"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstibdadı savaşla devam ettirenlere dair…

Şükrü BULUT
24 Kasım 2025, Pazartesi
Savaş barışın zıddı olduğu kadar, istibdat da demokrasinin zıddıdır.

Peygamberimizin (asm) haber verdiği âhirzamandaki tahripkâr cereyanların özelliklerinden olan; savaş, riyaset-i şahsiye, emniyetsizlik, ihtilâlcilik, hürmetsizlik, itibarsızlaştırma, münafıklık ve fıtrat düşmanlığı gibi manaların tecessüm ettiği ilk kapılar, elbette istibdat ile savaştır. Marksizm felsefesiyle yürüyen ihtilâlci Lenin ve Troçki’ye göre, barış devrimlerin baş düşmanıdır. Barış ve demokrasi, Bolşevik ihtilâllerinin sonunu getireceğinden; daimî ihtilâl ve kaos esas alınmalı, derler. Bazen ihtilâl kelimesinin yerine “değişim”  geçecektir. Bediüzzaman küresel hegemonya peşindeki Bolşevizm ile dinsiz Burjuvaziyi tanımlarken; onların savaştaki ısrarı ve barışı reddetmelerinden bahseder.

Ülkelerinin idarelerine ihtilâl veya demokratik yollarla geçtikten sonra, iktidarları uğruna devletlerini savaşa sürüklemiş olanları saymaya kalkıştığımızda, halklarının iradelerini savaş korkusuyla gaspetmiş yüzlerce zalim diktatör veya münafık oyuncunun isimlerini sıralayabiliriz. Yakın geçmişteki İran-Irak Savaşları, Pakistan-Hindistan savaşları, Latin Amerika’daki bazı savaşlarla; 11 Eylül ihtilâlini sayabiliriz. ABD’nin meşhur petrol adamı olarak bilinen William Bush’u hatırlarsınız. Afganistan ve Irak Savaşıyla seçimleri kazanmıştı. Bu müşahhas örneğimizdeki kahraman yalnızca Bush değil, Bush’u idare eden Neoconlardır. Ferdiyetteki iktidarlar, Batı’da çoktan cereyan veya belli zümrelerin ellerine geçtiğinden; savaş taraftarı iktidarlardan bahsederken şahıs ismi zikretmek zorunda değiliz.

Henry Kissinger ile talebesi Klaus Schwab’ın koordine ettikleri Davos’un savaşlardaki ısrar biçimi de incelenmeye değer… Neoconların BOP için başlattıkları Ortadoğu Savaşları kendilerine hayatî olduğu kadar, Davos’a sadakatle bağlı AB’li bazı liderlerin Ukrayna’da başlattıkları savaş da, onların iktidarlarını korumalarında aynı ehemmiyettedir. Kiev henüz Rusya ile barış masasına oturamazken Zelensky için ölü denilmiyor mu? Yaşayabilmek için Yahudi Zelensky ne kadar savaşın devamına sarılıyorsa;  Macron, Merz, Leyen ve Starmer  gibileri de Zelensky’nin eteklerine sarılıyorlar ve Putin’le Trump’ın biraraya gelmemeleri uğrunda her hileyi mübah görüyorlar.

AB liderleri için yaptığımız tasvir, İsrail ve Filistin’de de geçerli değil mi? BOP’un realizesi için dört elle İsrail ve Netanyahu’ya sarılan Neocon-Neoliberal ittifakı, Gazze’de yakılan fitille İran’ın, Suriye, Afganistan ve hatta Pakistan’ın tutuşmaları uğruna bütçelerini bitirdiler. Barış’ın; savaşçıların ellerindekileriyle birlikte iktidarlarını kaybettireceğini; Netanyahu’nun halinden anlıyoruz.

Türkiye’mize gelince… Meseleyi 12 Eylül ihtilâline götürmeliyiz. Neocon-Neoliberal ittifakının maşası paşaların ilk icraatları, milleti parçalara bölerek kamplaştırmaları olmuştu. Önce sağ ve sol… Alevî-Sünnî… Sonra sağdaki yapıların parçalara bölünmeleri… Ülkücüler, Akıncılar, Nurcular, Süleymancılar, vs… Ve sonra da Solu bölüştüler… Liberal sol, Marksist sol, Maocu sol, Marksist Kürt solu… Ve tam 45 senedir 12 Eylül hükümetleri bu iç çatışmalar ve bölünmeler sayesinde iktidarlarını devam ettiriyorlar. Kürtçülük fitnesiyle altmış bin insanımız gitmiş. İhtilâli olgunlaştırmada beş bin üniversiteliyi katletmişler… Sonra da dindarları teslim almak üzere Hizbullah’ı sahaya sürerek, bilhassa Şark dindarlarını PKK saflarına zorlamışlar.

Arap Baharıyla BOP’çular iktidarlarını ikameye çalışırlarken AKP’nin bu çatışmalardan nemalanmadığını söyleyecek birileri var mı? Hatta İŞİD’ten medet alarak Demokrasi Cephesinin barış taarruzlarını püskürttüğünü de araştırmacılar yazmaya başladılar.

Savaş ile istibdadı devam zalimane prensibi, yalnızca dış dairede uygulanmıyor. Muhalefete musallat ettikleri tiyatrocuların milleti oyalamasıyla, istibdadın AKP eliyle devamından kimsecikler şüphe etmemeli… Dinî cemaatlerdeki müstebit idareler de; muhaliflerini elleriyle meydana sürerek, çatışmanın gölgesinde iktidarlarını korumaya çalışıyorlar.

Yazımızın girişinde ifade ettiğimiz üzere; kitap hacimli bu mevzuda, bazı işaretlerle yetineceğiz. Dâhili çatışmaların haricen hazırlanmaları (küresel cereyanlarca), tezimizin doğruluğuna zarar vermiyor. 

Okunma Sayısı: 222
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı

    En Çok Okunanlar