Bu vahşet, bu katliam, bu omurgasız savaş, bu dengesiz düello neden devam ediyor? Haydi devam ediyor; dünya neden susuyor? Dünya neden susuyor? Dünya neden susuyor? Çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor, hastaneler, okullar vuruluyor, aileler paramparça, onca savunmasız masumlar ölüyor… Bu katil dur durak bilmiyor. Vurdukça vuruyor. Öldürdükçe öldürüyor. Kustukça ölüm kusuyor. Bir de ekliyor: “Daha bu başlangıç!”
Bu neyin başlangıcı katil Netanyahu? Gazze’de taş üstünde taş bırakmadın; çoluk-çocuk demedin, öldürdün? Nereye kadar? Bu neyin başlangıcı? Karşında sana vuran güç olmayınca vurmak ne alçakça bir zevk?
Tevrat’ın O Cümleleri
İşin diğer yanı, bozdukları Tevrat’tan bir bölümde şu talimatlar var: “Tanrınız Rab, bu ulusları elinize teslim ettiğinde, onları bozguna uğrattığınızda, tümünü yok etmelisiniz. Bu uluslarla antlaşma yapmayacaksınız. Onlara acımayacaksınız. Kız alıp vermeyeceksiniz. Kızlarınızı oğullarına vermeyeceksiniz. Oğullarınıza da onlardan kız almayacaksınız.”1

“Sen benim savaş çomağım! Savaş silahımsın. Ulusları parçalayarak, krallıkları yok edeceğim seninle. Seninle atlarla binicilerini, savaş arabalarıyla sürücülerini kırıp ezeceğim. Erkeklerle kadınları, gençlerle yaşlıları, delikanlılarla genç kızları, çobanla sürüsünü, çiftçiyle öküzlerini, valilerle kaymakamları darmadağın edeceğim. Babil’de ve Kildan ülkesinde yaşayanlara, Siyon’da yaptıkları bütün kötülüğün karşılığını gözlerinizin önünde ödeteceğim diyor Rab.”2
Netanyahu bu bozuk kitabın dindarlığına soyunduysa, dünyanın işi kolay değil demektir! Adam tam kitabın emrettiklerini yapıyor. Ama dünyanın birkaç cılız demeçle vahşeti seyretmeye devam etmesi hiç hayra alamet değil.
Netanyahu dünyanın gözleri önünde, Filistinlilerin tümünü öldürmeye, savunmasız insanlara ölüm kusmaya devam ederse, onun da başına bir gelecek var demektir. Allah o bozuk Tevrat’a göre hükmetmez; bu unutulmasın.
Filistin Yalnız Değil
Şimdi iş dünyaya düşüyor. Netanyahu bir sakat saplantını içinde olabilir. Onun o saplantısına anladığı dilden cevap verilmeli. Birleşmiş Milletlere üye 193 ülkeden 137’si (yani yüzde 65’i) Filistin devletini tanımış. Bu ülkelerin toplam nüfusu beş milyarın üstünde. Dünya nüfusunun yüzde yetmiş beşini oluşturuyor.
İsrail’i tanıyan ülke ise 160’ı buluyor. Bu ülkelerin nüfusu yüzde seksen üçü buluyor. Filistin’i tanımayan ülkeler Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Yunanistan, İspanya ve daha kırktan fazla ülke.
İsrail’i tanımayan ülke iki tanedir: Küba ile İran. İsrail ile ilişkilerini askıda tutan veya kısıtlayan ülkeler ise, Arabistan, Mısır, Libya, Afganistan, Pakistan, Endenozya gibi sayısı 30 civarında ülke.
Türkiye İsrail ile ilişkilerini tam gaz sürdürüyor. Elindeki hiçbir kozu Filistin lehine kullanmıyor. İncirlik Hava Üssünü hava uçuşlarına kapatsa bile, tek başına yeterli bir tepki olacak aslında; ama tık ses yok! Joe Bıden ise pervasızca bu katliamda taraf oluyor. İsrail’e kadar gelerek boy göstermekten çekinmiyor.
Görüldüğü gibi Filistin yalnız değil! Ancak 137 devlet nazarında devlet statüsünü kazanmış Filistin’in şimdiye kadar savaşa katılmadığı gibi, başarılı bir diplomatik çalışma da yürütmediği görülüyor. Hamas gibi örgütler Filistin’in eli ayağı olmuş. Oysa Hamas da İsrail’in elini güçlendirecek işler yapmakla meşgul. Füzelerle başlattığı savaşla kendi çocuklarını, kendi ülkesini kaybediyor.
Böyle bir yalnızlık görülmedi. Dünyanın gözü önünde böyle bir vahşet de görülmedi. Dünya barış için elini çabuk tutmazsa, gelen ilahi gazap herkesi yakar.
Dipnotlar:
1- Kitab-ı Mukaddes, Tevrat, Bab: 34, s. 89
2- Kitab-ı Mukaddes, Tevrat, Yeremya, 51/20, s. 777