"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Artık hiçbir şeye şaşırmıyoruz

Abdil YILDIRIM
27 Aralık 2014, Cumartesi
Hayatın içinde şaşırmak, kızmak, bağırmak, gülmek ve ağlamak gibi insanî motifler her zaman bulunabilir. İnsan, anormal bir durumla karşılaştığında şaşırır, hayret eder, bazen “nasıl olur?” der, bazen de “yok artık” diyerek şaşkınlığını dile getirir.

Normal olan budur. Ama ne zaman ki insanlar şaşılacak şeylere artık şaşmıyorlarsa, kızılacak bir şeye kızmıyorlarsa, gülünecek hale gülmüyor, ağlanacak hale ağlamıyorlarsa, bu durumda bir anormallik vardır. İşte bu noktadan sonra durum endişe verici hale gelmiş, bir takım duvarlar aşılmış demektir.

Meşhur hikâyedir: Padişahın birisi lükse düşkünlüğünden, aşırı harcamalar yapar, bunu karşılamak için de durmadan vergileri artırırmış. Sonra da vezirini halk arasına salar, “ bak bakalım halk bu vergileri  nasıl karşılıyor” dermiş. Her seferinde sadrazam, “Padişahım halk çok rahatsız oluyor, burnunda soluyor” cevabını alırmış. Padişah da “iyi o zaman, demek ki sorun yok” deyip, vergi artırmaya devam edermiş. Bir gün yine sadrazamını nabız yoklamak için halkın içine göndermiş. Biraz sonra vezir dönmüş ve “padişahım halk çok memnun, sokaklar şen şakrak, herkes gülüp oynuyor” demiş. Padişah da, “eyvah, işte bu kötü, demek ki sınırı aştık” diyerek vergileri düşürmüş.

Günümüzde de bir çok duvarlar aşılmış, bir çizgiler geçilmiş, bir çok  ilkeler yerle bir edilmiştir. İlke, esas, prensip gibi kavramlar yok olmuş, kimlikler kaybolmuştur. 

Artık ideolojik sınırlar ortadan kalkmış, dini hassasiyetler yok olmuş, cemaatlerin, tarikatlerin, hizmet hareketlerinin hedefleri şaşmış, metodları bir birine karışmış durumdadır.

 Dindar olduğunu, dindar bir gençlik yetiştirmek istediklerini söyleyen bir iktidar iş başına geliyor, gençlerde sefahat, sigara, uyuçturucu alışkanlığı artarken, bu zararlı alışkanlıklara başlama yaşı gittikçe düşüyor. Bu vahim tablo karşısında anne babalarda, öğretmen ve idarecilerde bir telaş, bir kaygı bir şaşkınlık görülmüyor. 

Bir iktidar ki, Risale-i Nur’u tekeline alıyor, daha sonra da basım ve bandrol hakkını Diyanete veriyor, Diyanet ise, kendi bastığı bir kitabı bile piyasaya çıkartamıyor.  On aydan beri Risale-i Nurların neşri fiilen yasaklanmış bulunuyor ve bir grup Nur Talebesi bu yapılanlar için hükümete teşekkürlerini sunuyor. Bunun için de Bediüzzaman Hazretlerine ve Risale-i Nur’a hakaret eden gazetelere tam sayfa ilânlar veriyorlar. Düşünce dünyasındaki renk tonları o kadar bir birine girmiş ki, karaya “ak,” aka da  “kara” diyecek hale gelmişiz. Son zamanlarda böyle hallerle o kadar çok karşılaşıyoruz ki, Artık böyle savrulmalara da  şaşırmıyoruz. 

Eskiden solcunun, sağcının, Nurcunun, fikir yelpazesinde belli bir yeri vardı. Herkes kendi safında sağlam ve ilkeli bir duruş sergilerdi. Saf değiştirmek isteyenler de mertçe tavırlarını belirleyip yeni bir çizgide yürümek istediklerini söyler, ama kimse mazisine bu kadar çamur atmazdı.  Yazarlar ve düşünce adamları özgürce düşünce tercihi yaparken, “Kimse kızmasın kendimi yazdım” diyerek düşünce yelpazesinde yeni bir yer alırken, eski arkadaşlarına böyle hakaret etmez, “gelenin hatırı için geçmişe kalkıp sövmez”di. Şimdi bakıyorsunuz, her dönemde başka bir yöne dönen, her döndüğü yerde arkasında kalanlara söven, yanındakileri öven, ilkesiz, omurgasız duruşlar sergileyen insanları görüyorsunuz. Eskiden “vaka-yı âliye” olarak görülen durumlar, bugün “vaka-yı âdiye” halini almış bulunuyor.  Bu görüntüler o kadar çok karşınıza çıkıyor ki, artık hiçbirine şaşırmıyoruz. 

Şaşılacak halimize neden şaşırmadığımızı düşünürken, Mehmed Âkif’in şu mısraları ile kendimizi sorgulamak istiyorum: 

“His yok, hareket yok, heyecan yok, leş mi kesildin?/ Hayret veriyorsun bana, sen böyle değildin.”

Okunma Sayısı: 3066
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ayfer

    29.12.2014 19:18:58

    s.aleyküm abi ben Ağrı yeni asya bayan cemaatinden ayfer size gönderdiğimiz yazıyı okudum benim söylemek istediğim şeyler tam olarak belirtilmemiş ona biraz üzüldüm açıkçası ayrıca sabahattin abinin söyledikleride aynı şekilde yazılmamış niye böyle değiştirildiği hakkında sizden öğrenmek istedim saygılarımla kardeşiniz ayfer.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı