"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İman, insanı nasıl insan eder?

Süleyman KÖSMENE
17 Ağustos 2020, Pazartesi
Rafet Özcan: İman, insanı nasıl insan eder? İnsan ahseni takvim suretinde yaratıldığı halde; nasıl, “İman insanı insan eder, belki de insanı Sultan eder.”denilmektedir. Yani insan olarak yaratılan insan iman ile nasıl insan olur?

İman ve İnsan

“İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder” 1 sözü, insanın hakikî insan olması için ne denli imana ihtiyaç duyduğunu ifade eder.

İnsanın ahsen-i takvimde yaratıldığını bildiren de Kur’ân’dır. 2 Ama Kur’ân hemen ardından insanın “esfel-i safiline –aşağıların en aşağısına- döndürüldüğünü” ifade ediyor. 3

Demek insanın önüne yükselip alçalabileceği hassas bir merdiven konmuştur. Yaratıldığı fıtrat üzere kalıp insanlığını takındığında ahsen-i takvimde kalmakta, günah ve küfür gibi zehirli parazitlerle insanlığından kaybetmeye başla- dığında ise nihayet yolu aşağıların en aşağısına kadar inebilmektedir.

Aşağıların en aşağısına indiğinde de o bir insandır. Ve zaten insan olduğu için bu makamda iniş-aşağı yuvarlanmak onu çok hırpalamaktadır. Neden makbul insan olmadığına çok hayıflanmaktadır.

Demek o, ahsen-i takvimde kalması için “makbul insan” olması lâzımdır. Ki onun, “makbul insan, doğru insan, iyi insan” olması için eline verilen yegâne değer imandır. İmanı kazandığında doğru insan, iyi insan, makbul insan olmakta, imanı kaybettiğinde ise “gayet âciz bir canavar hayvan” derekesine inmektedir.

İmanı kazanan insan dünyanın da, ahiretin de sultanı hükmündedir. Cennete krallar gibi girer. Ve Cennette krallar gibi ağırlanır. Kur’ân bu müjdeyi şu âyetle veriyor: “Orada nereye baksan tam bir nimet ve büyük bir saltanat görürsün!” 4

Hakaret Yok

Burada geçen “gayet âciz bir canavar hayvan” ifadesi hakaret için söylenmiş değildir. Vak’ayı ancak bu ıstılah, ifade edebilmiştir.

Çünkü insanın hem aklı ve sınırsız duyguları vardır, hem de âcziyeti vardır. Sınırsız şeyler istiyor ve istediği her şeye ulaşamıyor. Ulaştıklarına sınırlı ölçüde ulaşıyor ve çabuk elinden kaçırıyor. Sınırsız duygulara sahip olduğundan imanı elde etmediğinde, hayvandan daha yırtıcı ve acımasız oluyor.

İmanı elde ettiğinde ise beka ve sınırsızlık duyguları ahiretle ve Cennetle gerçek şekilde tatmin oluyor, âcziyeti, zaafiyeti ve fakriyeti Allah’ın kudretine ve gınasına dayanarak problem olmaktan çıkıyor. Ona sadece Allah’a kul olmak kalıyor. Allah’a kul olduğunda bütün problemleri bitiyor. Allah’a kul olduğunda tam ahsen-i takvimde insan oluyor. Çünkü yaratıldığı şekline, fıtratına dönmüş oluyor. 5

Ahsen-i Takvimde Kalmak

Bediüzzaman, Yirmi Üçüncü Söz’ün Dördüncü Noktasında insanın insan olması için neden iman etmesi gerektiği konusunu örneklerle izah etmiştir. Hayvan ile insanın dünyaya gelişlerindeki farklara dikkat çekmiştir. Hayvan sanki başka bir âlemde hayata uzmanlaşmış olarak dünyaya gelmektedir. İnsan ise hayata çok yabancı ve cahil doğmaktadır.

Hayvan doğduğu andan itibaren istidadına göre mükemmel bir beceri sahibidir. Arı çiçekleri bilir ve yapacağı işi en verimli şekliyle becerir. Karınca yumurtadan çıktığı anda ne yapacağını, nasıl yapacağını bilir ve yollara koyulur. Diğer hayvanların hepsi öyledir.

Ama insan doğduğunda hayata çok cahildir. Her şeyi öğrenmeye muhtaçtır. Hayatın sıradan şartlarını öğrenmek için bile yirmi seneye ihtiyacı vardır. Ömrünün sonuna kadar öğrenmesi bitmez.

Bu durum, insanın aslî vazifesinin “taallüm, tekemmül, duâ ve ubudiyet” olduğunu gösteriyor. 6 Yani öğrenerek, iman ederek, imanını canlı tutarak kemale ermek… Kur’ân’ın ilk emrinin ‘oku!’ olduğunu hatırlayalım. Kur’ân insana yükselmesi için fıtrî görevini emrediyor.

Çünkü insan okudukça, “kimin merhametiyle, böyle hâkimane idare olunuyorum? Kimin keremiyle böyle müşfikane terbiye olunuyorum? Nasıl birisinin lütuflarıyla böyle nazeninane besleniyorum?” bilecek, kâinatın sahibini bulacak, imanı artacak, ahlâkı yükseklenecek ve âczinin ve fakrının kanatlarıyla ubudiyetin yüksek makamlarına uçacak, ahsen-i takvimde bir insan olacaktır.

Dipnotlar:

1- Sözler, s. 352. 2- Tin Sûresi: 4. 3- Tin Sûresi: 5. 4- İnsan Sûresi: 20. 5- Asa-yı Musa, s. 29. 6- Sözler, s. 352.

Okunma Sayısı: 3766
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı