"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yüzbaşı Refet Beyin Risale-i Nur hakkındaki düşünce ve soruları

Ahmet ÖZDEMİR
19 Eylül 2012, Çarşamba
Nurlara büyük bir sadakatle bağlanan Refet Bey’in mektubundaki, “Risale-i Nur’un en bariz hâsiyeti, usandırmamak; yüz defa okunsa, yüz birinci defa yine zevkle okunabilir” şeklindeki sözlerine Bediüzzaman, “pek doğru demiş” diyerek karşılık veriyordu. (Kastamonu Lâhikası, s. 166)
Bediüzzaman’ın bazen, “Nur Kumandanı”, bazen “Kur’ân Aşığı” diyerek hitap ettiği Refet Bey, birinci ziyaretinden sonra bir kez daha Bediüzzaman’ı Barla’da ziyaret etmişti. Bu ziyaretlerin dışında sıkı bir mektuplaşma da yaşandı. Birbirlerine çok sayıda özel mektuplar yazdılar. Müstakil veya arkadaş grubu mektuplarına karşılık Bediüzzaman Said Nursî de Refet Bey’e yirmi ikisi özel olmak üzere toplam yirmi yedi tane mektup yazdı.
Refet Beyin en önemli özelliklerinin başında soru sormak gelirdi. Bediüzzaman bir risalesinde “ısrarcı ve suâlci bir kardeşimiz” sözüne şöyle açıklık getirmektedir: “Sual etmekte çalışkan, yazmakta tembellik eden Re’fet’tir.” (Lem’alar, s. 617)
Sorularla dolu mektupları ve Bediüzzaman’ın verdiği cevapları, başta Barla Lâhikası olmak üzere Lâhikalarda, Şuâlar’da ve Lem’alar’da önemli bir yer tutmaktadır. Refet Bey, adeta hazinenin kapısını açan anahtar vazifesini ifa etmiştir. Onun sorduğu sorular neticesinde çok önemli cevapların verilmiş olduğunu görmekteyiz.
Refet Beyin sorduğu sorulara özel önem veren Bediüzzaman şu ifadeleri kullanır:
“...Senin âlimâne suâllerin Risale-i Nur’un Mektûbât kısmında çok ehemmiyetli hakikatlerin anahtarları olmasından, senin suâllerine karşı lâkayt kalamıyorum.” (Şuâlar, s. 265) “Refet kardeş, sen de çok safalar geldin ve Risale-i Nur yazısıyla meşguliyetin beni cidden sevindirdi. Hulusi ve Sabri gibi senin de suallerinin Risale-i Nur’da ehemmiyetli neticeleri ve tatlı meyveleri var. Senin yanında bulunan ve Risalelerde kaydedilmeyen ilmî parçaları münasip yerlerde veya Lâhikada yazarsınız.” (Emirdağ Lâhikası, s. 116)
Bediüzzaman bir mektubunda Refet Beyin farklı hizmetlerine şöyle dikkat çekmektedir: “Suâlleri, çok nurlu hakikatlerin zuhuruna vesile olan Refet’in, hem masumlara Kur’ân ve Nurları ders vermesi, hem kendisi Nur Lem’alarıyla meşgul olması, hem tashihatta bana ve Hüsrev’e yardım etmesi, hem İstanbul’da Asa-yı Musa’nın insaflı âlimlerin ellerine geçmesine çalışması, çok şayan-ı tebriktir. Ve yeni sualine şimdi cevap verilmez, daha zamanı gelmemiş.” (Emirdağ Lâhikası, s. 276)
Refet Beyin yazısı güzeldir ve yeğeni Abdurrrahman’ı hatırlatmaktadır:
“Sizin bu defa yazdığınız Söz ziyade hoşuma gittiği için, evvelce sana dediğim gibi, başka hatlara nisbeten senin hattın gözüme eski dost göründüğünün sırrını anladım ki, merhum biraderzadem Abdurrahman’ın hattına benziyor. Bu hat kendini göstermeli. İştiyakın oldukça, böyle intihap ettiğin risaleleri yazsanız mübarek olur.” (Barla Lâhikası, s. 542-543)
Bediüzzaman bir mektubunda Refet Beyi çok sevdiği Hulusi Beye benzetirken bir özelliğe dikkat çekmektedir: “Senin mektubunu ve kitabını memnuniyetle aldım. Gayet sevdiğim bir talebem olan Hulûsi Beyin ruhunu sizde hissettim. Seni yeni değil, Hulûsi gibi eski bir talebe olarak kabul ettim. Talebeliğin hâssası şudur ki: Yazılan Sözler’e kendi malı gibi sahip olmalıdır. Kendisi telif etmiş ve yazmış nazarıyla bakıp neşrine ve ehil olanlara iblâğına çalışmaktır. Mâşaallah, hattın güzeldir. Vakit bulursan bir kısmını yazın. Bir kısmını Hüsrev gibi ciddî talebeler yazar; onlardan bilâhare alır, yazarsınız ve onlarla teşrik-i mesai edersiniz. Altı senedir Isparta’da ciddî talebelerin çıkmasına muntazırdım, bekliyordum. El-minnetü lillâh, şimdi sizinle beraber birkaç tane çıkmaya başladı. Çünkü bir talebe, yüz dosta müreccahtır.” (Barla Lâhikası, s. 523-524)
Bediüzzaman, Refet Beyin soruları zamansız gelse de onlara karşı ilgisiz kalmamaktadır:
“Senin, bu müsaadesiz zamanımda suallerin, beni müşkül bir mevkide bulunduruyor. Bu defaki iki sualin çendan cüz’îdir, fakat iki nükte-i Kur’âniyeye münasebettar olduklarından ve küre-i arza dair sualiniz coğrafya ve kozmoğrafyanın yedi kat zemin ve yedi tabaka semâvâta tenkitlerine temas ettiğinden, bana ehemmiyetli geldi.” (Lem’alar, s. 194)
Risale-i Nur’da yer alan şu sorular Refet Beye aittir:
1- “Hocalar diyorlar: Arz öküz ve balık üstünde duruyor. Hâlbuki arz, muallâkta bir yıldız gibi gezdiğini coğrafya görüyor. Ne öküz var, ne de balık!” (Lem’alar, s. 244)
2- On Altıncı Lem’a’nın Hatimesi’ne konu olan Peygamber Efendimizin (asm) muhtelif yerlerde bulunan ve ziyaret edilen Lihye-i Şerif (Sakal-ı Şerif)leri ile ilgili soru. (Lem’alar, s. 272)
3- Yahudi Milletinin Araplara karşı galip gelmesinin sırrı ile ilgili soru. (Şuâlar, s. 790-791)
4- “Yemen imamı Zeydiler Seyyidi” hakkında soru (Barla Lâhikası, s. 539)
5- “Letaif-i aşere” hakkında soru (Lem’alar, s. 284; Barla Lâhikası, s. 552-554)
6- “Ecel-i mübrem ile muallâk” hakkındaki soru (Barla Lâhikası, 555)
7- Rızık ve semavat gibi yerin de yedi tabaka olmasına dair iki soru (Lem’alar, s. 194-207)
8- “Hüdhüd-i Süleymani” hakkındaki soru. (Lem’alar, s. 617-618)
9. “Uykunun nevileri” hakkındaki soru. (Lem’alar, s. 628-629)
Refet Bey, Hulusi Bey gibi, yukarıdaki örneklerin dışında daha pek çok soruyla değişik konuların Risale-i Nur’da yer almasına vesile olmuştur. Bu vesile ile Risale-i Nur hazinesinin açılmasına sorularıyla katkıda bulunan Nur kahramanlarını rahmetle anıyorum.

 

Okunma Sayısı: 2154
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı