"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyasetçi neden susuyor?

Ahmet BATTAL
28 Temmuz 2020, Salı
Ayasofya’nın açılması domino taşı etkisi yapacaktı, yaptı. Taşlar düşmeye devam ediyor.

Kim hangi taşı hangisinin üzerine düşürürse ve yıkım/yapım ne yönde nasıl devam ederse ortaya ne tür bir manzara çıkacak?

Bizce asıl mesele bu. Ve açılışın etkileri açısından iyi bir yön/yönetim planlaması yapılmadığı ortaya çıkıyor.

Bize göre bu işin asıl yönü Kemalizm’in rejim üzerindeki etkilerinin bu vesileyle kaldırılabilmesidir.

Bu konuda ana cephe, parti ayrımı dahi olmaksızın, doğrudan “Ayasofya açılsın” diyen siyasetçiler tarafından tahkim edilmeliydi ki Ayasofya kıbleye doğru açılsın.

Ama maalesef gördüğümüz kadarıyla konu din bürokrasisinin zayıf omuzlarının üzerine bırakılıyor. (Bu vesileyle “bağımsız Diyanet İşleri Başkanı”nın kıymeti bir kere daha ortaya çıkmış oluyor.)

Bağlı Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş Ayasofya’daki ilk hutbesinde söylediği “Vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar; vâkıfın şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lânete uğrar” ifadesiyle ilgili olarak başlatılan ve neredeyse “…öcü”lük ve teröristlik ithamına kadar varan sun’î tepki dalgası üzerine Hürriyet’ten Ahmet Hakan’a şunları yazmış:

“Genel olarak vakfiyelerin sonu, vâkıfın bedduâsıyla biter. Ben de hutbede buna atıfta bulundum. Sadece Ayasofya’yı değil tüm vakıf mallarını kastettim. Geçmişi değil, bundan sonrasını kastettim. ‘Uğramıştır’ demedim, ‘Çiğnerse lânete uğrar’ dedim.”

Buraya kadar “ortada kuyu” prensibi işlemiş (Kuyuyu doldurmaya dönük bir gayret ve omurga zaten görünmüyor).

Açıklamanın devamı da oldukça zorlama ve yarın öbür gün “duâ demiştin ya, haydi gereğini yap” dedirtecek türden zımni bir vaad de içeriyor: “Vefat eden insanlara duâ edilir, bedduâ değil.”

Bu fikrine delil olarak da şu âyetli izahı yapmış: “Geçen geçmiştir, Allah Teâlâ da ‘tilke ümmetün kad halet, lehâ mâ kesebet ve leküm mâ kesebtüm’ (Onlar gelip geçen bir ümmettiler. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız sizedir. Siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz) (Bakara 141) âyetiyle bizi uyarmaktadır.”

Biz bu âyetin “duâ mı bedduâ mı edilir” meselesi ile ilgisini anlayamadık. Belki devamındaki “Biz geçmişe takılmadan geleceğe bakmalıyız.” cümlesi ile ilgilidir.

Ardından Başkan -hedeften uzaklaşabilmek adına da olsa- nihâyet, Cum- hurbaşkanlığının Danıştay Kararına da yansımış olan resmî görüşünün dışına çıkmış: “Kaldı ki Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi hususunda Atatürk’ün dahlinin olup olmadığı da tarihçiler arasında tartışmalı bir konudur.”

Buna karşı diyoruz ki:

M. Kemal’in yanlışına “yanlış” diyememek de yanlıştır.

Ey siyasetçiler, gelin bu yanlıştan vazgeçin ki Ayasofya kıbleye doğru açılmış olsun.

Okunma Sayısı: 2880
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz yiğiter

    28.7.2020 03:11:51

    Akademik ve hukuk noyonuyla gazetecilik yapmak ışte bu olsa gerek. İlim insana cesaret verir, evhamı dağıtır. Tıpkı üstadın, vesvese bahsinde, mahiyetini bilsen gider,ilim onu tard eder.onun gibi. Allah razı olsun, tebrikler dualar...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı