"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman Bekir Ağa Bölüğü’nde

Abdülbakî ÇİMİÇ
24 Mayıs 2021, Pazartesi
Bediüzzaman’ın Hayatı’ndan Tesbitler-99

Askerî cezaevi olarak kullanılan Bekir Ağa Bölüğü, Beyazıt’taki Harbiye Nezareti’nin yanındaydı. Bu cezaevi, kötü şartlar ve muameleler ile biliniyordu. 31 Mart Vak’ası’ndan sonra buraya üç binden fazla insan tutuklanarak getirilmişti. Koğuşlar kalabalık ve tıklım tıklımdı. Muhtelif rütbeden askerler, yazarlar, gazeteciler, din adamları, mebuslar gibi her çeşit meslekten insan vardı. Kimden şüphelenilmişse, kimin hakkında ihbarda bulunulmuş ise tutuklanıp Bekir Ağa Bölüğü’ne konulmuştu. 

Bediüzzaman ise, 31 Mart’tan sonra İzmit’e çekilir ve İzmit’ten (Kocaeli) İstanbul’a sevk edilerek tutuklanır. Diğer mahkûmlarla beraber muhakeme edilmek üzere Bekir Ağa Bölüğü’ne kapatılır. Hem de ağır ceza alabilecek idamlıkların koğuşuna yerleştirilir. 31 Mart Vak’ası’ndan sonra tevkifhâne olarak kullanılan bu yer, halen İstanbul Üniversitesi Bâyezid tarafındaki büyük kapısından girildiğinde sağ tarafa düşen kırmızı boyalı binadır. 

Resim Refet Kavukçu

31 Mart Vaka’sı’ndan sonra adı geçen Bekir Ağa Bölüğü tevkifhânesine “kanûn muhâfızı olarak” tayin edilen Cellât Hasan ismindeki adamın 15 sene sonra yayınlamış olduğu ‘Resimli Perşembe’ adındaki mecmuanın 3 Mart 1927’den 21 Nisan 1927’ye kadarki sayılarında bu tevkifhânenin halinden ve manzarasından çok şey anlatılır. Cellat Hasan’ın yazdıklarından kısa bir özeti buraya alalım: “Ben buraya getirildiğimde isyan henüz yeni bastırılmıştı. Bütün koğuşlar getirilen insanlarla dolmuştu. Her gün yüzlerce insan getirilir, buraya tıkılırdı. Binanın camii bile dolduruldu. Buraya getirilenler; Kumandandır, neferdir, paşadır, gedadır tefrik edilmeden koğuşlara dolduruluyordu. Yüz kişi alan bir koğuşa iki yüz kişi koyuyorduk. Her taraf, koridorlar bile hıncahınç dolmuştu. Üç bin insan bu daracık koğuşlara dolduruldu. Tevkifat, altı ay devam etti. Tevkif edilenlerden 62 kişi idam edildi. Tevkif edilenler arasında Abdülhamid’in (Sultan II. Abdülhamid) kurenasından (yakın adamlarından) Cevher Ağa, Nadir Ağa, Kabasakal Çerkes Mehmed Paşa, Derviş Vahdeti, Miralay Ramazan Bey, Bahriye Nâzırı Hüseyin Hüsnü Paşa’nın oğulları Cemal ve Kemâl Efendiler, Miralay Mustafa Sâdık, Bediüzzaman Sa’id-i Kürdi, sabık merkez kumandanı Sadeddin Paşa, Serasker Ali Rıza Paşa ve saireler vardı. 1 

Cellat Hasan, Resimli Perşembe Dergisi’nin daha sonraki sayılarında, bazı idamların tarz ve şeklinden bahseder. 

Meselâ Kabasakal Çerkes Mehmed Paşa’nın ve Sultan Abdülhamid’in Tüfekçibaşısı Arnavut Halil Ağa’nın (paşanın) idam ediliş şekillerinden bahseder. Lâkin yazarın karakteri düşük seviyeli bir durumda olduğu için yapılan bu zulümleri diş bileyerek anlatır. Belki de idamları bizzat kendisi icra ettiği için suçluluk psikolojini böyle bir üslûpla anlatmış olmalı. Çünkü aynı günlerde idamlardan etkilenerek bu vazifeden azledilme talebini şöyle ifade eder: “Hayatımda yaptığım işlerin belki de en fecisi bu idi. İlk gece bir kaç kişi asmıştık. Onların bende yaptığı tesir o kadar feci idi ki, yirmi dört saat kendime gelemedimdi. Ertesi günü idam işlerinden affedilmekliğimi rica ettiğim halde kabul edilmemişti.” 2

Cellât Hasan’ın Resimli Perşembe adındaki mecmuasının aynı sayılarında Üstad Bediüzzaman Sa’id-i Nursî’den 11 defa söz edilmekte, ama her defasında adının tekrarında Bediüzzaman Sa’id-i Kürdi, Bediüzzaman Şeyh Sa’id-i Kürdi, Şeyh Sa’id, Bediüzzaman Kürd Sa’id, Sa’id-i Kürdi ad ve lâkaplarıyla anılıyor. Bediüzzaman Hazretleri’nin isminden bahis yapıldığı bir yerde Abdülhamid’in kurenasından (yakın adamlarından) diye geçmekte ise de, bu da yazarın bilgisizliğini gösterir. Çünkü Bediüzzaman Hazretleri Sultan Abdülhamid’le hiç görüşmüş değildir. Sair yerlerinde, Bediüzzaman Said-i Kürdi’ye hususî bir oda tahsis edildiğini ve onun bu hususî odasına Cevher Ağa’yı, sonra Kabasakal Çerkes Mehmed Paşa’yı, en sonunda da Sultan Hamid’in Tüfekçibaşısı Arnavut Halil Ağa’yı onun rızasıyla verdiklerini kaydeder.” 3

Dipnotlar:

1- Resimli Perşembe, 3 Mart 1927.

2- Son Şahitler, 1993 Basım, 1. Cild s. 184.

3- Mufassal Târihçe-i Hayât, s. 309; Resimli Perşembe, 2. Sene, C. II, Sayı: 94.

Okunma Sayısı: 2606
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı