"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Muhalefetin hedefi iktidardan öte, demokrasidir…

Şükrü BULUT
05 Aralık 2022, Pazartesi
Her siyasi partinin, iktidar olma hedefiyle kurulduğunu söyleyeceğinizi biliyoruz. Fakat içinde yaşadığımız ülkede demokrasinin unsurları kaybolduğundan, iktidar hedefli çalışan her partinin; geçmişin yanlışlarına ve suistimallerine bilmecburiye gireceğini de belirtmiş olalım.

Yani, 12 Eylül İhtilâli’nin ülkeyi sürüklediği istibdat bataklığında milliyetperver, adaletperver, demokratik iktidarlardan bahsetmemiz mümkün değildir. Kamuoyunda “Altılı Masa” olarak bilinen demokrasi ittifakının iktidar odaklı çalışması, ülkeden ziyade seslendirdikleri siyaset felsefesine zarar verecektir.

Milli iradelere dayalı “muktedir iktidarlar”, güçlerini elbette demokrasinin kaidelerinden alacaklardır. Ve bu yüksek değerlere bağlı programlarla millete müracaat edeceklerdir. Hürriyetin ve demokrasinin olmadığı yerde siyasi partilerden bahsetmemiz abesle iştigal olmaz mı? 12 Eylül denilen “millete ihanet” ihtilâlinin getirdiği acûbe hukuk ile, Siyasi Partiler Yasası ile, global hegemonyacılara ülkeyi peşkeş çekmiş kanunlarla, bireyin hakkını mahiyeti meçhul yapılara devreden yönetmeliklerle ve milli kimlikleri yok eden eğitim sistemleriyle demokrasinin bir arada durmayacağını hepimiz biliyoruz. Kırk küsur senenin sonunda, demokrasiye yaklaşmış milletimize “dış güçlerin” yardımıyla yeni yeni tuzaklar kuran CUMHUR İTTİFAKI’nın demokrasimizin dönüşünden ne denli korktuğunu, muhalefet yeterince millete göstermeli değil miydi?

Cumhur İttifakı, demokrasiden kaçtığı gibi cumhuriyeti de tek partili o ilk dönemler gibi anladığını, her vesile ile beyan ediyor. Sovyetler Birliği’ndeki, Baas rejimlerindeki veya Bağlantısızlar’daki cumhuriyet anlayışlarını örnek aldığını, başkanlık seçimlerinde de deklare etmişti. Şimdilik üçlü koalisyon halinde çalışan Cumhur İttifakı’ndaki siyasi oluşumların felsefeleri de demokrasiyi kabul etmiyorlar. Siyasal İslamcılığın, ırkçılığı esas alan milliyetçiliğin ve enternasyonal solu takip eden solculuk anlayışlarının, düşünce biçimlerinin gereği olarak demokrasiye itiraz ettiklerini burada tekrarlamamız, elbette malumu i’lamdır. Her ne kadar açıktan açığa demokrasiyi hedef alamazlarsa da; demokrasimizin vazgeçilmez hususu olan millet meclisinin karar merciliğini,vekilliği,hukukun bağımsızlığını ve siyaset üstü oluşunu, milli sermayeye ve ticarete taraftarlığı, Hristiyan değerlerini esas almış ve insaniyetperver Birinci Avrupa ile ittifakı peşinen reddettiklerinden, aslında Cumhur İttifakı bu mücadeleye “fiilen mağlup” olarak başlıyor. Muhalefet partileri gerçek demokrasi dersleriyle biraz daha millete yaklaştıklarında, bu güzel gerçeği daha berrakça göreceklerdir. Elbette milli bağımsızlık ve demokrasi yalnızca Altılı Masa’nın tekelinde değildir. Global sermayenin büyük desteğiyle ve uluslar üstü reklam şirketlerinin propagandalarıyla birçok gerçeği yanlış anlamış Cumhur İttifakı’ndaki vatanperverlerimiz de “Milli Demokrasi” cenahına destek vereceklerdir.

