“Ben bir karadelik miyim? / Ben bir kek miyim? / Ben bir iki miyim? / Ben bir İsmail miyim? / Ben bir hiç miyim? / Ben bir hiçliğin ortasında yüzen bir adam mıyım? / Ben hiç bir şey miyim? / Yoksa bunlar bir yalan mı? / Belki bir şey olabilirim.”
Varoluşa dair insanlık tarihi kadar eski “Ben kimim?” sorusunu içeren bu dizeler yedi yaşındaki ilkokul öğrencisi İsmail Saraçoğlu’na ait. Okul öncesi öğretmenliği yapan anne ve çocuk edebiyatı eleştirmeni bir babanın evladı. Halk tabiriyle “armut dibine düşmüş.” Şiirini, babasıyla birlikte gittiği bir dağ yürüyüşünden sonra 15 dakikada yazmış. Annesi sosyal medyada paylaşınca bu satırlar kısa sürede yüz binlerce beğeni almış. Eğitimciler, yeteneği doğru yönlendirilirse İsmail’in başarılı bir şair olabileceği yönünde görüş bildirirken, şarkıcı Ufuk Beydemir de o dizeleri bestelemiş.
İsmail’in, şiirinde en sevdiği dize: “Ben bir hiçliğin ortasında yüzen bir adam mıyım?” Annesi de kendisiyle yapılan röportajda şunları söylüyor: “İsmail kitap dolu bir eve doğdu ve büyüdü. O yüzden kelimelerle arası çok iyi. 3 şiir kitabım var ancak İsmail yazdığım hiçbir şiiri okumamıştır. Arada sadece kapaklarına, başlıklarına bakar, onlarla ilgili sorular sorar. İzlediği bilimsel çizgi filmler ve belgeseller de onu olumlu etkiliyor. Şiirinde geçen “karadelik” ifadesini onlardan öğrendi. İlk okuduğumda kullandığı ‘hiçlik, hiçliğin ortasındaki adam’ kavramlarını duyunca ben de şoke oldum. Merak edip sordum ve ‘Aklımdan geçenleri yazdım’ dedi.”
Babası ise “İsmail ifade gücü çok yüksek bir çocuk, arada ağzından büyük laflar duyabiliyoruz. Bu bizi de şaşırtıyor. Duygusal bir çocuk. Sevgisi çok büyüktür ve çok merhametlidir. İstanbul’dan Ayvalık’a taşındıktan sonra doğayla çok iç içe büyüyor. Çocukluğu ve bebekliği tabletle telefonla geçmedi. Teknolojiyle sağlıklı bir ilişki kurması da onun duygularını bu şekilde ifade edebilmesine yardımcı oldu diye düşünüyorum” diyor. (Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr)
HÜLASA
Bediüzzaman Hazretleri, “Bir çocukla konuşup söz anlatmak bir filozofla konuşmaktan aşağı değildir” der. Gerçekten de onlarla birlikte geçirdiğimiz zamanlarda dinleyip anlamaya çalıştığımızda hayatın fark etmediğimiz çok farklı, şaşırtıcı renklerini keşfederiz. Bu Kur’anî ve nebevî bir eğitim metodudur aynı zamanda.
Her bir çocuk özel davranılması gereken önemli bir muhataptır.
İsmail gibi…