"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şam-ı Şerif konferansı yalnızca Suriyeyi kapsamıyor

Şükrü BULUT
27 Ocak 2020, Pazartesi 00:07
İstikballerini tarihî hakikatler üzerine bina edemeyen milletlerin geleceği olur mu?

Bu hakikat bütün devletler, milletler ve dinler için de geçerlidir. Önceki yazılarımızda, bir iki çizgi ile Şam-ı Şerif’in tarihine dokunmuştuk. Mebde ile Müntehayı bağrında taşıyan İslâmiyet için de Şam’ı Şerif’in böyle bir cilvesi görünüyor. Medinetü’n-Nebi’den bu kutsal beldeye gelen İslâm için bu şehir tarih yönüyle “mebde (başlangıç)” sayılır. Hem kâinatın özü, nuru ve mayası olan Efendimiz’in (asm) hadislerindeki haberler ve hem de zamanımızın gelişen olayları, Dımışk’ın intihada da elimizden tutacağını gösteriyor.

Bağdat ve Kerbelâ, dünya itmesi istikametinde bir ilk adım olmuştu. 1955‘te burada temelleri atılan CENTO’nun Avrupa’daki savaşları bitiren AET muadili olduğuna da; “Hangi Avrupa” çalışmamızda kısaca değinmiştim. Deccaliyet kuvvetlerinin hedefinde bulunan Şam-ı Şerif için yazdıklarımızı okuyucularımız hatırlarlar. Fakat o zamanın fulü olan resimlerini, biraz daha berraklaştırmamız gerekiyor, gibi. Şam-ı Şerif’in misyonunu; düşmanlarının ilgi, taarruz ve organizasyon planlarına göre tanımlamamız lâzım. İsim ve resimlere takılmayacağız. İnsanların ve insanlar üzerine inşa edilen olay ve düşüncelerin ne kadar fani olduğunu göre göre yaşlanıyoruz. Yani; isterseniz Hunhington’a inanan Kissinger’ın talebesi Rumsfeldlerin ortaya getirdikleri BOP coğrafyası diyelim, isterseniz İkinci Bolşevik hareketinin başlattığı “Yeşil Kuşak” diyelim isterseniz Arap Baharı veya yine Neocon-Neoliberal ittifakının Asyalılardan oluşturdukları örgütler savaşının coğrafyası. Hakikatte değişen bir nokta bulamazsınız. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük mezalimi karnında sağlayan bütün bu coğrafyaların çekirdeği olarak Şam-ı Şerif’in ihata alanını yeniden belirlememiz gerekiyor.

Şam’ın dayandığı istinat noktaları kadar, onun imdadına koşuşturan tarihî ve aktüel dinamikler de bu yazının konusuna giriyorlar. Bediüzzaman’ın 1950’lerden sonraki mektuplarında Rusların geleceğiyle alâkalı tesbitler var. Çeyrek asra yakındır hadiseler, Üstadın oradaki ihbarları istikametinde cereyan ediyor. Vladimir Putin’in, bir gece ansızın Şam-ı Şerif’teki Emevi Camii’nde belirmesi bir istihdam değil miydi? Hem de peygamberleri olan Hz. Mesih’in mevlit merasimine denk gelecek zamanlama ile Katedraldeki ayine de katılıyor.

Ayrıca Neocon-Neoliberallerin Kasım Süleymanî hadisesiyle Bağdat önlerinde aldıkları tarihî mağlûbiyet, Şam düşmanlarını bölgede çaresiz bıraktı. Amerika’daki dostlarından teminat almış ve Rus Harp akademisi mezunu General Hafter’in Moskova ve Berlin’de önüne sürülen hakikatler ve nihayet Avrupa Birliği’nin Berlin üzerinden ihsasa başladığı irade, Şam-ı Şerif Konferansı’nın, bu çatışmaları durduracak barışın nüvesi olduğunu herkese gösterdi. Daha doğrusu Şam-ı Şerif Konferansı; AB, Rusya ve İslâm Dünyası üçlüsünü, beklediğimiz üzere barış için masanın etrafına topladı. Unutulmasın ki bu barış, Hıristiyanlık Dünyası’nın geleceğini şiddetle ilgilendiren bir güzellik projesidir.

Bünyesini habis bir ur gibi saran Neocon belâsını defedemeyen Amerikan İdaresi, şimdilik masadan azıcık uzak durmak zorunda. Zira Şam-ı Şerif Konferansı’nın muhatabı olan coğrafyadaki katliâmlarda Amerikan bayrakları dalgalandı ve insanlığın oralardaki en değerli mirası olan tarihi yine Amerika ve İngiliz uçakları bombaladı. Ne hukuken ve ne de insaniyeten Amerika ve İngiltere’nin şimdilik “barış masalarına” oturmaya yüzleri olmayacaktır. Yani; “El-Kaide’yi biz kurduk, Bucca’da IŞİD’i biz organize ettik. Hem Bin Laden ve hem de El-Bağdadî bizim elemanlarımızdı, Avrupa hapishanelerinden binlerce Müslüman kökenli genci biz toplayıp Rakka ve Musul’a gönderdik” diyecek halleri elbette olamaz. 

Ayrıca; Amerikalı ve İngiliz Neoconlarının Berlin’e olan öfkelerini bilmemek de tarihî cehalet sayılır.

İsimlerin bu konuda önemli olmadığını söyledik. Şam-ı Şerif Konferansı sürecinin Astana, Soçi, Cenevre ve Berlin’den geçmiş olması neyi değiştirir ki… Kahramanları da hakeza… Kaldı ki, bu olaylarda milletlerinin iradeleri peşinde sürüklenerek isteksiz katılanlar kadar, karşıt kıyafetiyle görünüp var güçleriyle barışa çalışan kahramanları şimdiden tesbit etmemiz fevkalâde güç görünüyor. 

Fakat coğrafya olarak Şam-ı Şerif bir hakikat olduğu gibi; Bediüzzaman’ın minberinde hutbe okudukları Emevi Camii ile Hz. Yahya Kilisesi’nin Asr-ı Saadet’ten günümüze sırt sırta barış içinde dayanışmaları da bir hakikattir. Bu ikili aynı kuvvete dayanarak Moğollara karşı şehri müdafaa etmişler ve IŞİD maskesiyle bu mübarek beldenin kapısına dayanan Deccaliyet ve süfyaniyet kuvvetlerini püskürtmüşlerdi. Bu hakikatin tarihî esaslarını bilemeyenler, ne içinde bulunduğumuz dehşetli katliâm ve zulümleri, ne tarihin bize ders vermek istediklerini ve ne de yarınlardaki kurtuluşumuzu anlayamazlar. Gördüğünüz gibi; cehaletin sebep olduğu bilgi eksikliği, hem anlamayı ve hem de anlaşılmayı hayli geciktiriyor.

İnşaallah, artık bundan böyle BOP coğrafyasındaki farklı cephelerdeki düşmanın akıttığı bilgi kirliliği kafalarımızı karıştırmayacak. Bu Konferans, dağınıklığı giderecek. Kabul, Bağdat, Libya, Suriye ve hatta Afrika Sahel ve Yemen illerindeki savaşların dizginlerini tutanların peşine düşecektir, Şam-ı Şerif. Emperyalizm gelenekleriyle Neocon-Neoliberal ittifakının modern Bolşevizmini aynı maksatta entegre eden bazı Batılı devletlerin tasallutu da, oyuncak kralların pençesindeki Ceziretü’l-Arap halklarının istibdatları da ve nihayet Ortadoğu’nun mazlum halklarının bütün dertleri de İnşaallah bu konferans sürecinde son bulacak, diye duâ ediyoruz.

Okunma Sayısı: 1752
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yusuf taha

    3.2.2020 14:42:35

    Şam ile ilgili ahir zaman rivayetlerinin bir bölümü bugün ki dımaşk denilen yer değil istanbul yani anadoludur.bediüzzamanın görüşü de bu yönde.ferasetli olmak lazım.yani her şam tabiri şamı kasdetmiyor.

  • Mehmet Said

    29.1.2020 15:07:07

    Bir yönüyle İslam Birliğine giden yolu göstermiş, diğer yönüyle bir felaketten kurtuluşun reçetesi olmuş bu yazı.Tasdik ve tebrik ediyırum

  • Sultan selim

    27.1.2020 20:22:25

    Farklı ve orijinal bakış açınızla şam ı şerifi güzel yorumlamışsınız. Yazı güzel olmuş, kaleminize gönlünüze sağlık. Selam ve dualarla

  • Abdulkadir Turan

    27.1.2020 16:56:10

    Şam-ı Şerif konferansı;tüm dünya nezdinde,önemli bir organizasyondur.Barış,birlik,beraberlik kardeşlik yanında;hak,hukuk,adalet kavramlarını,tüm insanlığa anlatmak ve bunu tüm dünyaya yaymak emelinde olan insanlar,her zaman takdir görür ve alkışlanır.Savaşın ve musibetlerin çemberinde dönen ve pençesi altında olan dünya;İnşaallah müslümanların,müsbet hareket prensibiyle ve hak,hukuk,adalet silahlarıyla,Evvel Allah cihad edecek ve zalimlere galebe çalacaktır.Bundan;hiçbir akl-ı selim Müslümanın,en ufak bir şüphesi olmasın.Muhteşem bir makale yine,Şükrü ağabeyimizi gönülden tebrik ediyoruz.Allah binler defa razı olsun İnşaallah.

  • Niyazi N.

    27.1.2020 15:36:59

    Nasraniyetin tasaffi ederek İslam’a tâbi olacağının tahakkuku, şarkın Şam’ı ile garbın Berlin merkezleri arasındaki hatta vuku bulanlarla daha da muşahhaslaşmakta olduğunu görüyoruz bu sayede.. isabetli şerhlerinize kuvvet, tebrikler, aziz yazar.

  • İ.seyda

    27.1.2020 15:19:24

    ŞAM’IN ÖNEMİNİN FARKINDA DEĞİLİZ (2) Peygamberimiz birçok hadislerinde Şam’ın önemine vurgu yapmıştır: “Ne mutlu Şam’a! Ne mutlu Şam’a! Melekler kanatlarını Şam’ın üzerine germişlerdir.” “Dikkat edin şüphesiz fitneler meydana geleceğinde- Şam’da olacaktır.” “Şam helak olduğunda artık ümmetimde hayır kalmamış demektir. Ümmetimden bir taife (kıyamet gününe kadar) hak üzere Deccal’le savaşmaya devam edecektir.” “Allah’ım, Şam’ımıza ve Yemen’imize bereket ver/mübarek kıl” “Mü’minler yurdunun merkezi, Şam’dadır.” “Muhakkak ki sizler (ilerde) ordular bulacaksınız (…), Siz, Şam ordusuna katılın.”

  • İ.seyda

    27.1.2020 15:19:14

    ŞAM’IN ÖNEMİNİN FARKINDA DEĞİLİZ (1) Şam, dünyanın en eski şehirlerinden biri. Hatta öyle ki, Dünya tarihindeki ilk cinayet olan Kabil ile Habil olayının Şam’ın kuzeyindeki Kasyun Dağı’nda gerçekleştiğine inanılır. Şam’ın islam tarihindeki yerini yeterince bildiğimiz kanaatinde değilim. Şam şehri ki, yüzlerce sahabiyi topraklarında saklıyor. Abese suresinin nazil olmasına vesile olan âmâ sahabi Ümmi Mektum burada yatıyor. Cebrail’in birçok kez suretine girdiği Dihyetü’l-Kelbî burada medfundur.

  • İhsan

    27.1.2020 12:59:07

    Risaleinurların pencerelerinden görünen manzaraları levhalaştırıp kamuoyuna sunmadığımız takdirde Allah yanındaki sorumluluğumuz büyük ve ağır olur.Hem Anadolunun ve hemde islamdünyasının muhtaç olduğu nurlu reçeteyi herkese dağıtmak zorundayız. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun.

  • Nura

    27.1.2020 12:34:01

    Şamışerif somut bir manadan soyut bir manaya yükselmiş. İnşaallah yazdıklarımız tahakkuk edecektir.

  • sefer hoca

    27.1.2020 11:47:45

    inşallah

  • Recep Tuna

    27.1.2020 10:23:00

    İnşallah Selamlar

  • Zeliha

    27.1.2020 10:17:53

    Allah razı olsun ne kadar da ümitsizlik hastalığına düşme zamanına denk geldi bu yazı ,Risale-i nurun projektör gibi gözleriyle baktiran yazınızı ve gazetemizi tebrik ediyorum.İnsaallah dünyanın ömrünü uzatacak ve insanların kurtuluşuna vesile olacak harika haller olacaktır.

  • Mehmet Said

    27.1.2020 09:12:48

    Bir yönüyle İslam Birliğine giden yolu, diğer yönüyle bir felaketten kurtuluşun reçetesi olmuş şu yazıdan dolayı tebrik ediyorum.

  • Rahime

    27.1.2020 07:23:12

    Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’ân’a kılıç çekemez. Emirdağ Lâhikası

  • Hayati

    27.1.2020 07:03:41

    İttihadı islam coğrafyasının kurtuluş mücadelesi veya kuruluşunun ip uçlarını ve son manzarasını bize gösteren yazı ile yeni asya büyük hizmet yapmıştır. Tebrik ediyorum ve başarılar diliyorum.

  • Mürsel

    27.1.2020 05:51:48

    Muhterem ve cesur hocam; 750 Risalei Nur beraat kararını 15 yılda gerçekleştirip, Nurculuk Davası adlı kitapta toplayan mağdur muhacir merhum Bekir Berk'e atılan iftiraya cevap vermenizi beklğyoruz.Sevgi ve saygılarımla..

  • Oğuz Yiğiter

    27.1.2020 03:50:06

    Yakın istikbâl müjdelerinin şifrelerini barındıran makale, şimdilik çok geniş bir zihin dünyasında ma'kes bulmasa da hiç önemi yok.keyfiyet olarak hakikatın izini süren, her kesimden 'neyyir-i hürriyet' arşivlere mâlolan bu tesbitleri büyük bir iştiyakla beklemektedir. Cenab-ı Hak, asrın bediî'sinin hakikat hazinesinden beslenen zihnine inkişaf, gönlüne ve ve diline inşirah versin inşaallah...

  • Hüseyin

    27.1.2020 02:00:15

    Inşallah diyelim biz de. Yazı bizi tarihi dehlizlerden yeni ufuklara yelken açacak bir perspektif sunuyor. Tebrik eder, devamını bekliyoruz...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı