Fehime Canatar: Teslimiyet nedir? Akıl teslimiyete engel midir? Akıl ve teslimiyet ilişkisi nasıl kurulur?”
Tek Hâkim Din İslamiyet
İslamiyet hem aklı, hem teslimiyeti esas alır. Hem kullar nezdinde Allah’ın mesajı, hem Allah nezdinde kulların duası hükmündedir. Hem Allah’ın vahyinden ibarettir hem kulun Allah nezdindeki makbul kulluğunun resmidir. Hem vahyi hem aklı ciddiye alır. Hem dünyayı hem ahireti mamur eder.
İslamiyet hikmet dinidir. Çünkü Allah Hakim’dir. İslamiyet, Kur’ân’ın “Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çok büyük hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.”1 Ayetine mazhar bir dindir.
Asrımızda tek hâkim din İslamiyet; İslamiyet’in Hâkim ismine mazhar güçlü bir yorumu da, yaklaşık yüz yıldır meydanda bulunan Risale-i Nur’dur.
Akletmek İman Etmekten Önce Gelir
İslamiyet akla hitap eder. Emirlerini, esaslarını, rükünlerini, nehiylerini, mesajlarını aklın idrakine sunar. Kur’ân akletmeyi önemser ve hak ve hakikati tespit, ispat ve ikna için bütün sorusunu akla sorar. Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Kur’an burhan-ı aklîye istinat eder ve bütün hükümlerini akla tespit ettirir.”2
İslamiyet’te iman etmenin öncesinde ise akletmek ve düşünmek vardır. Aklı olmayanın dini ve imanı yoktur. Bu, aklı olmayan dinsizdir ve imansızdır demek değildir şüphesiz. Ama aklı olmayanın İslamiyet’te sorumluluğu yoktur. İslamiyet’te aklı olmayan iman etmekten ve dini yaşamaktan muaftır, yani mesul değildir.
Fakat İslamiyet Akıldan Teslimiyet İster
Ancak akıl ve mantık dini olan İslamiyet, akla ve mantığa teslim olmaz Bilakis akıldan ve mantıktan teslimiyet ister! Çünkü İslamiyet mahza vahiy olan bir dindir. Akla ve mantığa bir şey sormaz. Aklı ve mantığı vahiyden üstün tutmaz. Akla ve mantığa kulluktan başka bir değer vermez.
Öyleyse akıl ve mantık haddini bilmelidir. Çünkü akıl, Allah karşısında otorite değil, kuldur! Çünkü aklı ve mantığı yaratan, vahyi gönderen Allah’tan başkası değildir.
Öyleyse akıl ve mantık İslamiyet’i anlamaya çalışır, ama sorgulayamaz! Akıl ve mantık İslamiyet’in emirlerini anlasa da, anlamasa da teslim olmakla yükümlüdür. Dolayısıyla mantığıma uymuyor diye yaşamadım tarzında bir gerekçe geçerli değildir.
Teslimiyet: Mutedil Aklın Ameli
Akıl, insana hakkı ve hakikati gösterir. Fakat akıl tek başına bir hakikat rehberi değildir. Akıl ancak vahyin kontrolünde hakikate ulaşabilir! Yoksa eğer vahiy yok sayılıp, akıl putlaştırılırsa, böyle akıl insana hakikat rehberi olamaz, insanı dalâlete atar, eğriliğe götürür, yanlış sonuca götürür. İnsana doğru yol göstermez.
İşin vahim tarafı böyle akıl cerbezecidir, şaşkınlığının ve yanlışının farkında olmaz. Batılı hak bilir, yanlışı doğru diye alır, başına geçirir.
Bediüzzaman’ın ifadesiyle aklın üç boyutu vardır. Bunlar:
1-İfrat,
2-Tefrit,
3-Vasat (Mutedil)3
Aklın ifrat mertebesi cerbeze halidir, tefrit mertebesi gabavet halidir ki, bu iki boyuttan da Allah’a sığınmak lazım. Özellikle cerbeze boyutu bir faciadır. Vahiy ile boy ölçüşmeye kalkar! Bin dereden su getirir ve vahyi anlamaz.
Aklın vasat, yani mutedil mertebesi ise hikmettir. Vahyi anlar, kabul eder, hakkı hak, batılı batıl bilir ve hak için vahye teslim olur.
Bu durumda hakka ve vahye teslimiyet, mutedil boyuttaki aklın amelidir denilebilir.
Dipnotlar:
1- Bakara Suresi:269
2- Hutbe-i Şamiye, s. 33
3- İşaratü’l-İcaz, s. 29