Tecvid, Kur’ân’ı okurken harflerin hakkını vermek, harfleri mahreç ve aslına uygun olarak okumak demektir. Tecvid kuralları, Hazret-i Cebrâil’in (as) Peygamber Efendimiz’e (asm) Kur’ân’ı nazil buyurduğu-–tabir câizse—şivedir. Yani Cebrâil (as) Kur’ân’ı âyet âyet indirirken nasıl okumuşsa, harflerin boğazdan çıkış biçimlerini nasıl göstermişse, harfleri hangi gırtlak, hançere, boğaz ve ağız sesi ile okumuşsa, Peygamber Efendimiz’e (asm) Kur’ân’ı vahy ederken nasıl kıraat etmişse, bütün bu okuyuş ve kıraat biçimleri Tecvid kuralları olarak tesbit edilmiş ve bir araya toplanmıştır. Yani “Tecvid” adı altında öğretilen okuyuş kuralları Hazret-i Cebrâil’den (as) Peygamber Efendimiz’e (asm) intikal eden okuyuş biçimlerinden ve kurallarından başka bir şey değildir.
Kur’ân’ın tecvid kuralları ile nazil olduğunu yine Kur’ân’dan öğreniyoruz: “Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık. Onu tertil üzere indirdik.” 1 Bir diğer âyette Cenâb-ı Hak Kur’ân’ı tecvid üzere okumayı şöyle emreder: “Kur’ân’ı açık açık, tâne tâne, tertil ile oku.” 2
Âyetlerde geçen tertilin ne olduğu sorulduğunda Hazret-i Ali (ra) şöyle cevap vermiştir: “Tertil, harflerin tecvidini, sıfatlarını, okuyuş biçimlerini, mahreç özelliklerini ve vakıfları bilmek demektir.”
Kur’ân’ı hatâsız okuyacak kadar tecvid bilmek her Müslüman için farzdır.
Ancak Allah hiç kimseye güç yetiremediği bir teklif yüklememiştir. Kişi, gerek dilindeki bir konuşma ârızasından dolayı, gerekse kendisine öğretecek bir kimse veya imkân bulamadığından dolayı tecvidi öğrenmemişse Allah katında mâzurdur, mes’ûl değildir.
Fakat, elinde öğrenme ve uygulama imkânı olduğu halde sırf ihmalkârlıktan dolayı öğrenmeyen, veya öğrenip unutan, ya da öğrendiği halde Kur’ân’ı tecvid üzere okumayan mes’ûldür.
Dinde kin ve haset
Metin Bey: “Dinde kin gütmenin yeri nedir?”
Kin gütmeyi ve hased etmeyi bütünüyle şer sayan 3 Bediüzzaman der ki: “Ehl-i kin ve adâvet, hem nefsine, hem mü’min kardeşine, hem rahmet-i İlâhiyeye zulmeder, tecavüz eder. Çünkü, kin ve adâvetle nefsini bir azâb-ı elîmde bırakır. Hasmına gelen nimetlerden azâbı ve korkusundan gelen elemi nefsine çektirir, nefsine zulmeder.” 4
Hased ve kinle ilgili Peygamber Efendimizin (asm) kesin uyarıları şöyledir:
* “Zandan sakının. Çünkü zan, insanın içinden geçen en yalan şeydir. İnsanların gizli yönlerini araştırmayın, ayıplarını öğrenmeye çalışmayın, birbirinize karşı üstünlük yarışına girmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize karşı kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.” 5
* “Bir kimse Allah’ın belirlediği cezâlardan birinin uygulanmaması için aracı olursa, bundan vazgeçinceye kadar Allah’ın gazabına hedef olmaya devam eder. Bir kimse, hakkında bilgisi olmadığı bir dâvâda bir Müslüman kardeşine aşırı kin duyarsa, o kişinin hakkı konusunda Allah ile çekişmiş olur, Allah’ın gazabına maruz kalmak için aşırı bir cür’etkârlık göstermiş olur ve kıyâmet gününe kadar sürekli Allah’ın lânetine uğrar. Bir kişi dünyada iken kötülemek gâyesiyle bir Müslüman kardeşi hakkında bir iftirâyı yayarsa, Kıyâmet Günü bu suçun cezâsını çekinceye kadar ateşte asılı tutmak Allah’ın üzerine bir hak olur.” 6
* “Şu sekiz sınıf insan Kıyâmet Günü yaratıklar içinde Allah’ın en çok buğzettiği kimselerdir: 1- Yalancılar, 2- Kibirliler, 3- Müslüman kardeşine karşı göğsünde kin tutanlar, 4- Onlarla karşılaştıklarında, içlerinde sakladıklarının tersi bir tavır takınanlar, 5- Allah ve Resûlüne (asm) itaate çağırıldıklarında ağırdan alıp, şeytan ve emirlerine dâvet edildiklerinde ise hızla koşanlar, 6- Hiçbir şekilde hakları olmadığı halde en ufak bir dünyalık dahi gözlerine çarpar çarpmaz yemin ederek ona sahiplenenler, 7- Söz götürüp getirenler ve dostların arasını ayıranlar, 8- Suçsuz kimselerin ayağını kaydırmak isteyenler. İşte Aziz, Celil ve Rahman olan Allah, bunların yaptıklarını çok çirkin karşılıyor.” 7
Dipnotlar:
1- Furkan Sûresi, 25/32. 2- Müzemmil Sûresi, 73/4. 3- Şuâlar, s. 240. 4- Mektubat, s. 257. 5- Câmi’üs-Sağîr,2/1576. 6- Câmi’üs-Sağîr, 2/1612. 7- Câmi’üs-Sağîr, 3/1905.