Bize bu dünyada verilen yirmi dört saatten sadece bir saatini Allah’a vermemiz lazım. Bunun sebebi, nasıl ki midenin bir gıdaya ihtiyacı var, öyle de ruhumuzun bir gıdaya ihtiyacı vardır.
Bu gıda ise bizlere Peygamber Efendimiz’in (sav) Miraç Gecesi getirdiği o kutsal hediye ‘namaz’dır.
Neden namaz için kutsal bir hediye dedik?
Çünkü: Eğer ki gün içinde sana verilen yirmi dört saatten sadece bir saatini namaza ayırırsan, gün içinde sana kalan yirmi üç saat içinde yaptığın bütün hayırlı işler birer ibadet hükmüne geçecek inşallah.
İşte ruhumuzu iyileştiren ve bir günümüzü ibadet hükmüne geçiren namaz, bundan dolayı kutsal bir hediyedir.
Dördüncü Söz’de denildiği gibi, bin lira ikramiye için bin adam iştiyak etmiş piyango kumarına yirmi dört lirasından, beş on lira veren ve yirmi dörtten birini edebi bir mücevherat hazinesinin biletine vermeyen... İşte bizler dünyevi hevesat peşinde koşup kazanılması binde bir olan bu piyangoyu oynuyorken neden ebedi bir piyango için sadece bir saatimizi veremiyoruz? Kendinize bir sorun.
Namazla ilgili bir hatırayı da anlatmadan geçemeyeceğim: Dünyanın meşakkatli işleri ile uğraştığım bir dönemde, bir anlığına bile olsa dinleneceğim, huzur bulabileceğim bir şey arıyordum.
Farklı farkı şeyler denedim. Top oynadım, arkadaşlarla buluştum vs. ama en çok ruhuma işleyen, bana huzur veren şey ise top oynadığım günün akşamında dedem ile kıldığım akşam namazıydı. Bir anlığına bile olsa o namaz beni dünyadan koparıp bana huzur vermişti.
İşte namaz ruhumuza gerekli gıdayı, yani ‘huzur’u verecek olan bir ebedi hayat anahtarıdır.