Muhalefet partilerimizin demokrasinin bütün unsurlarına yeni ve zamana uygun tanımlar getireceklerinden de eminiz. İktidarın tanımının ve telâkkilerinin ötesine geçerek, gelecekteki bütün nesilleri kucaklayacak yepyeni manalarla demokrasiyi anlatacaklardır. ABD’deki veya AB’deki, belli sermayedarlarca finanse edilen bazı enstitülerin yaklaşımlarının milli bünyemize uygun olmadığını biliyoruz. İktidara yardım eden enstitülerin muhalefete bu açıdan zarar verdiğinin de farkındayız. Ana çerçevelerde aynı olan tanımların, global hegemonyacıların müdahaleleriyle zehirli hale geldiklerini ilim adamlarımız da fark edebilirler. Washington’daki, New York’taki, Londra’daki, Paris’teki veya Frankfurt’taki enstitülerde hazırlanan modellerin “milli bünyemize” uymadığını R. Tayyip Erdoğan meydanlarda seslendirirse -kendisiyasi menfaati için– muhalefetimiz sahaya çıkmadan sıkıntıya girmiş olur. Dünyamızın küçüldüğünü, teknoloji ile bir odacığa dönüştürüldüğünü ve global tahripkâr sermayedarların imkanlarıyla teknolojiye bağlı kamuoylarını kazanmada zorluk çektiğimizi çoktandır yazarak geliyoruz. Bediüzzaman’ın bir asır önceden tespit ettiği bir hakikati, yine onun kelimeleriyle buraya alıyoruz: “….efkâr-ı amme hâkimdir.” Bu hâkimiyet mücadelesinde AKP’yi kendi menfaatleri için iktidarda tutan neoliberal çevrelerin Türkiye muhalefetine de yardımcı olacaklarını beklemek, bile bile lades manasına çıkar.

Altılı Masa’nın üzerinde çalıştığı demokrasinin milli olduğunu da yazmıştık. Hürriyetler ve demokrasiler zamanın medeni toplumları için nadide kumaşlar olsa da, her millet kendi kametine ve ölçülerine göre o kumaşı kesecektir ve zevkine göre dikecektir. Günümüzde ABD ve AB demokrasilerine büyük sıkıntılar yaşatan globalci dinsiz sermayenin dikte etmeye çalıştığı şarlatanlıkların demokrasi ile hiçbir ilgisi olmadığını da; Millet İttifakı’nın uzmanları, inşaallah biliyorlardır.

Demokrasinin gelmesi ve cemiyetin her karesinde hayat bulması uğruna bir araya gelmiş Millet İttifakı bileşenlerinin biricik hedefi AKP iktidarına son vermek olmamalı. Cumhur İttifakı’nın itirafıyla, tek avantajı olan Erdoğan’ın da fani olduğunu kabul ettiğimizde, bu milletin yüz elli seneden bu yana peşinde koştuğu DEMOKRASİ davasının, iktidar gibi geçici ve küçücük maksatlara bina edilemeyeceğini her akıl sahibi anlayabilir.

Okunma Sayısı: 1617
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Şevki

    6.12.2022 00:03:26

    Türkiyenin en büyük kaybı, vatandaşın temel haklarını bilememesi demokrasiyi doğru tarif edememesi.

  • burhan

    5.12.2022 17:18:18

    Askeri vesayet in yerini erdoģan vesayeti almış durumda ,önceden bir nebze demokratikleşme hamlesi gelince Askeri vesayet bir bahaneyle beka meselesi deyip nasil müdahale ediyorsa ,aynı görevi şimdi erdoğan ifa ediyor ,altılî masanin parlementer sistemi getirme ihtimalleri bu yüzden uykularînı kaçiriyor.

  • Hıdır Yıldırım

    5.12.2022 12:10:41

    Demokrasinin önündeki bütün engellerin demokratik kurallarla kaldırılması lazım. Bir ülkenin huzuru, kalkınması hürriyetten geçer. Halkın hür iradesine dayanmayan hiçbir iktidarın ayakta durması mümkün değildir. Büyük bir dava adamı Bediüzzaman ekmeksiz yaşayabileceğini fakat hürriyetsiz yaşayamayancağını ifade etmiştir. Şükrü Hocam yine hayatı bir konuyu yazmışsınız. Sizleri tebrik ediyoruz.

  • Hüseyin

    5.12.2022 08:56:37

    Muhalefet partileri demokrasi meselesindeki samimiyeti isbat ederlerse, Allah önlerini açar. Onlar da tarihi bir başarı kazandırmış olurlar millete.

  • Hikmet

    5.12.2022 08:52:21

    Konuyu güzel yakalamışsınız abi. Demokrasi olmadan siyasi partiler ne Etsinki.

  • Bülent Bektaş

    5.12.2022 08:30:49

    Çok teşekkür ederiz emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş

  • Mustafa coban

    5.12.2022 06:41:03

    Cumhur ittifaknin işi zor.birinci hedef türkiyede demokrasinin inşaasidir.parlementer sistemin güçlendirilmesidir.büyük bir temizlik gerekiyor

  • S.topuz

    5.12.2022 05:45:13

    "Öyle ise zarurî vazifeniz, şeairi ihya ve muhafaza etmektir. Yoksa şuursuz olarak şuurlu düşmana yardımdır. Şeairde tehavün (Mühimsememek) , zaaf-ı milliyeti (Millî zayıflık ve güçsüzlük) gösterir. Zaaf ise düşmanı tevkif etmez, teşci' eder (Cesaretlendirir)... حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ ٭ نِعْمَ الْمَوْلٰى وَنِعْمَ النَّص۪يرُ * * * " (Allah c.c bize yeter, O ne güzel Vekìldir ve Yardımcıdır.)" Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevi-i Nuriye - 102

  • S.topuz

    5.12.2022 05:31:25

    "Halbuki meclis elinde bulunmayan ve meclis tarîkıyla olmayan böyle bir kuvvet, inşikak-ı asâya (İhtilaf, ikilik) sebebiyet verecektir. İnşikak-ı asâ ise, وَ اعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعًا (Allah'ın c.c ipine sımsıkı sarılın!) âyetine zıddır. Zaman cemaat zamanıdır. Cemaatın ruhu olan şahs-ı manevî (Cemaatin ,ittifakın maneví gücü) daha metindir ve tenfiz-i ahkâm-ı şer'iyeye daha ziyade muktedirdir. Halife-i şahsî, ancak ona istinad ile vezaifi deruhde edebilir. Cemaatın ruhu olan şahs-ı manevî eğer müstakim olsa, ziyade parlak ve kâmil olur. Eğer fena olsa, pek çok fena olur. Ferdin, iyiliği de fenalığı da mahduddur. Cemaatin ise gayr-ı mahduddur. Harice karşı kazandığınız iyiliği, dâhildeki fenalıkla bozmayınız. Bilirsiniz ki ebedî düşmanlarınız ve zıdlarınız ve hasımlarınız, İslâmın şeairini (Semboller, Islâmın alaâmetleri) tahrib ediyorlar. Öyle ise zarurî vazifeniz, şeairi ihya ve muhafaza etmektir. Yoksa şuursuz olarak şuurlu düşmana yardımdır." M.N.102

  • S.topuz

    5.12.2022 05:15:40

    "Şu inkılab-ı azîmin temel taşları sağlam gerek. Şu meclis-i âlînin şahsiyet-i maneviyesi, sahib olduğu kuvvet cihetiyle mana-yı saltanatı deruhde etmiştir. Eğer şeair-i İslâmiyeyi bizzât imtisal etmek ve ettirmekle mana-yı hilafeti dahi vekaleten deruhde etmezse, hayat için dört şeye muhtaç, fakat an'ane-i müstemirre ile günde lâekal beş defa dine muhtaç olan, şu fıtratı bozulmayan ve lehviyat-ı medeniye ile ihtiyacat-ı ruhiyesini unutmayan bu milletin hâcat-ı diniyesini Meclis tatmin etmezse; bilmecburiye mana-yı hilafeti, tamamen kabul ettiğiniz isme ve lafza verecek. O manayı idame etmek için kuvveti dahi verecek." Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevi-i Nuriye - 101

  • Eyüp Aktaş

    5.12.2022 03:14:58

    Yaşasın meşrutiyet-i meşrua! Sağ olsun hakikat-i şeriat terbiyesinden tam ders alan neyyir-i hürriyet! İstibdadın Garibüzzamanı, Meşrutiyetin Bediüzzamanı, Şimdikinin de Bid’atüzzamanı: Said Nursî ra.

  • Hüseyin T

    5.12.2022 01:09:49

    İnsanlık ve medeniyet tarihi, demokrasinin kavramsal ve pratik olarak toplumsal yaşamda, günlük kişiler arası ilişkilerde, devlet-yurttaş bağlamında kendini dışavurduğu ölçüde, ödediği ağır bedeller oranında değerlidir . hürriyet ve demokrasi uğrunda, bireysel ve toplumsal mücadele verilmeden gerçekleştirilemedigi demokrasi tarihi açık bir şekilde beyan eder.. Demokrasinin bir yüzünde inanç, düşünce ve vicdan özgürlüğü yer alırken, diğer yüzünde de eylem ve pratikler vardır. Fikirde demokrat ama uygulamada farklı davranmak, demokrasinin devlet yaşamında ve sosyal ilişkilerde gerçekleşmesini engeller. Demokratik sistemin ve demokratik toplumsal yapının temel dayanağı fikir ve vicdan özgürlüğüdür.. Demokrasi; ortak sorunlara karşı ortaklaşa çözümler üretebilenlerin, farklı meselelerde ortak paydalarda bir araya gelebilme özgüvenini ve cesaretini gösterebilenlerin rejimidir ...

  • Bülent Derviş

    5.12.2022 00:31:53

    Allah razı olsun, Cok degerli bir Yazı, Üstadım bile demokrasi demiş, Nurcuyum diyen demokrasi der. a.s.v. Efendimiz bile demokrasi den yana "uhut savaşı " Müslümanım diyen Demokrasi der.... Saygilar

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı