdeki ve medreselerdeki menfî değişimi konuşalım…