"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Rahmeti celbeden haslet: Şefkat

Abdurrahman AYDIN
12 Mayıs 2021, Çarşamba
Güneş ısıtıyor. Rüzgâr taşıyor ve aşılıyor. Bulut suluyor. Toprak besliyor... Hepsi ve her şey tam bir dayanışma halinde birbirinin imdadına koşturuluyor. Hayat böylece var oluyor.

Varlıklar arasında nefret ve bencillik hakim olsaydı, hiçbir şey diğerine yardım etmez, belki her şey birbirine saldırırdı. Hayat asla var olamazdı.

Demek hayata hizmet eden ve onu meyve veren bu kâinat şeceresinin manevî rabıtası ve ruhu muhabbet ve şefkattir. Zaten kâinatın sebeb-i vücudu da bir “muhabbet-i münezzehedir.”

***

İnsanoğlu dünyaya gözünü açtığında ilk gördüğü hakikat, annesinin sinesinde hissettiği muhabbet ve merhamettir. Bu iki hakikat, onu yaratan Rahîm-i Zülcemal’in bebeğe duygu diliyle ilettiği ilk mesajdır.

Sonra insan büyür. Okumayı öğrenir. Onu dünyaya gönderenin Kitabını açtığında gözüne ilk çarpan yine aynı hakikattir: “Rahmet ve merhamet sahibi Allah’ın adıyla!”

Artık anlar ki, bu iki isim fıtratın bir şifresi olarak kâinatı ihata etmiş ve “Bu iki nur-u a’zam olan isimlere yetişmek için en mühim vesile şefkat” 1 imiş. Hem anlar ki, merhamet etmek rahmete götüren en kısa yoldur. Hem anlar ki, merhamet edenler merhamete müstehak olur.

***

Neden her insan dünyaya anne rahminden çıkıp gelir ki? Allah dileseydi, Hz. Âdem’i (as) topraktan yarattığı gibi insanı toprakta bitirebilirdi!?

Yaradılışımız böyle topraktan olsaydı, sıla-i rahim denilen akrabalık bağları kurulur, sevgi ve şefkat ağı oluşur muydu?

Rahim ile cenin arasında “kordon” denen bir bağ nasıl varsa aynı rahimde yatanlar arasında da “sıla” denilen manevî bir bağ vardır. Rabb-i Rahim’in şefkat ve merhameti bu manevî bağ üzerinden iner ve bu bağ üzerinden yayılır. Nass-ı hadis ile “Rahim, Rahman’dan uzanmış bir ağdır ve Arş’a bağlıdır.” 2

Merkezden çevreye doğru su dalgaları gibi yayılan bu merhamet ve şefkatin başlangıç noktası ailedir. Nitekim şiddetin kavurduğu dünyaya şefkati öğretecek zatın bu şefkati aldığı ilk kaynak ve ilk muallim de annesidir. “Meslek ve meşrebimin dört esasından en mühimi olan şefkat etmek ve Risale-i Nur’un da en büyük hakikati olan acımak ve merhamet etmeyi validemin şefkatli fiil ve halinden ve o manevî derslerinden aldığımı yakînen görüyorum” 3 demektedir.

İşte bu bağın korunmasına “sıla-i rahim” denir. Bunun koparılması (kat’-ı sıla-i rahim) yedi büyük günahtan biridir. Bu bağı kesmek, huzur ve bereketin de kesilmesine sebebiyet verir ki, münafıklık alâmetidir. Peygamber Efendimiz (asm): “Kim rızkının bollaştırılmasını ve ecelinin geciktirilmesini istiyorsa rahim bağlarını koruyup gözetsin” buyurmuştur. 4

Bir adam Rasûl-ü Ekrem Efendimize (asm) gelerek:

- “Bana yaptığımda beni Cennete sokacak bir ameli haber ver (öğret)” dediğinde Efendimiz (asm) ona:

- “Allah’a ibadet eder ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılarsın. Zekâtı verirsin. Bir de sıla-i rahmi yerine getirirsin” diye cevap vermiştir. 5

Münafıklar yeryüzünü fesada vermek, böylece insanları kolayca yönetmek ve kendilerine bağlı köleler haline getirmek için işe önce “karabeti” yani aile ve akrabalık bağlarını bozarak başlarlar.

Allah onların bu tuzağını şöyle deşifre eder: “Demek iş başına siz geçerseniz (ey münafıklar) yeryüzünü fesada verecek, aile ve akrabalık bağlarını koparacaksınız, öyle mi?” 6

Akrabalık bağlarını canlandıran dinî bayramlar münafıkların bu oyununu bozar ve bozmalı.

***

Merhamet eden muhtaç olana imdat eder. Merhamet edene rahmet iner. Onun duâsını da kabul eder.

Denizli’de Haydar Özarslan isminde bir adam vardır. Bu adam otuz yıldır sara hastasıdır. Her gün sokakta düşüp bayılmakta ve çırpınmaktadır. Bediüzzaman Hazretleri’nin adını duyunca gelip ondan muska yazıvermesini ister. Üstad ona:

- “Biz muska yapmayız. Yalnız ben sana duâ ederim, sen de ‘Âmin’ de. Belki Allah şifa verir” der.

Sonra ellerini kaldırıp şöyle duâ eder:

- “Yâ Rabbî! Bu kulun zayıf, dayanamıyor. Bunun hastalığını bana ver, bu adama şifa ver!”

Bu adam bir daha o hastalığı görmemiştir. 7

Şimdi keramet duâyı yapanda mı, duâda mı? Böyle fedakârane bir merhametle duâ edilir de, rahmet erişmez mi? 

***

Soğuk bir Ramazan günü Emirdağ’a gitmek için vasıta beklerken zilzurna sarhoş biri çıkagelir. Üstad Bediüzzaman’ın sırtında bir yorgan vardır. Sarhoş Üstadın yanına varır ve:

- “Aman Hocam! Üşüme, üşüme!” diyerek Üstad’ın yorganını düzeltir. 

Üstad bu adama:

- “Kardeşim, otur yanıma. Seninle konuşalım” der. Sarhoş edepli şekilde oturur.

- “Beş vakit namazı kılacağına ve senede bir ay oruç tutacağına bana söz ver. Ben de ölünceye kadar sana duâ edeceğime söz vereyim” diye teklif eder.

Bu teklif karşısında hüngür hüngür ağlamaya başlayan sarhoş hemen yemini basar:

- “Hem vallahi, hem billahi söz veriyorum. Bu gün banyoya gidip abdest alacağım ve bu gece sahura kalkacağım. Yeterki sen bana duâ et de, ben bu halden kurtulayım.” 8

Sarhoşun hidayetine vesile, Üstada olan merhameti mi, yoksa Üstad’ın ona şiddetli merhameti mi?

Şu bir gerçek ki, iki merhamet buluşmuş, adam Cehennem yolundan böylece kurtulmuş.

Acz, fakr ve tefekkür kendimize, şefkat ise başkasına yarayan bir duygudur ki, ancak şefkat sayesinde dâvâ adamı olunur. Zira şefkat titretir. Şefkat koşturur. Şefkat feda ettirir. Hem de hiçbir karşılık beklemeden hâlisane...Rahim bağlarının canlandırıldığı Ramazan Bayramının rahmet-i Rahmana vesile olması niyazıyla...

DİPNOTLAR:

1) 8. Mektup.

2) İ. Hibban, Sahih, II/185.

3) 24. Lem’a, “Kadınlar taifesiyle bir muhavere.”

4) Müslim, Birr, 20.

5) Buhârî, Zekât, 1.

6) Muhammed 47/22.

7) N. Şahiner, S. Şahitler, II/266.

8) N. Şahiner, age, III/201.

Okunma Sayısı: 3531
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Züleyha

    13.5.2021 04:07:41

    Şefkati, farklı bir açıdan, belkide üzerinde çok düsünmedigimiz bir açıdan anlatan bir yazı olmuş. Keyifle okunan İstifadeli bir yazıydı, Allah razı olsun.

  • Hüseyin Avni KABAÇALI

    12.5.2021 15:10:59

    Maşallah barekellah kıymetli hocama....Allah razı olsun....Ramazanı şerif bayramınız mübarek olsun....

  • Neslinur

    12.5.2021 10:20:36

    Muhterem abdurrahman bey, şefkati , aczi tefekkürü yazınızda o kadar güzel ele almışsınız ki tabiri caizse mest oldum. Üstaddan verdiğiniz örnekler harika Rabbim ellerinize kollarınıza güç kuvvet versin arefe günü dualarınız makbul olsun amin.

  • Okur

    12.5.2021 01:34:55

    Tefekkür, şefkat ve merhamet namına huzur dolu bir yazı. Tebrik ve dua ile..

  • Cenk Çalık

    12.5.2021 01:20:55

    "Acz, fakr ve tefekkür kendimize, şefkat ise başkasına yarayan bir duygudur ki, ancak şefkat sayesinde dâvâ adamı olunur." Bu tespite bayıldım. Hiç böyle düşünmemiştim. Kainattaki ve bilhassa nisa taifesindeki (hususan annelerimiz) şefkati düşününce yaratılışımızın ve bu dünyaya gönderiliş amaçlarımızdan en önemlilerin başında şefkat geldiğini anlayabiliriz. Hatta denilebilir ki insan şefkati ölçüsünde insandır, mutludur, huzurludur, vicdanı rahattır. "Başkası!" için bir şeyler yapmak aslında kendimize iyilik olduğunu anladığımızda ve yaşadığımızda dünyamız bambaşka bir hal alacağını düşünüyorum. Hayırlı bayramlar hocam. Selam ve dua ile.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı