Dikkat edilirse ülkemizde hemen hemen her siyasî veya içtimaî görüşün bir yaygın organı bulunmakta—gazete veya dergi veya internet portalı olarak... Ve basın-yayın tarihine bakılacak olursa belki binlerce mevkûte (“gazete,” “mecmua,” vb. gibi belirli zamanlarda çıkan yayınlar) gün yüzü görmesine rağmen çok az bir kısmı günümüze ulaşabilmiş.
52 yıllık (1970-2022) günlük siyasî gazete “Yeni Asya” da onlardan birisi...
“Yeni Asya” ise haftalık “İttihad” Gazetesinin devamı.
Kamuoyunda tıpkı “İttihad” gibi “Nurcu gazete” veya “Nurcuların gazetesi” diye bilinen “Yeni Asya,” müntesipleri tarafından uzun bir müddet “hakikatın gür sesi” diye tarif edilmiş. O hep “Gerçekten haber” vermiş. En bariz vasfı ise—haklı olarak—“Risale-i Nur’un medyadaki dili” olması.
(“Haklı olarak” dedik, zira ne görsel, ne basılı, ne de dijital/sanal basında, yani bütün olarak medyada “Yeni Asya”nın bir benzeri yok.)
İşte, bahsini edeceğimiz kitap buna işaretle “İttihad’dan Yeni Asya’ya Risale-i Nur’un Medyadaki Dili” adını taşımakta.
“İman ve Kur’ân dâvâsı”nın bir dellâlı olan “Yeni Asya” Gazetesi’nde uzun zamandır genel yayın müdürü ve başyazar olarak hizmet eden Kâzım Güleçyüz’ün yazdığı eser aslında yine aynı kalemden çıkma “Bu Bayrak İnmez” adlı kitabın (Şubat 2005) genişletilmiş bir versiyonu. (Elimizdeki nüsha Ekim 2017 tarihli “ilk baskı” olup, 13,5 x 21,5 cm ebadında ve 496 sayfa.)
Eserde hususan 12 Eylül 1980 askerî darbesinden günümüze kadar “Yeni Asya”nın başına gelenler bir nevi “Yeni Asya tarihçesi” tarzında 31 bölüm hâlinde işleniyor. Ve son bölümde dikkat çekici biçimde “Yeni Asya”nın “son kale” olduğu vurgulanıyor...
“Ön söz”ü olmayan kitabın “giriş” mahiyetindeki çok kısa yazısında “İttihad’dan Yeni Asya’ya (giden)” süreç özetlenmiş. Orada 1960 sonrasında “Nurculuk” aleyhindeki siyasî atmosferin yol açtığı karanlığı dağıtacak bir yayın organı arayışına yapılan atıfla önce “İttihad”ın kurulduğu, bilâhare “Yeni Asya”nın onun devamı olarak basın camiasında yerini aldığı anlatılmakta.
Son verirken önemine binaen “Yeni Asya”nın kuruluş sürecinde belirlenen “temel prensipler”e değinmekte fayda var. Şöyle ki: “Öncelikle ‘istişare’ye önem verilecekti. Demokrasi her hâl ve şart altında müdafaa edilecek, demokrasiyi tahrip edecek hareketlere karşı çıkılacaktı. Hak ve hakikat anlatılırken ‘ikna’ yolu benimsenecekti. İslâmiyet asla istismar edilmeyecek, istismar girişimleriyle de mücadele edilecekti. Dünya ve Hıristiyanların dindar ruhanîleriyle iyi münasebetler kurmanın yolları aranacaktı. Yayın prensiplerine uymayan reklâmlar alınmayacaktı...”
Ve öyle de oldu!
***
KAPAK YAZISI
“Üstad Bediüzzaman 50’li yıllardaki bir mektubunda demişti ki: ‘Risale-i Nur matbuat lisanıyla konuşmak zamanı gelmiştir veya gelecek gibidir.’ Bu sözdeki hasret ve ideali kalıcı bir hizmet olarak gerçekleştirmenin ilk adımı ‘İttihad’la atıldı—24 Ekim 1967’de, Zübeyir Gündüzalp’in mânevî rehberliğiyle...
“‘İttihad,’ haftada bir çıkan sayılarıyla Risale-i Nur’un medyadaki dili oldu. 21 Şubat 1970’te günlük ‘Yeni Asya’nın önünü açtı. Ve ‘Yeni Asya’ o gün bugündür ‘Nur’un, hakkın, adaletin, hukukun, demokrasinin, hak ve hürriyetlerin, insânî ve İslâmî değerlerin’ sözcülüğünü yapıyor—12 Eylüllere, 28 Şubatlara, 15 ve 20 Temmuzlara rağmen…”
Editör: ORHAN GÜLER
***
e-gazetede yeni kampanya: 12 ay abone olana Risale-i Nur’un Medyadaki Dili hediye