"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’un siyasî vazifesi

Süleyman KÖSMENE
28 Kasım 2022, Pazartesi
Hilmi Çekici: “Risale-i Nur bir siyaset kitabı değildir. Ama aynı zamanda siyasî vazifesi de vardır. Bunu nasıl anlayacağız?”

Ahlâklı Siyaset

Said Nursî Hazretleri’nin siyasî vazifesi vardır. Ama o, bir siyasetçi değildir. Said Nursî, siyasî vazifesini bir parti kurmadan, devletin idaresine karışmadan ve hatta siyaseti takip etmeden, manevî vazifesi içerisinde yerine getirmiştir.

Afyon Mahkemesi’ne sunduğu bir lâyihada geçen bir cümlede “affolunmaz suç” dediği, ama “dünyaya bakmadığı için” yapmadığını söylediği, bununla beraber “vatan ve millet ve din namına mükellef olduğu büyük bir vazife”1 olarak nitelendirdiği vazife, siyasî vazifesi olsa gerektir. Çünkü tarif oraya çıkıyor. Çünkü Said Nursî’nin doğrudan dünyaya bakan başkaca dünyevî vazifesi yoktur.

Hatta bu dünyevî vazife de, doğru ve ahlâklı siyaseti göstermesi hasebiyle uhrevî vazife hükmündedir. Başka bir ifadeyle, Said Nursî’nin siyasî vazifesi, Müslüman evlâdının imanını yapılandırma vazifesinin bir parçasıdır ve mütemmim cüz’üdür. Siyasetçilik değildir. Onun muharrik gücü siyaset değil, dindir.  

Üç Mesele Var

Bu mütemmim cüz’ü kendisi şöyle ifade etmiştir: “Bu zaman hem iman ve din için, hem hayat-ı içtimaiye ve şeriat için, hem hukuk-u âmme ve siyaset-i İslâmiye için, gayet ehemmiyetli birer müceddid ister. Fakat en ehemmiyetlisi, hakaik-i imaniyeyi muhafaza noktasında tecdid vazifesi, en mukaddes ve en büyüğüdür. Şeriat ve hayat-ı içtimaiye ve siyasiye daireleri ona nisbeten ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalıyor.”2 “Hem üç mesele var: Biri hayat, biri şeriat, biri imandır”3

Anlaşılan o ki, bu zamanda tecdit gerektiren üç ana mesele var. Risale-i Nur bu üç ana meselede de vazifelidir. 

Bu meseleler şunlardır:

1- İman ve din. Bu saf dindir. Arı duru imana ve Kur’ân’a ait meselelerdir. Risale-i Nur bu meselede müceddittir.

2- Hayat-ı içtimaiye ve şeriat. Dinin ahlâkının, edebinin ve emirlerinin, toplumca amel ve yaşayış haline getirilmesidir. Toplumun, Müslüman toplum özelliklerini göstermesi, örfünü, geleneklerini buna göre tanzim etmesidir. Toplumda doğru İslâmiyet’in yaşanmasıdır. Risale-i Nur bu meselede de vazifelidir. 

3- Hukuk-u amme ve siyaset-i İslâmiye. Dinin mefahirinin, şeairinin, hukukunun ve siyasetinin toplumda yerleşmesidir. Siyasetin bir yönetim sanatı olarak ortaya konması, ötekileştirme, aldatma ve algı mesleğinden çıkarılıp hizmet mesleğine dönüştürülmesidir. Risale-i Nur bu meselede de vazifelidir.  

Eşzamanlı Vazifeler

Birinci vazife olan “din ve iman” alanındaki tecdit vazifesi, “en mühim ve en azam”4 mes’ele olmakla ve ehemmiyetine binaen Risale-i Nur işe buradan başlamakla beraber, Risale-i Nur’un diğer iki mes’eleyi bütün bütün sonraya bırakmadığını, eşzamanlı olarak yaptığını ve beraber götürdüğünü görüyoruz.

İşte siyaset bunlardan biridir. Siyaset, en son mesele gibi görünürken, Said Nursî gerek Eski Said döneminde yazdığı Münâzarât’ta, yaptığı konuşmalarda, verdiği nutuklarda, gerek 1950 sonrası Üçüncü Said döneminde yazdığı mektuplarda ve Emirdağ Lâhikasında öyle siyasî meseleler işlemiştir ki, şu an bile tazeliğini korumaktadır. Siyasette hür ve demokratik bir fikir yapısını savunmuştur. Siyaset dünyası bu düsturların çok gerisindedir.

Türkiye’nin, Said Nursî’nin çizdiği modern siyaset ufkuna âcilen, ekmek ve su kadar ihtiyacı vardır.

Dipnotlar:      

1 Şuâlar, s. 422

2 Kastamonu Lâhikası, s. 196

3 Kastamonu Lâhikası, s. 94

4 Kastamonu Lâhikası, s. 94

Okunma Sayısı: 2646
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail Atak Cebecili

    29.11.2022 20:46:14

    Hz. Üstad neler diyor; “Haksızlığa karşı, zulme karşı, kanunsuzluğa karşı muhalefet, hiç bir hükûmette suç sayılmaz; bilakis muhalefet, meşru’ ve samimî bir müvazene-i adalet unsurudur." (T: 652) “Ve şefkaten ve İslâmiyetten gelen sırr-ı adalet ile, burjuva denilen tabaka-i havassın istibdad ve tahakkümlerine karşı eskiden beri muhalefetle çalışanlardanım." (L: 170) Bu sözleri neden insanlar, Nurculuk iddiasındakiler okumuyorlar, anlamıyorlar? YENİASYA aynı zamanda günlük siyasi bir Gazetedir. YENİASYA’nın yayın politikası 4-5 Umumi Meşverette tasvip görmüş, onaylanmıştır. Beğenmeyenler, Umumi Meşveretlere ters düşenlerdir, kendilerini sorguya çekmelidirler. Ülkemizin önemli sıkıntılar yaşadığı günümüzde, YENİASYA’ya muhalefet ne anlam ifade etmektedir, düşünülmelidir. İnat ve hırs sahipleri, vicdanlarını yoklamalıdırlar.

  • İsmail Atak Cebecili

    29.11.2022 08:59:03

    Bu yazı dikkatle ve defaatle okunmalı, cemaat halinde mütalaa edilmeli.

  • Abdullah

    28.11.2022 15:29:13

    Lemeat'tan: 1-"İslam siyaseti kendinden çıkmalı, başkasına vasıta olmamalı." Demek İslami siyaset, İslam'ın kendinden çıkmalı. Kaynağı, menşei İslamiyet olmalı. 2- Bunun için önce şu gerçek fark edilmeli: Divan-ı Harbi Örfi'den, 7. Cinayet: "Şeriatta; yüzde doksandokuz ahlak, ibadet, ahiret ve fazilete aittir. Yüzde bir siyasete mütealliktir." İslamiyet'in nitelik ve nicelik olarak, yüzde biri siyasetle ilgilidir. Bu siyaseti de yöneticiler düşünüp uygular. Vatandaş kendi işiyle, aşıyla uğraşır. Avrupa'da sistem oturduğu için, vatandaş siyaseti düşünmez, işini düşünür. Bizde ise siyaset hem yaygın hem de zihinleri işgal etmiştir. Sosyal atmosferde siyasetsiz nefes alınmaz. Bu ise sosyal bir anormalliktir normalleştirilmeli.RİSALE-İ NUR' UN SİYASETE BAKIŞI 1- Hüseyin Çeşitcioğlu

  • İ. Seyda

    28.11.2022 15:26:46

    Çok önemli hakikatlere değinmişsiniz. Özellikle yeni kuşak gençler bir cemaate dahil olmuş olsun olmasın cemaatlerin siyasetle ilgili olmasına mesafeli bakıyorlar. Dolayısıyla bizler de gazetesi ve neşriyatı olan bir camia olarak “hakikati imaniyeye” ayna mıyız yoksa siyasi bir mevkute havası mı veriyoruz? Ülkemizdeki siyasi havanın bizi etkilemesine izin vermemeliyiz. Kainatta, “hayır hakimdir” hakikatinden yola çıkarak çok dikkat etmeliyiz, yayınlarımızda sürekli olumsuz başlıklar mı kullanıyoruz yoksa ümit mi aşılıyoruz? Siyasi haberler mi ağırlıkta yoksa “hakikati insaniye” haberleri mi yoğunlukta? Siyasi haberlerde, ötekileştirmeden yönlendirici olmaya ihtiyaç var. Yoksa genç nesillere ulaşmakta ve onları muhafaza etmekte çok zorlanacağız.

  • Necati

    28.11.2022 14:54:54

    Risale-i Nur'un her eserinin kendi sahasında rüchaniyeti vardır biri diğerine tercih edilmez. Bir bütün olarak izah ve isbat edilen her konu Kur'ani dir. Dolayısı ile imanidir. Ictimai ve siyasî tüm konularda Kur'an referanslı olarak anlatılmıştır. Mesela "Hürriyet imanın bir özelliğidir" Dediğimiz zaman, imani bir meseleyi ortaya koymuş olmuyormuyuz?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı