Suriye meselesinde, kimilerine göre, “sona yaklaşılıyor, ama bu son, AKMHP haline gelen 2. AKP’nin istediği son değil, zira Esat kalıcı”.
Bazılarına göre de “bu işin sonu yok, zira Ortadoğu bir bataklık”.
İkisi de kötü ama hangisi doğrusu? Zaman gösterecek.
Neticeyi Suriye içindeki tarafların ve dışarıdan müdahil olanların tutumu ve pazarlık gücü belirleyecek.
İttihad-ı İslam’ı bu zamanın en mühim farz vazifesi olarak gören ve İslam ülkeleriyle ilgili dış(!) politikaya daima bu zaviyeden bakan bizler ise meseleye şu iki ana soru yönünden yaklaşıyoruz:
Birincisi; Suriye ve diğer Ortadoğu ülkeleri neden bir tür sun’i bataklık?
Bunda Türkiye Devletinin ve dolayısıyla son on yılda sorumluluk makamında bulunan yöneticilerin vebali ne kadardır?
Muhalifleri “zulme ve zalime direnme adına” silaha teşvik eden bir dış politika uyguladık mı? Evet ise bunu hangi devletlerin bilgisi, yönlendirmesi ve desteği ile yaptık?
Sekiz on sene öncesinde, pasaportsuz geçiş, ortak bakanlar kurulu toplantıları gibi güzel ama aslı şova dönük gelişmelerin ardından “sınırları kaldırmak” gibi güzel bir hedefi bile konuşmaya başladığımız bir dönemden, nasıl oldu da, bugünkü “aşağısı sakal, yukarısı bıyık” noktasına geldik, getirildik?
İkincisi; bataklıkta pazarlık olur mu ve olacaksa ne için olmalı?
Asıl mesele Ortadoğu’yu bataklık olmaktan çıkarmak olduğuna göre pazarlıkta asıl talep de belli. Neleri vereceğiz ki barışı elde edelim ve pahalıya gelmesin?
Demokratik siyasetin devam etmesini istiyorsak -ki istemeliyiz- sadece mevcut hükümetin değil, iktidar olmayı düşünen ve düşünecek olan partilerin de bu soruların cevaplarını bulmaları ve doğru cevaplara dayalı bir politika/stratejik derinlik belirlemeleri gerekiyor.
Bu konuda uzman ve eli kalem tutan Yeni Asya okuyucularına büyük görev düşüyor.
Teklifimiz şudur: Dış politikayı takip eden ve zaman zaman bu konuda dosyalar hazırlamış ve yayınlatmış olan okuyucularımız Yazı İşlerinin de yönlendirmesiyle bir çalışma grubu kursunlar. Bu grup üyeleri interaktif usulle paylaşıp denetledikleri bilgileri ve neticeleri Yeni Asya aracılığıyla kamuoyuyla ve bilhassa mevcut yöneticilerle ve geleceğin yönetici adaylarıyla paylaşsınlar.
Gençler, göreve…