Geçen ay Barla’da İzmir, Trabzon, Tokat, Konya, Kırşehir, Aksaray, Kastamonu, Ankara, Düzce, Tekirdağ, Eskişehir, Bursa, Kütahya, Isparta, Samsun ve Burdur gibi merkezlerimizden gelen Yeni Asya Neşriyat mağaza temsilcilerimizle yaptığımız üç günlük toplantıda kabul gören hususlardan birini “Gazetede, yayınlarımızı tanıtırken yaşanan ve şahit olunan şevke medar olacak hadiselerin paylaşılacağı ‘Nur postacısı’ adlı bir köşenin açılması ve bu köşenin bütün temsilcilerimizin aktif katılımıyla sürdürülmesi” olarak ifade etmiştik.
Ardından, “Nur postacısı” başlığının isim babası olarak hayli zaman önce de bu ad altında birkaç yazı yazmış olan Şakir Argın’ın yazısıyla siftahı yaptık, onu Muharrem Okur izledi.
Neden Nur postacısı?
Üstadın Risale-i Nur eserlerini Barla’da telif etmeye başlamasından itibaren gelişen neşir hizmetinin o dönemdeki faal elemanları, yeni yazılan her bir risaleyi civar köylerdeki Nur Talebelerine ulaştıran Abdullah Çavuş gibi Nur postacıları idi.
“Santral Sabri Efendi” başta olmak üzere saff-ı evvel talebeler, bulundukları mahalde, her yeni risaleyi hem bir an önce okuyabilmek, hem de elle yazarak çoğaltmak için sabırsızlıkla Nur postacılarının yolunu gözlüyorlardı.
Risaleler senelerce bu şekilde elden ele ulaştırılarak okundu, yazıldı, yayıldı.
Şakir Argın Nur postacılarının o dönemde yaptıkları hizmetin, şimdi Risale-i Nur’un medyadaki dili olan Yeni Asya’nın satış ve pazarlama elemanları tarafından devam ettirildiğini söylüyor.
Son derece doğru bir değerlendirme.
Bir defa yayınevi olarak Risale-i Nur Külliyatı’nı basıp okurlara ulaştırmaya devam ediyoruz. Gazetemiz, dergilerimiz, kitaplarımız ve diğer yayınlarımız da Risale-i Nur’daki Kur’anî hakikatlerin şerh ve izahı mahiyetinde.
Bu itibarla, gerek Külliyatı, gerek diğer yayınlarımızı insanlara ulaştırmak ve tanıtmak için çalışan arkadaşlarımız, bugünün Nur postacıları.
Bu çalışmalar esnasında son derece orijinal ve şevke medar diyaloglar yaşandığını, çoğu zaman şifahen aktarılan anekdotlarda görüyoruz.
Bunun yanı sıra, gazete tanıtım çalışmalarıyla ilgili olarak veya kitap fuarlarının ardından kaleme alınıp gazetemizde yayınlanan yazılarda da çok manidar örnekler yansıtılıyor.
Meselâ, İzmir’de Mehmet Çetin, Mersin’de Sertaç Lüser, Adana’da Şeyda Sultan Zengin ve Samsun’da M. Serkan Dağlı gibi arkadaşlarımız bu anlamda çok güzel yazılar yazdılar.
Şimdi bu tür aktarımların, düzenli aralıklarla devamını arzu ettiğimiz “Nur postacısı” köşesinde paylaşılmasını rica ediyor ve bekliyoruz.
Bu köşe tek bir yazara ait olmasın.
Bütün temsilcilerimiz, neşriyat gönüllülerimiz, fuarlarda veya gazete tanıtım çalışmalarında görev alan arkadaşlarımız, karşılaştıkları ve yaşadıkları güzellikleri bu köşede hepimizle paylaşsınlar.
Böylece hizmetimizin dört temel esasından biri olan şevk-i mutlak düsturunun bir gereğini daha hayata geçirelim.