Ezan sesleri beni, kendimden alıp gider,
Ruhuma huzur dolar, ne gam kalır ne keder,
Her rükû ve her secde, ömrüme ömür katar,
Namaz fâni hayatı, bekâya tebdil eder.
Cenâb-ı Hak insana her gün için 24 altın değerinde 24 saatlik bir sermaye vermiş, bununla hem dünya, hem de ahiretimizi kazanmamız için ticaret yapmamızı istemiştir.
Rabbimiz bize hibe olarak verdiği günlük 24 saatlik zaman sermayesinin bir saatini namaza ayırmamızı, bunun karşılığında diğer 23 saati de ibadetle geçirmiş gibi kabul edeceğini vaad ediyor. Gece yatsı namazını kılıp da yatan bir insanın uykusunu da ibadet sayıyor. Yani günde beş vakit namazını kılan bir insanın bütün ömrü ibadetle geçmiş oluyor. İbadetle geçen bir ömür de ahiret hesabına geçer. Ahiret hayatı ise ebedî olduğundan, fâni olan dünya hayatı, bâki olan ahiret hayatına inkılâp eder.
Namaz, Cenab-ı Hak ile irtibat kurmanın en kestirme yoludur. Bu yola giren insan, gönül aynasını hep Rabbine doğru çevirdiğinden, her zaman O’nun varlığını yanında hisseder. Allah Bâki olduğundan, O’nunla her an irtibatta olanlar da bekaya mazhar olurlar.
Bediüzzaman Hazretleri fâni ömrün nasıl bâki hale getirileceğini Risale-i Nur’da şöyle izah ediyor: “Hem namaz kılanın diğer mübah, dünyevî amelleri, güzel bir niyetle ibadet hükmünü alır. Bu surette bütün sermaye-i ömrünü âhirete mal edebilir; fani ömrünü bir cihette ibkà eder.” (Sözler, 4. Söz)
Demek ki günlük olarak bize verilen 24 saatlik ömür sermayesinin bir saatini âhiret hesabına yatırmakla, fâni ömrü bâki yapmak mümkündür.