"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Avrupa seçimleri bize neler söylüyor?

Şükrü BULUT
10 Haziran 2019, Pazartesi
Önceleri bu kadar heyecanlı geçmezdi…

Demek ki maya tutmuş… İstenilen renk ve kıvama ulaşmasa da, artık AB’nin; ABD, Rusya ve Çin karşısında kendisine has bir kimliği oluşuyor. Durdurulamayacak bir süreçtir, bu… İş AB’nin kendisine ait savunma, haberleşme, finans idaresi ve teknoloji gelişimine kadar gidecek… Hukukta, çevrede, demokrasi ve dünya barışındaki terakkisi gibi…

Bundan önceki AB Parlamentosu seçimlerinde katılım yüzde 45’lerde seyrederken, bu seçimde yüzde 62 küsura dayandı. İtiraf etmek gerekir ki; bunda neoliberallerin katkısı azımsanmayacak düzeydedir. Fransa’da SARI YELEKLİLER, Almanya’da PEGİDA ile başlayıp AfD’nin sahneye sürülmesine kadar, İtalya’da Salvini’nin önünde göründüğü BEŞ YILDIZ hareketini ve diğer yeni Doğu Avrupalı ülkelerindeki popülist ve milliyetçileri de katabiliriz. Neoliberal sermayenin desteklediği “milliyetçilere” rağmen, kösteklediği ve dağıtmaya çalıştığı “geleneksel partiler” arasındaki kapışmadan YEŞİLLER’in kârlı çıktığını en bariz tarzda Almanya’da gördük… Yüzde 10 küsurlardan ta yirmilere… Onlar için elbette bir zafer ve rekordu… Dünyamız küçüldükçe çoğalan çevre felâketleri, insan neslinin tehlikeye girişi ve endişe verici gelir dağılımları Yeşillerin işine yardı… Gel gör ki demokrasi ve insanlık karşıtı sermayenin “MİLLİYETÇİ SAĞ!” cepheye yaptığı yatırımlar, beklenilen başarıyı sağlayamadı.

Avrupa’yı emperyalist sermayedarlarla dinsiz küresel cereyanların tesirindeki medyanın ölçüleriyle tahlil etmenin yanlışını hepimiz biliyoruz. Bu hakim medyanın üslûbu, uydurduğu terminoloji ve ileri sürdüğü çözümlerin hakikatle ilişkili olmadığını zaman bize göstermeye devam edecek… Çocukluğumda, bu cereyanın karıştırdığı LÜBNAN ile ilgili haberlerde spikerler “Sağcı Hıristiyanlar ve Solcu Müslümanlar”dan bahsederdi. Müslüman kimliğiyle sol kimlik arasındaki uyuşmazlığı zaman içinde herkes görmüştü… Neoliberal ve Neocon çevrelerinin AB’yi parçalamak için destekledikleri partilerin nasıl “sağcı olamayacağını” önümüzdeki zamanlar bize anlatacaktır. Marksist ideoloji ile yetişenlerin finanse ettiği hem NAZİ yapılanmalarının ve hem de MİLİYETÇİ HAREKETLERİN netice itibariyle sol ve Marksist olacağını; yılandan yılan yavrusunun ve ceylandan da ceylan yavrusunun doğacağını ömrümüz varsa birlikte göreceğiz. Türkiye’mizde “Kemalizm ortak paydasında” bir araya gelenlerin sağcı olamayacakları gibi…

Bu seçimlerde en büyük hezimeti alan Macron ve Merkel’in mağlûbiyete rağmen “içten içe“ sevinçlerini gizleyememeleri, yıllardır savunduğumuz fikirleri doğruluyor. AB’nin içinde TRUVA atı vazifesi gören AB’li siyasetçilerinin Birliğe verdikleri zararı maalesef karşıtları veremediler. Geleneksel partileri pasifize ve hatta içlerini boşalttıran Neoliberal sermaye, Reagen-Thatcher ikilisinin 1980’lerde başlattıkları neoliberalizm tahrip projesinin devam etmesi noktasında, bu seçimde de büyük gayretler gösterdiler. Dünya barışı, ekonomide rahatlatıcı projeler, çevreyi ve insanı koruma ve insanlığın yararına teknolojide gelişme gibi projelerden mahrum “milliyetçi sol!” gibi, YEŞİLLER de yalnızca tepki reyleriyle öne geçtiler, bu seçimlerde. Her şeye rağmen AB’nin dünyadaki alternatifsizliği ve barıştaki misyonunda her kesimin müttefik olduğunu, seçimler dünyaya bir kez daha ilân etmiştir.

Bize göre AB tek başına bu yolda ilerleyemeyecek. Zira karşı cereyan çokça zalim ve kuvvetli… İçten içe dengeleri alabora ediyor. Sağlam kriterlere, fikir ve insanî desteğe ihtiyacı var ki; bunu da sağlayabilecek yegane köprü Türkiye’dir. S-400 ile F-35 in arasına sıkışıp kalınca, Güneyimizde yeni dinamitler ve nifak düzeneklerine kapı açacak “GÜVENLİ BÖLGE” meselesinde Neoconlara boyun eğdiğimizi hükümet gizlese de, biz avazımızın çıktığı kadar ilân etmeye devam edeceğiz. Zira; hem Körfez Savaşları’nın, hem 11 Eylül felâketinin, hem BOP nifakının, hem Arap Baharı katliâmının ve hem de Suriye-Irak Savaşlarının zakkumî çekirdeği olan “ÇEKİÇ GÜÇ”ün vazifesini görecek “GÜVENLİ BÖLGE” münafıklığının mahiyetini AB bildiği için, sıcak bakmıyor. Hükümet, Rusya ile Amerikalı neoconlar arasında telef olmak istemiyorsa, acilen meseleyi AB’li güçlerle konuşmalı ve meseleyi AB GÜVENLİĞİ ile SURİYE’nin toprak bütünlüğü çerçevesine taşımalıdır. Milliyetçi Solun rehberliğindeki retorik yaklaşım ve sloganlarla “dış politikanın” yürüyemeyeceğini ilgililer bilmelidirler…

Avrupa Seçimlerine ümit bağlayan Neoliberallerin mutsuzluğunu medyada takip etmeye devam edeceğiz. IMF’den başlayarak, kendilerine göre bir Avrupa Birliği dizayn etmeye çalışan bu cereyan mensuplarının karşısında bir heyula gibi duran BREXİT karşıtlarının Londra’da kazandıkları zafer de gösteriyor ki, bütün taarruz, şantaj, suikast, kriz ve müdahalelere rağmen hem Avro ve hem de Birlik sağlam adımlarla hedeflerine yürüyorlar. ABD’li ve Avrupalı Neoconların güçleri, bu “insanî yürüyüşü” durdurmaya yetmeyecektir… Bu böylece biline… Kemalistlerin de dikkatlerine sunuyoruz, bu gerçeği…

Okunma Sayısı: 1465
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Demokrat Avrupa

    10.6.2019 20:48:05

    AKP iktidarı misyonu icabı 17 yıldan beri samimi bir şekilde AB ile süreci işletmeyince hem AB zayıflıyor, hem de Suriye ile beraber İslam Alemi perişan olmaya devam ediyor. Ama millette uyanma emmareleri görünmeye başlaması ile birlikte, inşallah en yakın zamanda AKP iktidarı sonrası ümitvarız....

  • Abdülhamit

    10.6.2019 18:29:17

    Slma maşaallah Ahır zamanda R.N himmeti ve bereketı ıle Misaliler meclisinın sözcüsü gibi yazılarınız.Allah razı olsun

  • Enes

    10.6.2019 18:21:03

    Birinci Avrupa'nın insanlık için verdiği büyük mücadele bu yazıda detaylıca ortaya çıkıyor. Bir siyasi harita gibi olaylar ve programlar deşifre edilmiş durumda. öyle görünüyor ki islam aleminin kurtuluşu da bu avrupalılarla ittifak etmede.. tebrik ediyoruz.

  • Gündüz Alp-3

    10.6.2019 16:11:07

    Sık sık rota, rehber ve dost-düşman değiştiren iktidar, gerek dahilde gerek hariçte saplandığı çıkmazdan çıkmaz için hatalı yollara sapmaktadır. "Milliyetçi Solun rehberliğindeki retorik yaklaşım ve sloganlarla “dış politikanın” yürüyemeyeceğini ilgililer bilmelidirler…" ifadesi yalnızca dış politika için değil iç politika için de geçerlidir, diye düşünüyorum. Demokrasi ve hukuku merkeze alan demokratik bir siyaset yapmak ve demokrat bir siyasetçi olmak varken, siyasal çıkarlara göre yön ve saf değiştiren Makyavelist bir siyaset ve yönetim anlayışı ile harici ve dahili sorunları çözmek öyle zannedildiği kadar kolay olmuyor. Avrupa seçimleri gibi 31 Mart seçim sonucu da aynı gerçekleri farklı şekillerde söylüyorlar. Bilene, ders ve ibret alana. Gelecekten ümitvârız. Tekrar teşekkürler.

  • Gündüz Alp-2

    10.6.2019 16:01:33

    "Bize göre AB tek başına bu yolda ilerleyemeyecek. Zira karşı cereyan çokça zalim ve kuvvetli… İçten içe dengeleri alabora ediyor. Sağlam kriterlere, fikir ve insanî desteğe ihtiyacı var ki; bunu da sağlayabilecek yegane köprü Türkiye’dir." gerçeğini Birinci Avrupa'yı temsil eden hür, medeni ve demokrat kısmı zaten dile getiriyorlar. Lakin soru, bizim bu kısım ile olan uyuşmazlığımız. Yani kenid içimizde demokrasi ve hukuk ile yaşadığımız sorun "Türkiye köprüsüne" olan güveni ciddi anlamda sarsıyor. Hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğünden hazzetmeyen yapılar ile buna imkan ve fırsat veren tekçi yönetim anlayışına sahip siyasetçilerin varlığı Birlik önünde en büyük engeli oluşturuyorlar. Bu engelleri aşmak için AB'ye ihtiyacımız olduğu kesin. AB'nin de "çokça zalim ve kuvvetli" olan ve İkinci Avrupa'yı temsil eden "karşı cereyanlara" karşı bize ihtiyacı vardır. Hem ülke, bölge ve dünya barışı için bu birliktelik elzemdir.

  • Gündüz Alp

    10.6.2019 15:50:56

    Sayın Bulut, tespitlerinize katılıyor, yazınız için teşekkür ediyorum. Barışa ve huzura muhtaç dünyamıza bunları getirecek AB benzeri ittifaklara ne kadar ihtiyacımız vardır, bir de başımızdakiler idrak edebilseler...Menfi ve menfaatçi siyaset, maalesef kendi siyasal çıkarlarını ulusal ya da uluslararası barış ve huzur projelerinin önünde görmektedirler. Bizde ve dünyada örnekleri çoktur.Fakat "...bütün taarruz, şantaj, suikast, kriz ve müdahalelere rağmen hem Avro ve hem de Birlik sağlam adımlarla hedeflerine yürüyorlar. ABD’li ve Avrupalı Neoconların güçleri, bu “insanî yürüyüşü” durdurmaya yetmeyecektir… " gerçeğine tüm kalbimle katılıyorum. Zira yüzyılımız hürriyet ve ittifaklar çağıdır. En güçlü devletler bile ittifaklara ihtiyaç duyacaklardır. Müstağni kalmak akıl kârı olmadığı gibi doğru bir dış politika tarzı da değildir. Olmadığını ülke olarak bizzat yaşayarak tecrübe ediyoruz.

  • Ali Tam

    10.6.2019 15:30:26

    I Makaledeki tesbitlere katiliyorum. Risalelerde BATI yerine AVRUPA denmesi müsbet ve menfi olarak ikiye ayrilmasi cok manidardir. Amerika (ABD) nin yikilacagini en basta Rotschild ve avaneleri öngörüp sermayeyi Cin'e aktarmalari ve eski disisleri bakani Kissinger'in tugla kalinligindaki Cin kitabi bir komünist heykeli gibi istikametin Cin oldugunu gösteriyor. Son kiyamet safhasinda AVRUPA kitasi hem müsbet hem de menfi yönden BASROLLERDE olacagini Risalelerden anlamlandirmak mümkün.

  • Ali Tam

    10.6.2019 15:30:09

    II Bizler Avrupa'da yasayan 4 milyon ve Anadolu'da 83 milyon ile müsbet BIRINCI AVRUPA ile yakin isbirliginde olmaliyiz ve menfi IKINCI AVRUPAYA karsi mutlaka taraf belirlemeliyiz. Ikinci Avrupa'nin en aciz en zayif toplulugu bile 83 milyonu temsil eden millilerimizi 3 saat taciz edebiliyor. Insanligi, adaleti, hak hukuku terkedip vahsi ikinci AVRUPA cibilliyeti ile karsimiza dikilebiliyor. SAFIMIZI gayet iyi belirlemeliyiz müsbet BIRNCI AVRUPA'nin yaninda muzir, vahsi, adaletsiz, hukuksuz, insanlik disi menfi IKINCI AVRUPAYA karsi!

  • Osman Zengin

    10.6.2019 14:03:12

    Tebrikler Şükrü kardeşim.

  • Necati

    10.6.2019 13:42:03

    Öyle görünüyor ki; yeni bir dünya kurulurken yeni kimlikler ve yeni terminolojiler de doguyor.Nurlari belki de bu zaviyeden okumamiz gerekecek.

  • Necati

    10.6.2019 09:06:45

    Türkiyeden seyir edemedigimiz bir tablo cikarmissiniz.Akibet ümit olunca insan olarak ferahlaniyoruz.Gecmis ile mukayese edildiginde dogrulugu da ortaya cikiyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı