20 sene sonra... Bir anlığına size 20 sene sonrayı göstereceğim desem, kendinizi nasıl görmek istersiniz?
Tabiki de “mutlu bir hayat içinde olduğumu görmek isterim” diye cevap vereceksiniz.
Peki size mutluluk için tam olarak ne lazım? Para, şan, şöhret...
Tamam biliyorum, günümüz kapitalist sisteminde hayatta kalmak için para kazanmalıyız. Ama para gerçek mutluluğu getiremiyor.
Bir gün zengin olsanız bile içinizde bir eksiklik hissedersiniz. Bu eksiklik ne biliyor musunuz?
Bu eksiklik o parayı kazanabilmek için terk edilen namazlar, bırakılan oruçlar, erdelenen zikirler ve zekatlardır.
İnsan mutluluğu sadece maddiyatta arar. Fakat bilmez ki gerçek mutluluğun Allah’tan gelen nurla olacağını. Sonra parası olunca sitem etmeye başlar: “Ben en iyiyim, ben en güçlüyüm, buraya gelmek için çok uğraştım, ben mutlu olmalıyım.”
Ve içindeki o eksikliği kendisi doldurmaya çalışır. Ama nafile... O his ancak Allah’ı anmakla geçer.
Bir gece vakti yanlız başına bir sen bir Allah... Ellerini açıp Allah’a dua edip tövbe etmeyle geçer bu his. Allah’a gözyaşı dökmenle geçer. İşte böyle pişman olmamak için hiç bir zaman dünyadaki geçici şeylere bağlanmamalıyız. Şu ayet-i kerimeyi hatırda tutalım: “Fakat siz dünya hayatını (ahirete) tercih ediyorsunuz. Halbuki ahiret hayatı daha hayırlı ve daha süreklidir.” (A’lâ: 16-17)