Havuzun dibindeki mevtalara gösterilemeyen ve havuz medyasının bu sebeple göstermediği haberler de var. Biri de şu:
Altı muhalefet partisinin temsilcileri; kuvvetler ayrılığının ve denge ve denetlemenin yürürlükte olduğu, yargının gerçeğe bağlı ve hakikaten bağımsız olduğu hakikî bir sisteme dönüş için ortak bir toplantı yapmışlar. Aslında bu ikinci toplantıları ve periyodik olarak devam etmeye karar vermişler.
Amaç “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”e ilişkin altyapı çalışmalarını ortak bir deklarasyon metninde toplamak.
Toplantılara, geçen seçimde Millet İttifakı içinde yer alan CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin yanı sıra ittifak dışından DEVA Partisi ve Gelecek Partisi yöneticileri de katılmış.
Saadet Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Bülent Kaya’nın ANKA Haber Ajansı’na şu beyanı önemli:
“Bu, demokrasi ittifakı. Ama bu, seçime dönük bir iş birliğine altı parti açısından dönüşür mü, başka bir şey olur mu? O seçim zamanında konuşulacak bir şey. Biz, şu an seçime dair şeklî bir çalışma yapmıyoruz. O daha sonraki bir iş. Ama elbette bu sistemle ilgili uzlaşan partilerin daha yakın diyalog içerisinde olacağı, seçime dönük daha farklı çalışmalar içerisinde olacağını da beklemek lâzım. Ama bu çalışmamızın konusu o değil.”
Biz de aynı kanaatteyiz. Öncelik başka olmalı.
Zira AKP’nin, bilhassa AKMHP haline geldikten sonra, Türk siyasetine en büyük “hediye”si, müzakere kültürünün köküne döktüğü kibrit suyu idi.
Ama zehri hazırlayıp siyasetçinin eline verenler bu zehirleme modelinin başka ve taze fidanları doğuracağını hesaba katmamışlardı.
Bülent Kaya’nın müjdesini verdiği toplantılar işte bu taze müzakere kültürü fidanının nevruzda topraktan çıkışını temsil ediyor.
Şimdi asıl görev bilhassa demokraside ittifak arayan muhalefet liderlerinde. Müzakere kültürünü yeniden ihdas edecek her adım kıymetlidir. Bilhassa birlikte fotoğraf vermek, birlikte program yapmak ve benzeri her adım…
Millete artık bir ümit ve ufuk vermeyen çatık kaşlı AKMHP liderlerine benzemesinler yeter.
En önemlisi de HDP ile görüşme, konuşma meselesinde kırmızı çizgi saçmalıklarına düşmesinler.
Elbette teröriste ve destekçilerine nefes aldırmamak önemli. Bu konudaki olumlu gelişmeleri desteklemek de gerekli.
(Bu bapta hukuka daha fazla riayet ihtiyacı da her zaman süren bir ihtiyaç.).
Düz ovada siyaset yapana ve yapmak isteyene “terörle arana mesafe koy” gibi mâlâyutak tekliflerle kapıyı duvar etmesinler. Teröre yardım ya da terörü övme bir suç ve bu yargının işi.
İşin sistem tartışmaları boyutuna gelince: Şu gelişme net: Başkanlık sistemi diye yutturulan bu ucube bir sistem filan değil.
Bu “güya sistem”, kurarken “evet” diyenlerin şimdiden yarısının daha ilk cumhurbaşkanının ilk döneminde “yanlış oldu galiba, vazgeçsek mi acaba” dediği bir ucube.
Zaten 2017’de yaşlı dula genç kız makyajı kurgulayanlar bile boyanın bu kadar hızlı döküleceğini öngörememişlerdi.
Bu aynen AKP döneminde yapılan devlet binalarının ve kamu yatırımlarının boyasının çarçabuk dökülmesi gibi. (Belki de birbirini etkiliyor.).
Tek bir adam için kurulan şeyin sistem olamayacağını anlayanlar…
Size geçmiş olsun!