"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tuz kokar mı?

Şükrü BULUT
28 Kasım 2025, Cuma
Tuzun fıtratında, girdiği yeri kokuşmadan korumak olduğu bilinir…

Fıtrat bozulmadan tuzun kokmaması lâzım. Aksi söyleniyorsa; ilk doğru, fıtratın bozulmakta olduğudur… Zamanı ve zamana bağladığı dünyamızın sahibi, Ahirzaman’a bir başka ehemmiyet yüklemiş. Varlığını binbir esma ile tanıtmaya vazifeli Efendimize, kıyamet öncesi zamanın özelliklerini vahyederken; bu dönemdeki fitnenin dehşetini ve tahribatını bize anlatmasını elçisine emretmiş. Resul-i Ekrem’in (asm) vahiyden kaynaklanan sözlerini derleyen muhaddisler, bu dehşetli aralıkta olup-bitenin haber verildiği hadisleri “Kitabü’l-Fiten” başlığı altında toplamışlar. Güneşimizin Ben-i Âdem’i ışıtmaya başladığı andan, son olarak Batıdan doğacağı zamana kadar cereyan edecek fitneler bu bahiste anlatılır.

Vahiyle istikametin ve eşyanın ders verildiği Suffe medresesi bozulur mu? Haşa!..

Bu medresenin manevî çekirdeklerinden hayat bulmuş Şam-ı Şerif, Zeytuniyye, El-Mağrib, Endülüs, Maveraünnehir, Bağdat, İstanbul ve El-Ezher gibi medeniyetlerin anneleri medreselerin yanlışlarından veya bozulmalarından bahsedebilir miyiz? Ancak Peygamberimizin (asm) birinci deccaliyet olarak nitelendirdiği Moğol Fitnesinin şerlerine maruz kalmışlarsa, belki… 

Moğol’un Bağdat ve Basra’ya ettiğini Efendimiz (asm); yaklaşan Şerlerden Araba yazık oldu, diye haber vermiş. Kıyamet öncesindeki fitne ve şerlerin Moğol belasından daha dehşetli olacağını da haber veriyor. Annelerimizin ve medreselerimizin bugünkü hallerini konuşurken, ahirzamanın fitnelerinin mahiyetlerini bilmememiz bizi cidden ümitsiz ve perişan bırakır. Bu fitnenin önemli bir yanı; kendisini (temsil ettiği felsefe ve cereyanı) ilâh olarak tanıtması ve herkesi dehşetiyle bu itikada zorlamasıdır. Allah’ın ayetlerini (fıtratı) değiştirme iddiasıyla, medeniyetten gaspettiği imkânlarla–kendisine göre-değişimlere yönelecektir. Zamanın âliminden Kur’ânî haberleri alamadıklarından, göğüs göğüse çarpıştığımız cereyanların mahiyetlerini bilemeyenler, hadisin bahsettiği fitneyi bekleyedursun. Biz; değişim veya yenilik perdesinde fıtrata yapılan müdahaleleri dikkatlice takip ediyoruz. Yüzlerce fıtrata yapılan hücumu bir tarafa bırakıp; yalnızca annelerin ve medreselerin hallerine bakacağız.

Koyun kuzusunu yazıda bırakır mı? Fıtrat bozulmuş ise, aç gözlü haris insan biraz daha et ve süt diyerek annesinin genlerine müdahale etmiş ise, kendi derdindeki anne koyun kuzusuna dönüp bakmayabilir de… İnsanî annelerde durum çok farklı değil… Medeniyetin hipnotik kalıplarında dönüşüme maruz kalmış annelerin bebeklerini doğumhanelerde bırakıp gittiklerine, hastahaneler aşina oldu. Fıtrat bozulunca yalnızca tuz kokmuyor; kuzular annesiz ve anneler korumasız kalıyorlarmış. İnsanlarına, sosyal hayatlarına, iktisatlarına, beslenmelerine ve hayatlarına deccalca müdahale edilmiş bir toplumdaki medreselerin halini tahlil etmemiz gerekmiyor mu?

Bir dane-i hakikatin, binlerce yalan ve müdahaleyi ortadan kaldırabileceğine inandığımızdan dolayı; Kur’ân ve sünnetin zamanımıza ruh üfleyen mesajının yavrularımıza pratiğiyle verildiği medreselerden başka; aranılacak ve gidilecek bir sığınağın olmadığını ifadeye çalışıyoruz. 

Medreseye açılmış savaşın tarihi eskidir. Belki de Tanzimat’tan bu yana diyeceksiniz. Medresenin kendisinden yardım bekledikleri Mekteb’i Erzurum’dan Hakkari’ye; medrese karşıtı muallimler nezdinde yaygınlaştırınca da, medresedeki tereddi hızlandı ve bu ric’at   19. Yüzyılın sonlarına  kadar sürdü. Ta yardımına;  İmam-ı Ali’den, Zeynelabidin’den, Gavs-ı A’zam’dan, Hüccetullahü’l-İslâm’dan, Ahmed-i Farukî’den, Mevlâna Cami’den, Mevlâna Halid’den ve Gavs-ı Hizan’dan ders Bediüzzaman kavuşuncaya kadar gerileme devam etti.

Bediüzzaman’ın ilk hayatındaki Medresetü’z-Zehra’sının üç yüze yakın talebe ve mezunlarını yutan Cihan Harbinin neticeleriyle Osmanlı Medreselerinin vefatlarını yazmıştık. Van’da şehid düşen medresenin Isparta’daki dirilişinden de bahsetmiştik. 12 Eylül 1980 ihtilâliyle medreseler en son darbelerini münafıkane aldıklarını, annelerin haklı şikâyet ve serzenişlerinden anlıyoruz. Mademki Rabbimiz her an bedenimizde, çevremizde, bahçemizde ve dünyamızda yeni dirilmelerin (haşrin) örneklerini gösteriyor. Elbette, medresenin Kemalizm önderliğindeki Marksizm müdahalesi ve tahribini, yeni bir diriliş halkederek bizi tekrar bahara kavuşturacaktır.

Okunma Sayısı: 161
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı