Bu senenin Kasım ayı ortasına kadar biz de bilmiyorduk.
Dünyanın önde gelen gazetelerinin manşetlerine ve TV ekranlarına yansıyan resimlerden sonra haberdar olduk. Aşağıda hikâyesini birlikte takip edeceğimiz meşhur olaya kadar dünyanın kahir ekseriyeti, Kanada’nın batısında ve İngiliz Columbia’sı vilâyetindeki bu yerleşim birimini duymamıştı. Duyanlar da, aynı isimdeki başka yerlerle mutlaka karıştırıyorlardı.
Bu musîbetzede şehri, şöhrete kavuşturan iki hikâyesinden bahsedeceğiz. Zamanlama sırasına riayet ile bir önceki hikâyesinden başlayalım. Son zamanlarda, rüşvet ile çalışan “ANA MEDYA’DA” çokça bahsedilen semavî din-ahlâk karşıtı LGBTQ hareketi, Kanada’nın Batı yakasındaki bu şehrini, sodomiler için “EN GÜVENİLİR LİMAN” olarak ilân etmiş ve bu istikamette dünya haber ajanslarına çokça bilgiler, röportajlar ve hikâyeler dağıtmış. Teknolojinin nimet oluşuna şükrederken, bilhassa geçmişte cereyan etmiş ve zamanımızda unutulmuş veya bilinmeyen bir hadisenin hikâyesini internette bulmayı, çoğu kez Levh-i Mahfuz’a benzetiriz. Cep telefonlarına veya bilgisayara tıkladığımızda, istediğimiz olaya, çoğu kez resim ve teferruatıyla ulaşabiliyoruz.
Burada bir hatırlatmada bulunmamız lâzım. Dünyamızda cereyan eden İlâhî kanunlarla savaş içindeki “global dinsiz cereyanlarına” mensup kişilerin cinayet ve delillerini bu internet dünyasından silmek için çalışan yüzbinlerce “DİGİTAL İŞÇİ” sayesinde, bu insanlık karşıtı eleman, tetikçi ve olayların hikâyelerine zor ulaşırsınız. Kendilerini “Semavî din ve ahlâk karşıtı ana cephe” kabul eden bu cereyan mensupları reklâmlarını medyada yapsalar da, asıl çalışmalarını daima gizli tutmaya gayret ediyorlar. Organizeleri, planları ve programları zaten bu dünyaya aktarılmaz, onların. Fakat insanlıkça iğrenç görülen bazı fiilleri propaganda için internete LGBTQ-Vancouver yazdığınızda, kısaca değindiğimiz sodomilik hikâyelerinin detaylarına ulaşabiliyorsunuz. İnsaniyeti ve İslâmiyet’i alâkadar eden cihetiyle, bir kardeşimizin bize gönderdiği linkin, 26 Temmuz 2021, CBC sanal nüshasına ait olduğunu da araştırmacılar için vermiş olalım.
Vancouver‘in hikâyesini tamamlamak için ikinci sayfaya geçelim. Dünya basını bu musîbetzede şehrin yaşadığı felâketini 15.11.2021 Pazartesi nüshalarında dünya kamuoyuna duyurdu. Yüzyılın en büyük sel ve su baskını felaketi manşetiyle haberi veren Frankfurt Rundschau gazetesindeki resimlerde, sulara tamamen gömülmüş yerleşim manzaraları görünüyordu. Yağış neticesinde dağların ovalara doğru heyelanlarla kaymalarını anlatan insanların halleri ve görünüşleri kıyamet sahnesini tedai ettirecek nitelikte olmalıydı. Sel sularına kapılan ve ölen onlarca insan ile bu şehrin kendi tarihi içinde bir ilki yaşadığını okuyanlar, olup-bitenlerin sebepsiz ve tesadüfi olmayacağını belki de düşünemiyorlardı. Kabirdeki bütün geçmişin insan kemiklerini dışarıya fırlattıran sahnenin bir numunesi, burada yaşanmış. Ve yer altındaki bütün petrol boruları ve diğer yapılar açığa çıkarılmış. Yollar kapanmış ve ulaşım tamamen durmuş, bazı yörelerde… Çok ilginç bir haber daha vardı, bu şehir ile alâkalı…
Temmuzun başında aynı şehirde hava sıcaklığının 49.5 dereceye yükselmiş olması da yüzyılın bir başka felâketinin öncüsü olarak, aynı gazetelerde mevzubahis edilmiş. 01.07.2021’deki bu dehşetli sıcaklığı yüzlerinde ve alınlarında hissedenlerin, Cehennemi de hatırlayabildiklerini düşünebiliriz.
Evet, daha öncelerinde, dünya kamuoyunda esamisi hiç okunmayan Vancouver’in başına gelen bu musîbetin, oradaki insanların işledikleri veya seyirci kaldıkları fiillerden geldiğini hem Müslümanlar ve hem de Hıristiyanlar dillendirdiler. Çok ilginçtir ki, demokrasiyi de dinsizliklerine ve hatta istibdatlarına perde yapmaya çalışan söz konusu cereyan, söz konusu sel ve toprak felâketiyle LGBTQ hareketinin bu şehirdeki faaliyeti arasındaki bağlantıya çok kızacaklar. Tıpkı; aynı günahları işleyen Sedom ve Gomorelilerin peygamberlerine öfkelendikleri gibi… Ellerindeki maddî imkânlarla etkiledikleri siyaset ve yargı ile, global ahlâksızların bu istikametteki hallerini deşifre eden yazı ve haberlere sansür getirmeye çalıştıklarını da, kenardan-köşeden duymaya başladık.
Neoliberallerin büyük destekleriyle bir çok Avrupa ve bazı Asya (Hindistan) parlamentolarında suç niteliğinden çıkarılan sodomiliğin meşhur bazı medya guruplarınca ve hatta global firmalarca reklâm edildiği bir zamanda; hem Müslümanlar, hem Hıristiyanlar ve hatta İnsanca yaşamak isteyen din dışı gurupların bu meseledeki ittifakları devam ettiğinden, bu ahlâksızlık dalgasının da bir yere çarpıp duracağına inanıyoruz. Fakat bu arada endişemizi de dillendirmeliyiz. Hükümetimizin, hem AB’deki Hıristiyan siyasetçilerin ve diğer bazı İslâm ülkelerindeki idarelerin bu global ahlâkî felâkete ses çıkarmamaları, musîbetlerin yalnızca Vancouver, Sedom, Pompei ve benzeri şehirlerle sınırlı kalmayacağını da ihsas etmiyor mu, dersiniz…