"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kıyamet nasıl kopacak? (2)

Süleyman KÖSMENE
20 Aralık 2012, Perşembe
İsveç’ten okuyucumuz: “Kıyamet nasıl kopacak? Merak ediyorum; Risale-i Nur’da bu konuda neler vardır?”

KIYAMETİ ÖLENLER DE HİSSEDERLER
ıyametin kopuşunu bâkî ruhların da derecelerine göre hissedeceklerini belirten Bediüzzaman Hazretleri, bunu Kahır ve Celâl tecellilerinden meleklerin müteessir olmaları ile örneklendiriyor. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, nasıl ki sıcak bir yerde bulunan insan, dışarıda kar ve tipi altında titreyenleri gördükçe akıl ve vicdan itibariyle üzülürse; tamamen şuur sahibi olan baki ruhlar da kâinatla bire bir ilgili olduklarından kâinatın büyük olayı olan kıyametin kopuşundan derecelerine göre etkilenirler. Azap ehli ise korku içinde, acı ve elem duyarak; saadet ehli ise, hayret ve heybet içinde, şaşkınlıkla ve birbirine müjdeleyerek kıyametin kopuşunu hissederler. Çünkü Kur’ân, kıyametle ilgili haberlerinde “Göreceksiniz!” diyor. Oysa dünyevî cisimleriyle kıyameti görenler ancak o saate yetişenlerdir. Öyleyse kabirde cesetleri çürümüş olsa bile bütün ruhlar kıyametin kopuşunu göreceklerdir.1
Kur’ân’a dayalı her haberi ve her hakikati delilleriyle ispat eden Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Kur’ân’a ait olan Kıyametin kopması, yeni bir âlemin yaratılması ve ebedî saadetin verileceği ile ilgili haberleri bütün sıcaklığı ve ilginçliği ile kuvvetli sorular ve cevaplarla inanç dünyamıza taşır.

KIYAMET İLE İLGİLİ ALTI SORU
Bediüzzaman’a göre bir padişahın, sarayını veya şehrini yıkıp yeniden yapması söz konusu olunca ister istemez altı önemli soru gündeme gelir. 
1- Niçin yıkacak? Buna sebep ve gerekçe var mıdır?
Eğer padişahın sarayı yıkmasının bir ihtiyaç olduğu, buna şiddetli bir sebep ve gerek bulunduğu ispat edilirse, şöyle bir soru daha gündeme gelir:
2- Bunu yıkıp yeniden yapacak derecede padişahın gücü-kudreti var mıdır? Bunu yapabilir mi?
Eğer padişahın muktedir olduğu, güç ve kuvvetinin eksiksiz bulunduğu, dilediği anda sarayını veya şehrini yıkabileceği ve yeniden kurabileceği ispat edilirse, şöyle bir soru daha sormak lâzım gelir:
3-  Bu sarayın veya şehrin yıkılması mümkün müdür?
Eğer bu sarayın yıkılması ve şehrin dağıtılması ve parçalanması imkân dâhilinde bir iş olduğu, padişahın gücü açısından bunun kolay bulunduğu ispat edilirse, şöyle bir soru daha kapımızı çalar:
4- Bu saray veya şehir gerçekten yıkılacak mıdır?
Padişahın gerçekten böyle bir niyeti, plânı ve projesi var mıdır?
Eğer, padişahın bu sarayı veya şehri gerçekten yıkacağı, buna ciddî olarak niyeti bulunduğu, bunu plân ve proje kapsamına aldığı ispat edilirse, şöyle bir soru daha sormak gerekir:
5- Peki bu sarayın veya bu şehrin yıkıldıktan sonra yeniden yapılması, ikame edilmesi, kurulması, ayağa kaldırılması, onarılması ve düzeltilmesi mümkün müdür? Yıkmak kolay olabilir, ama yapmak da imkân dâhilinde midir?
Eğer sarayın veya şehrin yıkıldıktan sonra yeniden yapılması ve hatta eskisinden daha güzel, daha görkemli ve daha donanımlı biçimde inşa edilmesine imkân bulunduğu ispat edilirse, şöyle bir soru daha sorulur:
6- Yeni bir saray gerçekten yapılacak mıdır? Yeni bir şehir hakikaten kurulacak mıdır? Saray ve şehir sahibinin gerçekten böyle bir niyeti, plânı ve projesi var mıdır?

ÂLEM YIKILACAK; AMA YENİDEN YAPILACAKTIR
Eğer padişahın sarayı yeniden yapacağı, şehri baştanbaşa eskisinden daha güzel biçimde kuracağı, buna gerçekten niyeti bulunduğu, bunu plân ve proje kapsamına aldığı, bunun için harekete geçtiği ispat edilirse… Bu defa anlaşılır ki—hiç şüphe yok—, bu saray ve bu şehir padişahın emriyle yıkılacak, bozulacak, dağıtılacak; sonra yeniden daha güzel ve daha muhteşem biçimde yapılacak ve yeniden hayat sahiplerine ve insanlara mesken kılınacaktır.2
Üstad Hazretleri bu çok sorulu ve cevaplı girişten sonra bu dünya sarayının ve kâinat şehrinin yıkılıp yeniden yapılmasının şiddetli gerekçesi bulunduğunu, bunu yapacak ustanın muktedir olduğunu; bu tahrip ve tamir işinin imkân dâhilinde bulunduğunu ve bu imkânın da gerçekleşeceğini izah ve ispat ediyor.
Bediüzzaman misallerle izah ediyor ki, ebedî saadet için gerekçe vardır. Ebedî saadeti verecek olan Allah (cc), muktedirdir. Âlemin harap olması, yıkılması ve dünyanın ölmesi imkân dâhilindedir. Bu imkân gerçekleşecektir. Yani âlem yıkılacaktır.
Hem sonra; âlemi yeniden var etmek ve insanları ihya edip haşir meydanında toplamak imkân dâhilindedir. Bu imkân da gerçekleşecektir. Çünkü bunun ciddî gerekçesi vardır. Bu işin ustası da bunu yapacak güçte ve ehliyettedir.
 
Dipnotlar:
1- Mektûbât, s. 61, 62.
2- Sözler, s. 476.

Okunma Sayısı: 2893
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı