Bir gün okuldan çıkmış eve geliyorken bir arkadaşımın bana yönelttiği bir soru karşısında ne cavap vereceğimi bilemeyecek bir vaziyette kalakaldım. Soru şuydu: İnsan neden Allah’tan korkar? Sonuçta biz onun kulları değil miyiz?
İlk başta bir şeyler söyledim ancak bu soru karşısında arkadaşımı fazla tatmin etmişe benzemiyordum. Eve doğru giderken soru adeta içimi kemirip duruyordu.
Bu soruyun üstünden aylar geçmişti ki bir gençlik Risale-i Nur dersinde korkularımızla ilgili bir konu ele alındı. Tam soruyu unuttum derken tekrardan o soru aklıma geldi ve o zaman anladım ki bu soruyu o arkadaşın eksiği olduğu için değil, benim o konuda eksiğim olduğu için Allah bana yönelttirmişti. Arkadaşım ise sadece bir vesile idi.
Gençlik dersinde işlenen konudan anladıklarımı sizlere bahsetmek istiyorum. Nasıl ki karanlıktan korkan bir çocuk karanlığın içinde ne olduğunu bilmediği için korkuyor ise insan da Allah’ı bilmediği için, tam olarak tanımadığı için korkar.
Biz o çocuğa bir ışık tutup o karanlığın içinde gerçekte korkulacak bir şeyin olmadığını gösterirsek korkusunu yenecektir ve belki de o ortamı sevmeye başlayacaktır.
İşte insanın nefsi o karanlıktır ki bizi korkutur ve attığı adımlardan huzursuzluk ve korku duymaya başlar. Ama o karanlık yani nefis, iman nuruyla aydınatılırsa o korkular yerini güzel, kalıcı birer güzelliğe çevrilir.
Bence Allah bize korku duygusunu bir şeyleri öğrenmemiz için vermiştir, sizce de öyle mi? Biraz düşünelim.
İnsan bilmediği şeyden korkar ve korktuğu şeyi öğrenmeye çalışır. Öğrendikçe korktuğu şeyden korkmaması gerektiğini aksine dost olması gerektiğini anlar.
Dersle ilgili bu bilgileri öğrendikten sonra artık çok heyecanlıyım. Çünkü yarın okula girdiğimde o arkadaşıma öğrendiğim şeyleri anlatabilecegim. Bir yandan da ona teşekkür etmeyi düşünüyorum çünkü o soru sayesinde Allah’a biraz daha yaklaşabildim ve kafamdaki sorulara cevap bulabildim.